Karpuz dağıtmakla çözüm olmaz

Karpuz dağıtmakla çözüm olmaz

ABONE OL
7 Temmuz 2025 13:08
Karpuz dağıtmakla çözüm olmaz
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Son günlerde bazı belediyeler, tarlada kalan karpuzları çiftçiden satın alıp halka ücretsiz dağıtıyor.Özellikle CHP’li belediyeler bu işe öncülük ediyor.Yüreğir ve Mezitli’de sokak sokak karpuz dağıtılıyor. Ama sormadan edemiyor insan: Bu karpuzlar çiftçinin derdine derman olur mu?

Kısa yanıt: Hayır, olmaz.
Çünkü bu işler pansuman gibi.Yani yaranın üstünü kapatıyor ama yaranın kendisi orada duruyor. Bugün karpuz dağıtılıyor, dün patates dağıtıldı, yarın başka bir ürün olur. Ama çiftçi hep aynı dertle baş başa.

Her yıl aynı sahne: Bir yıl patates para eder, herkes patates eker. Ertesi yıl tarlada kalır.Aynı şey karpuzda da oluyor, domateste de, soğanda da.Çünkü memlekette yıllardır sağlam bir tarım planı yok. Devlet, ne nerede, ne kadar ekilecek, buna karar vermiyor. Herkes kendi kafasına göre ekiyor.Sonra ürün ya para etmiyor ya da satacak yer bulunamıyor.

Belediyelerin karpuz alıp dağıtması kötü bir şey değil.Elbette çiftçiye destek olmak güzel bir niyet.Ama bu işin kökten çözümü değil.Çünkü belediyelerin gücü belli.Bugün alırlar, dağıtırlar; yarın kaynak biter, ortada kimse kalmaz.Karpuzlar dağıtılır, birkaç gün konuşulur, sonra unutulur.

Asıl çözüm, devletin bu işe el atması. Tarım öyle kendi haline bırakılacak bir alan değil. Plan ister, yönlendirme ister, destek ister. Devlet demeli ki: “Şu bölgede şu ürün ekilecek, şu kadar destek verilecek, şu fiyattan alım garantisi var.” O zaman ne üretici zarar eder, ne tüketici yüksek fiyattan sebze meyve almak zorunda kalır.

Karpuz dağıtmak bir iyilik olabilir ama çözüm değil.Bizim köklü, akılcı bir tarım sistemine ihtiyacımız var. Yoksa çiftçi de perişan, tüketici de.Bugün pansumanla idare ederiz ama yarın daha büyük yaralarla uğraşmak zorunda kalırız.

Bu iş karpuz dağıtmak, patates dağıtmakla olmaz. Bu iş akılla, planla olur.

 

**

Mevlüt Abinin Not Defteri –

Böyle başkanlığı ben de yağparım, dedem de!

Eskiden futbol kulübü yönetmek yürek isterdi be kardeşim… Yani gerçekten yürek! Hem de öyle 1.5 atım yürek değil, bildiğin manda yüreği!

Adem Atılgan vardı mesela.Deplasman otobüsünü kendisi sürerdi, mola yerinde çayları da o söylerdi.Kaptan mı başkan mı, belli değildi.Otobüs giderken “yağmur yağıyor, takıma da para yok” diye arka camdan gözyaşı silinirdi.

Şimdi? Şimdi öyle mi?Bir kulübün başına geçiyorsun, dernek mi şirket mi fark etmiyor.”Yahu burası nereye bağlı?” diye sorsan Google’dan bile doğru cevap alamazsın.Ama sen CEO gibi oturuyorsun koltuğa.

Bir yandan transfer listesi yapıyorsun. Ne kadar “papaz” varsa (yani kulübü kulüp olmaktan çıkaran ne kadar futbolcu, teknik direktör, menajer varsa), hepsini topluyorsun. 14 kişiyle anlaşıyorsun, 3’ü zaten başka takımla oynamış, 5’inin pasaportu sahte, kalan 6’sı da seni şikayet ediyor.

Sonra klasik yönetici taktiği geliyor:
Ulaşılamayan adam modeli.
Telefonu açmıyorsun. Açarsan da “Ben bir Cuma arayayım seni” diyorsun. Cuma kim, sen kimsin belli değil. Olmadı “Salı gelin” diyorsun. O da olmadı, “Abi bayramdan sonra konuşalım” diyorsun. Hangi bayram? O da belli değil.

Futbolcunun parası mı? O da bayramdan sonra. Malzemecinin maaşı mı?Onu zaten Allah’a havale etmişsin.

Sonra?
Futbolcular isyan ediyor. Sen diyorsun ki,
“Biz anlaştık, alacağını aldı, feshetti.”
Tabii canım, hem alacağını aldı, hem de bir kuruş almadı. O nasıl iş? Muhasebe bile çözemedi. Ama sen yöneticisin, sen dersen öyledir!

Sosyal medyada taraftar yazıyor, mesaj atıyor, yorum yapıyor. Ne yapıyorsun?
Hiçbirine cevap verme, sonra bir story at:
“Takımımızın başarısı için gece gündüz çalışıyoruz.”
Hangi gece? Hangi gündüz? Senin tek mesain PlayStation kariyer modu zaten.

Eskiden yöneticilik babaydı. Şimdi ise telefonun şarjı kadar ciddiyetin varsa yeter. Gösterişli lansmanlar, forma tanıtımı, bir de YouTube’da belgesel gibi video:
“Hayallerimiz büyük, borçlarımız daha büyük.”

Ama ne demişler:
“Borç yiğidin kamyonetidir.”
Yüklendikçe yükseliyorsun. Ta ki TFF seni “transfer yasağı” listesine alana kadar…

İşte Mevlüt Abi’nin gözünden bugünün kulüp yöneticiliği böyle.
Eskiden “göbek çatlatırdı”, şimdi “tweet atlatıyor.”

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.