Havalimanını Neden Sormadınız?

Havalimanını Neden Sormadınız?

ABONE OL
27 Ekim 2025 08:23
Havalimanını Neden Sormadınız?
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adana için hayati öneme sahip iki konu var: Havalimanımız ve Devlet Demiryolları atölyeleri. Ama ne yazık ki, Cumhur İttifakı bileşeni partilere mensup milletvekilleri, belediye başkanları ve il başkanlarının Ankara’da Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ve Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’yı ziyaret ettikleri heyette, bu iki konu gündeme gelmedi.
Belediye başkanları önce kendi sosyal medya hesaplarından ziyaretleri paylaştılar, ardından MHP İl Başkanı Yusuf Kanlı benzer ifadelerle basın bülteni yayımladı. Daha sonra Ticaret Odası Başkanı Yücel Bayram, toplantıya dair haber bülteni servis etti. Hepsinde de “Adana’nın otoyol bağlantıları, yeni otoyol ve hızlı tren projeleri ile Doğu Akdeniz Konteyner Limanı bölgesinde yürütülen çalışmalar değerlendirildi” deniyordu. Ortak vurgu, Adana ekonomisine katkı sağlayacak projeler üzerinden “şehir adına ortak bir vizyonun güçlendirilmesi”ydi.
Peki, Adana’nın en çok kazanan havalimanı neden kapatıldı? Havalimanımız Mersin’e kaçırılırken neden ses çıkarmadılar? Devlet Demiryolları atölyeleri uzun yıllardır Adana’da iken neden Yenice’ye taşınıyor ve bu konu neden gündeme gelmedi? Bu iki konu, Adana ekonomisi ve halkı açısından hayati öneme sahip. Ancak, ne belediye başkanları ne MHP İl Başkanı ne de Ticaret Odası Başkanı bu konuları Bakanlarla paylaştı.
Oysa ziyaretlerde tartışılan Doğu Akdeniz Konteyner Limanı, Adana’ya kısa vadede bir parmak bal olsa da, havalimanı ve demiryolları atölyeleri kadar kritik değil. Adana’nın hava ve kara ulaşımı, ekonomik ve sosyal yaşamın bel kemiği. Bunlar göz ardı edilerek yapılan toplantılarda, gerçek öncelikler es geçilmiş oldu.
Ben yıllardır oy verdiğim ve desteklediğim partinin bugün Cumhur İttifakı içinde ve İl Başkanı Bakan Uraloğlu’na havalimanı neden kapattığını soramayan, havalimanı ve demiryolları atölyelerinin yeniden Adana’ya kazandırılmasını isteyemeyen heyetin içinde.. Ama eğer Adana Havalimanı ve Devlet Demiryolları atölyeleriyle ilgili bu kritik konular çözüme kavuşturulmazsa, gelecek seçimlerde oy vermeyeceğimi şimdiden ilan ediyorum. Adana için mücadele, sadece sözde değil, icraatta olmalı.
Havalimanını sormadınız, sormayınca da çözülmez.
Havalimanını sormadınız… O hâlde Adana’ya ne faydanız oldu?
**
Tebrikler Arfiya Eri, teşekkürler Japonya!
Japonya, Dışişleri Bakan Yardımcılığına Doğu Türkistanlı bir Uygur Türkünü getirdi: Arfiya Eri. Bu atama sadece bir görevin devri değil; binlerce yıl önce atalarımızın paylaştığı bağların, bugün modern diplomasiye yansımasıdır. Arfiya Eri, Japonya’nın ilk Türk bakan yardımcısı olarak hem kendi toplumunu hem de tüm Türk dünyasını gururlandırdı.
Antropoloji bilenler bilir: Japonlar ve Türkler, Moğollar, Koreliler, Tunguzlar, Macarlar, Finliler… Hepimiz aynı kökten, aynı atadan geliyoruz. Denisova’daki “Altya Kızı” bulgusu, bu kadim kardeşliğin kanıtı. Türkiye’de bu bilincin farkında olan pek az kişi olsa da, Japonya’da tarih ve genetik bağlar, toplumsal ve diplomatik ilişkilerin temelini oluşturuyor.
Japonya, tarih boyunca bu kardeşliğin bilinciyle Türkiye’nin yanında oldu. Tıpkı Macarlar gibi… Tarih, bu dayanışmanın birçok örneğini gösteriyor: Ermenilerin sahte soykırım iddialarına prim vermeyen Japonya, diaspora gruplarının taleplerini daima reddetti. Macarlar ise Avrupa Birliği’nde Türkiye aleyhindeki kararlara veto kullanarak, dostluklarını dünyaya ilan etti.
Uygur Türkleri de hiçbir zaman yalnız bırakılmadı. Onların çığlıkları, bu iki dost ülke tarafından dünyaya duyuruldu. Bir dönem Jobbik’in lideri Gábor Vona, Avrupa Parlamentosu’nda şöyle demişti: “Türklerle biz aynı kandanız, kardeşiz. Siz bizden kardeşimizi vurmamızı istiyorsunuz.” Bu sözler, Macaristan’ın AB’de Türkiye lehine veto kullanmasını sağlamıştı.
Ve bugün, Arfiya Eri’nin bakan yardımcısı olması, bu tarihî bağın ve kadim kardeşliğin modern diplomasiye yansımasıdır. Bu bir zaferdir; sadece Arfiya Eri için değil, tüm Türk dünyası için.
Japonya’yı bu anlamlı kararı için kutluyor, Doğu Türkistanlı Arfiya Eri’yi gönülden tebrik ediyor ve başarılarının devamını diliyorum. Tarih, bazen sadece kitaplarda değil; işte böyle, günümüzün kadim bağlarında yazılır.

