DURMUŞ ALİ BAŞKAN

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

30 Nisan 2019 Salı

Aboneliğinizde yerin dibine batsın!

Aboneliğinizde yerin dibine batsın!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

Aboneliğinizde yerin dibine batsın!

Gazeteyi satın aldığımızdan bu yana yazdığım yazı bir elin parmakları kadar. Bu yazılardan biri bana gazetecilik dersi vermeye çalışan bir kurumun basın danışmanı ile ilgiliydi. Şimdiki yazacaklarım da maalesef buna benzer bir yazı olacak…

Anadolu Ajansı’nda çalıştığım yıllardan kalma bir alışkanlık olmuş olacak ki gazeteyi satın aldığımız 2016 yılının Ocak ayından itibaren erken saatlerde mesaiye başlamaya özen gösteririm. Nitekim dünde öyle bir gündü hatta gazeteye 07.30 gibi geldim. Önce bilgisayarımı açıp çalışmak için hazır hale getirdim. Ardından fırından aldığım pidemi ve peynirimi yiyerek kahvaltımı yaptım.
Kahvaltı sonrası işe koyuldum ve yazarlarımızın yazdığı köşe yazılarını gazetemizin internet sitesine girdim. Anlayacağınız yavaş yavaş güne başlıyordum.

Dokuza doğru da ortağım Özcan Aladağ büroya geldi ve kendisiyle bir mevzu üzerinde konuştuk. Masalarımız aynı odada olduğu için kendisi bir süre sonra gazetelere bakmak için yan odaya geçti. Tabi bu arada saat 09.00’u geçmişti. Masamda otururken gazetemizin sabit telefonu çaldı. Açıp baktım. Arayan Adana Hacı Sabacı Organize Sanayi Başkanlığı’ndan bir bayandı. (Adı bende tabi yanlış söylemedi veya yanlış anlamadıysam)

Karşılıklı klasik günaydın iyi günler faslından sonra, hanımefendi masasında gazetemizin abonelik faturasının durduğunu söyledi. Bu rakamı da söyleyeyim yıllık 250 TL. Ben bunla ilgili bir şeyler sormasını beklerken hanımefendi 1 Nisan tarihli gazetemizde ‘’Organize’de çarklar yavaşladı’’ başlıklı haberin yer aldığını ve nereden aldığımızı sorgulamaya başladı. Anlayacağınız asıl konuya geliyordu.

Sayfayı hazırlayan arkadaşlara hangi haberleri kullanıp kullanmayacakları konusunda müdahil olmadığım için bir an hatırlayamadım. Hanımefendiye abonesi olduğumuz İHA’nın yapmış olabileceğini ve oradan alınmış olabileceğini söyledim. Hanımefendinin yanıtı ‘’Hayır hayır onlar yapmaz’’ oldu.

Bunun üzerine bende ‘’bizim arkadaşlar yapmıştır ama nereden aldıklarını bilmiyorum’’ dedikten sonra gazetecilik dürtüsüyle ikinci kanala geçtim ve telefondaki hanımefendiye bu davranışının yanlış olduğunu söyledim. Hatta kendisine, ‘’Siz cümlelerinize abonelik faturamızdan girip, ardından yaptığımız haberi neden yapıp yapmadığımızı sorgulayamazsınız. Ne yani (bizde faturanız var niye böyle yapmaya mı getiriyorsunuz) demeye getiriyorsunuz dedim. Faturamızı da lütfen geri iade edin’’ dedim.

Hanımefendi ‘’hayır hayır kesinlikle böyle bir şey yok. Beni yanlış anladınız’’ diyerek savunmaya geçti. Israrla faturamızı göndermesini söyleyerek kendisine iyi günler dileyip telefonu kapattım.
O hanımefendi üzerine vazife çıkartıp bizi kendi inisiyatifiyle mi aradı yoksa birileri mi arattırdı bilemiyoruz. Ama şunu bilmelerini isteriz ki ‘’Abone olduk aleyhimizde yazamazsınız’’ kelimesini bizim gazeteye diyemezler.

Özcan Aladağ ve ben yılların gazetecisiyiz. Neyin haber olacağını, neyin haber olmayacağını gayet iyi biliriz. Bu gazeteyi aldığımız günden bu yana da kente ve herkese karşı yapıcı gözle baktık, bakmaya da devam edeceğiz. Ha eleştirel yazdığımız haberlerde olmadı mı elbette oldu, ama bu haberlerimizde gazetecilik çerçevesinde yapılmıştır. Kimseye hakaretler edip, belden aşağı vurmadık vurmayız da. Eleştiri mahiyetindeki haberlerimiz bundan sonrada gazetecilik çerçevesinde olacaktır. Kimse bize gazetecilik dersi vermeye de kalkmasın.

Yazımı da yaptığımız haberle bağlayayım ve telefon açıp bu haberi nereden aldığımızı merak eden hanımefendinin de merakını gidereyim.

Haberi arkadaşlarımız Adana Hacı Sabansı OSB’nin da üyesi olduğu Organize Sanayi Bölgesi Üst Kurulu şu (OSBÜK) verilerinden derlemiş. Eğer zahmet edip sadece başlığa bakmayıp haberin tamamını okusalardı kaynağın neresi olduğunu da öğrenirlerdi. Böylece sabah sabah telefon açıp moralimizi bozup, bana da bu yazıyı yazdırmazdı.

Devamını Oku

İyi olup olmadığına bırakın halk karar versin!

İyi olup olmadığına bırakın halk karar versin!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

İyi olup olmadığına bırakın halk karar versin!

Meral Akşener MHP’den ihraç edildikten sonra başladığı parti kurma çalışmalarını geçtiğimiz hafta sonlandırdı.

Hemen herkesin aylardır merak edip beklediği ismi konusunda çeşitli görüşlerin ortaya atıldığı partinin ismi de amblemi de tüm kamuoyu için sürpriz oldu.

Akşener’in, ‘’Türkiye iyi Olacak’’ sloganıyla yola çıkarak Türk siyasetinin 87’inci partisi ‘’İyi Parti’’yi kurmasının ardından hemen herkes adeta bir karalama kampanyasına girişti. Özellikle sosyal medyada Meral Akşener ve ekibine yönelik eleştirilerin ardı arkası kesilmedi.
İyi Parti ve amblemi konusunda öylesine değişik yakıştırmalar yapıldı ki bazılarına şaşırmamak içten bile değil. Yok efendim ‘Ölü’ doğmuş, yok efendim ‘’şu ortamda herhangi bir siyasi partiye’’ ihtiyaç yokmuş.

Bunun gibi daha neler neler…

Buna benzer örnekleri rahatlıkla çoğaltabiliriz. Yapılan eleştirilerin bazılarında haklılık payı elbette var, ama şu bir gerçek ki İyi Parti Türk siyasetinin 87’nci partisi olarak kayıtlara geçti. Partinin ismi konusunda yaklaşık bir yıldır hemen herkes değişik isimler söyledi.

Ama ben dahil kimse partinin ismini tahmin edemedi. Partinin isminin Oğuzların 24 boyundan biri olan Kayı Boyu’nun bayrağının esin alınmasıyla ortaya çıktığı hemen anlaşılıyor. Kayı boyu, Oğuz Kağan Destanı’na göre Oğuzların 24 boyundan biri olarak biliniyor.

Tartışmaların ardından İyi Partisi’nden partinin amblemi ile ilgili açıklama geldi.
Açıklamada, yeniden doğuşu simgeleyen güneşin, Türk tarihinde önemine vurgu yapılırken, Selçuklu’nun da bu sembolü kullandığına dikkat çekildi.

Anlayacağınız reklamcıların isim konusunda çok çalıştıkları isminden belli. Şahsi fikrim kolay ve akılda rahatlıkla kalabilecek bir isim.

Amblemi de aynı keza. Biliyorsunuz ülkemizde bir çok seçmen sandığa gittiğinde oylarını kullanırken partilerin adından çok sembollerine dikkat ederler.

Hatta bir çok seçmen oylarını verdikleri siyasi partilerin adlarından çok ‘’Oyumu lambaya, Altıoka, üç hilale verdim’’ diyerek amblemlerini kullanmıyor mu?

Meral Akşener ve ekibinin kurduğu İyi Parti’nin iyi olduğuna ve halk tarafından benimsenip benimsenmediğine karar verebilmek için bir seçimin geçmesi gerekiyor.

Yani İyi’nin İyi olup olmadığına bırakalım halk karar versin!

Devamını Oku

Adana Dışına Bonkörler…

Adana Dışına Bonkörler…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

Adana Dışına Bonkörler…

Kentte yerel gazetecilik yapıyoruz. Haliyle de ilan ve reklam kaynaklarımız da belli yerel . Bu kaynaklarımızda herkesin bildiği üzere belediyeler , Odalar, borsalar ve bu kentte kazanıp işletmelerini büyüten işadamları.
Adana’nın yerel yöneticilerine şaşmamak elde değil. Gerçekleştirdikleri hemen hemen her toplantıda ‘’Adana’nın kaynaklarını koruyacağız’’ diyerek açıklama yapmalarına karşın bunun tam tersini yapıyorlar. Kendi öz evlatlarına yerel basına rahatlıkla ‘’Kaynaklarımız kısıtlı’’ diyebilen yerel yöneticiler maşallah Adana dışına ve kente gelenlere oldukça hovarda davranıyorlar.
Kent halkından zorlukla para topladıklarını bilmelerine karşın harcama kalemlerini Adana dışında hoyratça kullanan yerel yöneticiler, ‘’Yerele gelince de ağız birliği etmişcesine ‘’yok’’ diyorlar.
Yani yerel yöneticilerimiz ulusal TV ve ulusal gazetelere musluklarını sonuna kadar açarken yerel basına ise oldukça cimri davranıyorlar. Yöneticilerimiz elbette hizmetlerini ulusal basına da anlatıp desteklerini verecekler bunda hiçbir sakınca yok.
Ancak, bunu yaparken kentte yaptıkları hizmetleri hemen hemen hergün sütunlarında yer vererek halka ulaştıran yerel basına şaşı bakmamalılar.
Yerel yöneticiler böyle davranırken, peki odalar, borsalar ve işadamlarımız nasıl davranıyor. Bunlarında yerel yöneticilerimizden alta kalır yanları yok. Odalarımız da sadece yerel gazetelere abone olarak yasak savıyorlar. Bunun dışında yaptıkları herhangi bir destek yok. İş ulusala gelince Oda ve bazı sivil toplum örgütü başkanlarımız da, yerel yöneticilerimizde oldukça hovardalar.
Yüz yüze baktıkları yerel basına ise şaşı bakmaya devam ediyorlar. Kör Allah’a nasıl bakar ise Allah’ta köre öyle bakarmış!
Bundan sonra bizde sanırım böyle bakacağız….

