23 Mayıs 2022 Pazartesi
CEYLAN MALGİT
İzlemeyen yoktur değil mi?
Her sahnesi aklımda.
Bir film duyguyu, maneviyatı, aşkı seyircisine bu kadar yansıtabilir mi?
Yıllar geçse de idolümüz.
Buz dağını göremediler.
Yardımcısı, geminin kaptanını o kadar da uyarmıştı halbuki.
Buzdağına çarptı koca gemi.
Hani yolcuları; “merak etmeyin bu gemiye hiç bir şey olmaz” diye uyardığı devasa gemi.
Hafif bir sarsıntıydı halbuki.
Önemsenmedi.
Zaman hızla ilerledi.
Geminin en alt katında yoksul aileler vardı. Odalar su ile dolunca bağırmaya başladılar .
Çığlıkları bile duyulmadı.
Feryat figan kopuyordu. Ama nafile duyan yoktu.
Geminin en üst katında asiller; davetlerinden, lükslerinden vazgeçmeden devam ediyordu herşeye… Geminin su aldığından bi haber.
Gürültü yavaş yavaş diğer katlara doğru duyulmaya başlayınca, önce zenginler para karşılığı filikaya binmek istediler.
Yalnız unutulan bir şey vardı ki paranın, ölüme gücü yetmiyordu.
Can kıymetliydi.
Geminin arka kısmı batmaya başlarken, ön kısımdakiler de yükseldiklerini sanıyordu.
Ne ilginç değil mi? Belki de göremediğimiz hep buzdağının arkasıydı.
Bir de nasılsa batacağız deyip, keman çalanlar vardı.
Hepsi de aynı gemideydi.
Gemi battı. Kimin ne kadar parası olduğunu sormadan hem de…
CEYLAN MALGİT
Nerede o eski bayramlar diye başlamayacağım.
Çünkü yok.
Ama eskiye özlem sadece bayramlarda mı oluyor?
Dostluklar, komşuluklar, aile, ilişkiler
Gitgide yok olmuyor mu?
Her şey maddeleşiyor gibi.
Ruhunu kaybediyor, enerjisi tükeniyor.
Hayat mı zor , insanlar mı?
Geçim mi zorlaştı, tahammülsüzleştik mi?
Kahkahalar azaldı, hastalıklar çoğaldı.
Acaba hastalıklar kahkahalar azaldı diye mi çoğaldı?
Hani şu klasik cümle var ya “ pandemide içime döndüm “
Hayır tatlım içine dönmedin, dönemedin .
Zamanı kaçırırsam diye, her şeyi daha da çabuk tüketmeye başladın.
Ya bir daha eve kapanırsam korkusu ile, evine yiyecek stoğu yaptın.
En sevdiğin kıyafetleri almaya başladın.
Her yeri gezmek için planlar yaptın.
Yedin, gezdin dolaştın.
Ya bir daha fırsatım olmazsa diye.
Sonra da içime döndüm diyerek kendini kandırdın.
İçine dönseydin eğer; kilo almazdın.
İçine dönseydin eğer, bilinçsizce harcamazdın.
İçine dönseydin eğer, sadece tüketmeye yönelik yaşamazdın.
Sadece ve sadece içine dönen insanlar, zaman geçiyor diye korkmazlar.
Hayatına tıka basa doldurduğun ne varsa korkudan.
Unuttuğun kahkahaları hatırlatacak şeyler aradığından.
CEYLAN MALGİT
İsmi lazım değil bir zincir markette, alışveriş yaparken, market çalışanlarının bir arada hararetli konuşmaları vardı.
Dikkatimi çekmez mi?
Hepsi üzgün, telaşlı.
Bir sorun vardı. Dayanamadım.
O gün toplu halde işi bırakacaklarını, çalışma saatlerini, yorgunluklarını ve aldıkları parayı tek tek izah ettiler. Müdür de aynı maaşı alıyor, personel de. Ama adı Müdür.
İstedikleri tek şey vardı.
Emeklerinin karşılığı.
Vardiyalı çalıştırılması gereken bir işe tek bir kişinin yerleştirilmesine isyan ediyorlardı.
Günde 12 saat.
Biz ne zaman kendi insanımıza sahip çıkacağız?
Nasılsa işe ihtiyacı var diye yapılan bu emek sömürüsünün acısı bir başka yerden çıkmayacak mı?
Neden ilk tasarruf yapılması gereken İŞÇİ oluyor?
Şartları biraz daha yaşanabilir hale getirmek bu kadar zor mu?
Çalışanın İNSAN olduğu , ne zaman hatırlanacak?
Çalışma saatleri dışında evde bekleyen bir aileleri olduğunu idrak etmek bu kadar mı zor?
Ama hatırlayalım isterseniz.
Eğer bir firmanın MİSYON u çalışanı üzerinden kar etmek ise, çalışanlar sizi affetse de İKTİSAT bilimi affetmez. Bilin istedim.
CEYLAN MALGİT
Hiç duydunuz mu daha önce? Alo 199 nedir? Eğer kimlik kaybetmediyseniz muhtemelen duymadınız.En son cüzdanımı kaybettiğimde, karakola gidip önce tutanak tutturmuştum.
Daha sonra o tutanak ile nüfus müdürlüğünden yeni kimliği çıkarmıştım.
Bundan çok çok daha önceki prosedürde kimliğini kaybeden herkesin gazeteye ilan vermesi zorunlu idi.
Zaten cüzdanınızı kaybettiğinizde, o prosedürleri öyle bir düşünmeye başlıyorsunuz ki, içindeki paranın gittiğine üzülecek vaktiniz de olmuyor.
Ya şimdi?
Tüm nüfus işlemleri için 199 var.
Tabi bunu öğrenmek de zaman aldı. İnsan işi düşünce öğreniyor tabi.
Nüfus müdürlüğüne gittim ve oradaki yetkiliden öğrendim.
199 u arayarak, kayıp kimlik, randevu gibi işlemleri ortalama 2-4 dakika içerisinde tamamlıyorsunuz.
Telefonu kapattığımda, daha önceki koşturmalarım gözümün önünden film şeridi gibi geçti.
Randevuya gidildi. Kimlik çıkarıldı. Bu kadardı herşey.
Belki gazete ilanı dönemine denk gelmedim. Ama karakol tutanağını yaşamış biri olarak yaşlanıyorum galiba.
Galibası fazla oldu. Ciddi ciddi yaşlanıyorum.
Kısaca kayıp kimlik prosedürlerinin bende yarattığı kaosun tarifi yok.
Zaman hızla akıp giderken, güzel gelişmelerin, kolaylıkların da kıymetini bilmek gerekiyor.
CEYLAN MALGİT
Pandemi ile birlikte bir çok işyeri kapandı.
Düzenler bozuldu, dengeler şaştı.
Endişe, korku, telaş aldı başını gitti.
Doktorları baş tacı ettik. Kanatsız melek ilan ettik onları.
Kahramanlarımız oldu.
Ya şimdi?
Pandemiyi fırsat bilen bazı vicdansız ev sahipleri, normalin üstünde yaptığı kira zammını alamayınca tacizlere başladı.
İlk darbe bu olağanüstü hal i fırsat bilen ev sahiplerinden geldi.
Aldıkları servis ve yemek ücretlerini iade etmeyen özel okulların yaptıklarıyla da neye uğradığımızı şaşırdık.
Normale döndüğümüzde bir kafede yediğimiz yemeğin ücretini öderken, gördüğümüz rakam karşısında dilimiz tutuldu.
Yaptığımız alışverişin ödemesini yaparken, yanlışlık vardır diyerek defalarca fişleri kontrol ettik.
Pandemi var deyip, ödemesi yapılmış tüm işlerin askıya alınmasını ve sonrasında telafisini göremeyen müşterileri saymıyorum bile.
Şimdi sıra doktorlara mı geldi?
Her meslekte iyi, kötü vardır.
Bir kişinin yaptığı bir saçmalığı bir mesleğe mal etmek, hangi vicdana sığar ki hele hele bu meslek sağlık sektörü ise.
Sağlığımıza kavuştuk ama sanırım vicdanımızı kaybettik.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.