**

Mevlüt Abinin Not Defteri

İşini yapmayan görevde kalıyor

Birden bire antik kent ve arkeoloji merakım tavan yaptı. Akşamları antik kent hayalleriyle yatıyor, sabahları rüyamda kazı yaparken uyanıyorum. Anavarza’da, Karaömerli’de, Tatarlı Höyük’te bir gecede kazı yaptığım bile oluyor. Ama Tatarlı Höyük’e gelince birden şansım kesiliyor. Mini mini bir Puduhepa heykelciği ya da bir mühür bile bulamıyorum.
Sabah uyanınca rüyanın rüya olduğunu fark ediyorum, gerçek yaşama dönüyorum. Ama merakım öyle bir seviyeye gelmiş ki, artık sanal alemde arkeolojik haberlerin peşindeyim.
İlginç bir haberle karşılaştım: Başarılı kazılar yapan bir akademisyen arkeolog, kazı görevinden alınmış! Meğer “biraz dinlen” demişler. Aynı kişi daha önce de başka bir kazıdan alınmış. Ama, yirmi yıldır kaza kaza toprak bırakmayan ama bir şeyler bulaamyan akademisyen arkeologa sen devan et demişler. Yani anlayacağınız, hep bir şey bulacağım diye iddia eden ama yirmi yıldır bulamayan arkeolog, ödüllendirilmiş, adeta tatil köyüne çevirdiği kazı alanında görevine devam ediyor.
Kendi kendime dedim ki: “Demek ki Kültür Bakanlığı işini layıkıyla yapan akademisyen istemiyor! Tercihleri başarısız kazıcılar, sonuçsuz tatilciler…”
İçime de bir kurt düştü: Acaba ben muhtar olsam başarılı işler yapmamalı mıyım? Yoksa ben de başarılı olursam, ‘hadi biraz dinlen’ deyip tatile mi gönderirler? Aman Allah korusun!
Sonuç olarak Mevlüt Abi’nin arkeoloji notları şunu söylüyor: Başarı mı? İstediğin kadar kaz, bulma…
Kazmaya devasm ederrsi. Belki su bulur ahaliye başka türlü faydan dokunur. Amma velakin basşrılı kazılar yaparsan tatilden beri gelemezsin..

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP