Bayram “kutlama” iletilerine pek önem vermediğimden daha önce de söz etmiştim! Politikacılardan tutun, sistemin bürokratlarına değin her “özel gün” için yayımladıkları birbirine benzer iletilerde “dilerim” demeleri bana anlamlı gelmez! İletilerinin yayınlanması ile birlikte, sözünü ettikleri “dilekler” için ne uğraş verdiklerini görürüsünüz, ne kapı zorladıklarına tanık olursunuz, ne de kafa yorduklarına… “Denilmiş olmak için” yayımlanmış iletiler olduğu yönündeki düşüncelerin her geçen gün daha da ağırlaşır!
Özellikle dinsel bayramlarda, “herkesin özgür, barış, erinç için yaşaması dileğiyle” denilen iletileri bilmeyeniniz yoktur! Baktığınızda, insanların yaşamlarına, özgürlüklerine, erinçlerine, geleceklerine tutu koyanların da kendileri olduğu dile getirilmez! Hem nasıl getireceklerdi ki? Sanki insanları tutu koyan da, özgürlüklerini çalan da, açlığa sürükleyen de kendileri değilmiş gibi… Seçilebilmek için harcadıkları milyonları görev sürelerinin aylığıyla sağlamalarının olanaksızlığını kimse bilmiyor olamaz! Her ne denli yurttaşın “tek gücü” olan oyuyla seçilmiş olsalar da, düşündükleri kendi özgürlükleri, kendi erinçleri, kendi gelecekleri olmuştur hep! “Dilekler” kendilerine zaman ayırmak içindir!
***
Sonu “iyi dilekle” biten iletileri onun için de önemsemem! Önemsemem için her şeyin geriye gittiği/ bugünün dünü arattığı apaçıkken hiçbir neden de yok! Önceki gün 102. yılı kutlananCumhuriyet kutlamaları için medyada “fink atan” iletileri gördüğümde de aynısını düşündüm! Yine politikacıların iletileri öne çıkıyordu! “İleri, uygar ülkeler düzeyine” çıkarmak için, bugüne dek olduğu bundan sonra da çaba harcayacaklarını belirtiyorlardı! Hani, diye sorsam…
“İleri, uygar ülkeler” denirken, eğitimin gün geçtikçe etkisizleşmesi, çalışanın/ emekçinin açlık sınırı altında zorluklarla sınanması, sokakların güvensizliği, ardı/ arkası gelmeyen hukuk bozgunu, gençlerin işsizlikle boğuşması, her yanı verimli topraklarla çevrili olan değerlerin/ özellikle üreticilerin varlık nedeninin unutulması mı anlaşılıyor acaba? Her özel günde yayımlanan “içleri boş/ yaşamda yeri olmayan” iletilerden ayıramıyorum! “Bir önceki yılın” da gerisindeyiz bugün; anlayın…
***
Anma törenindeydim… Yüzlerin birçoğu hiç de Cumhuriyet’i korumak, daha uzun yıllar yaşatmak, uğrunda uğraş vermek gibi değil de; orada bulunmuş olmak için gibiydi… Nasıl olmuşsa milletvekili listenin kazanılacak yerinde sıra verilmişti, yurttaş da “kendinin en özel gücünü” gönlünden geçen partiye oyunu vererek hiç tanımadığı/ yüzyüze gelmediği/ aralarında bir öykünün yaşanmadığı/ karşılaşsa sorunun anlatamayacağı adayı milletvekili yapmıştı; hepsi o kadar! Oysa Cumhur/iyet, halkın sistemiydi; üstüne bir şey koyan var mı?
Cumhuriyet’in üstüne kim ne koyabildi, kazanılmış haklarının kaçını kordu, yurttaşın temel gereksinimi sayılacak etmenlerden hangisini yaşama geçirebildi, yaşadığı yurdun yurttaşıyla nasıl bir öykü duygudaşlığı kurabildi; üstelik bu denli ayrıcalıklı “güç” elindeyken?Şunun altını çizmeden olmaz; halkın özgür düşünmesinin önünü açmazsanız cumhuriyet olmaz, halkınsesini duymadan cumhuriyet olmaz, halkın doymasını sağlamadan cumhuriyet olmaz, halka karşı saydam/ dürüst olmadan cumhuriyet olmaz, halkı “dilek” tutarak cumhuriyet olmaz, halkı oyalayarak/ bir başına yazgısına terk ederek cumhuriyet olmaz; adı bugünlerde yaşananlar olur!
***
Gerisini bırakın, sosyal medyada cumhuriyete yapılan saldırıları görmüyor musunuz? Yapılan paylaşımların dayanakları oldu/ bitti cumhuriyetle, Atatürk’le, Atatürk devrimleriyle sorunlu olan isimler; son yıllarda açıkça cumhuriyetin yıkılmasını, “hilafetin” gelmesini savunabiliyorlar… 29 Ekim’i bir “var oluş” değil de, karanlık bir döneme giriş olarak değerlendirilebiliyorlar! Hiçbir zaman insanın temel haklarını “hak” saymamış, her fırsatta toplumu kadın/ erkek diye ikiye ayırmış, halkın aydınlanmasını/ soru sorabilmesini/ yaşamı anlayabilmesini istemeyen kişiler… En önemlisi cumhuriyetin kadına tanıdığı hakları bile “dinsel” temellere dayandırarak yasaklanması gerektiğini savunmaktan uzak durmuyorlar!
“Kadınlar sokakta kocaları olmadan gezemez” diye söze başlamayan yoktur, ayrıca halkı “kul” sayan saray savunuculuğundan da uzak durmayanlar… Cumhuriyeti, laik yaşamı yerle bir eden akıl almayacak paylaşımları düşünce özgürlüğü olarak değerlendirenler kim? Bayram kutlamalarında “ileri, uygar ülkeler” diyen vekillerimiz, yaşanan “cumhuriyet/ laiklik karşıtı eylemlerin” yanıtını verin ki inandırıcılığınızı bilelim… Ayrıca arkadaşımın “ne zamandan bu yana yazıyorsun?” sorusunu yine anımsadım… Bugün de yazıyorum, çünkü Cumhuriyet’i yaşatmanın yolu, onu özümsemekten geçiyor!
ADANA
19 saat önceGÜNDEM
2 gün önceADANA
3 gün önceADANA
3 gün önceADANA
3 gün önceADANA
4 gün önceADANA
4 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.