Devamını Oku

Adama sormazlar mı, niye önlem almadın diye!

Adama sormazlar mı, niye önlem almadın diye!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

Adama sormazlar mı, niye önlem almadın diye!

Çaykur Rizespor’un gücü ortada.
Süper Ligden düştükleri kadrolarını korumalarının yanında takviye de ettiler. Bu lige fazla geldikleri tüm spor otoriteleri tarafından da dile getiriliyor. Adana Demirspor’un kadrosu ise geçen yıla göre baştan aşağı yenilenmiş ve bu kadronun oturması için en az 4-5 maça ihtiyacı var.
Yeni oluşturulan bu kadronun zamana ihtiyacı olduğu konusunda hemen her kesim hem fikir. Zaten takımın yenilmesine karşın taraftarın tepki göstermemesi de bundan dolayıdır.
Ancak bir teknik direktörün 3-1 yenildikleri maçtan sonra yaptığı değerlendirmede, “Golleri nereden yiyeceğimizi biliyordum” demesini anlamak mümkün değil. Böyle açıklama yapan adama da ‘’Peki niye önlem almadın’’ diye sorarlar.
Hakikaten Giray Bulak hocam, nereden gol yiyeceğinizi biliyordun da niye önlem almadın? Bu sorunun yanıtını ben dâhil Adana spor kamuoyu merak ediyoruz?
Stadın büyük bölümünü dolduran taraftarın desteği ile maça coşkulu başlamasın ve 1-0’da öne geçmeyi başarmışın.
Buna rağmen tüm stat Oğulcan’ın karşısında sol bek pozisyonunda oynayan Adil’in tel tel döküldüğünü görmesine karşın Giray hocam görmedi.
Takii ilk yarı bitene kadar. Oğulcan her pozisyonda Adil’i geriden gelmesine karşın geçti. Nitekim 5 dakika sonra beraberlik golü, ilk yarının son dakikasında da Çaykur Rizespor’un ikinci golü geldi.
İkinci yarıya başlarken Giray hoca taraftarın beklediği değişikliği yapmış ama atı alan Üsküdar’ı da geçmişti.
Çaykur Rizespor’un ileri uçta oynayan forvet elemanlarının yorulmasıyla Adana Demirspor baskılı gözükmesine karşın bal yapmayan arı gibiydi. Herkes Başakşehir’den kiralanan santrafor Atabey Çiçek’in oyuna dahil edilmesini beklerken sol öne umulmadık bir şekilde Abdulkadir takviyesi yapıldı.
“Golleri nereden yiyeceğimizi biliyordum” diyen Giray hocama buradan soruyoruz, ilk golü yedikten sonra Oğulcan’ın otobana çevirdiği sol tarafa hemen önlem almak varken niçin devre arası beklendi?
Zamanında oyuncu değişikliği yapılsaydı belki de soyunma odasına beraberlikle gidilecek ve ikinci yarı daha değişik geçecekti. Anlaşılan yılların deneyimli hocası Giray Bulak, bu maçta dersine fazla çalışmamış.
Ancak, daha ligin başı ve Çaykur Rizespor karşısında alınan yenilgi bir kayıp olarak görülmemeli ve gereken dersler çıkartılmalı.
Giray hocam zaten takımın zaaflarını ve nereden gol yiyeceklerini de bildiğine göre önümüzdeki haftalarda gereken önlemleri alacağına inananlardanız.

Devamını Oku

Bu Kirliliğe Son Verin…

Bu Kirliliğe Son Verin…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

DURMUŞ ALİ BAŞKAN

Bu Kirliliğe Son Verin…

Adana kent merkezinde son yıllarda ana arterlerdeki kavşaklarda büyük bir afiş kirliliği göz çarpıyor. Bazı kişiler, kurumlar ve firmalar, kavşaklara bez afiş asmalarının yanında duvarlara, direklere ve telefon panolarına da reklam içerikli afişlerini asarak görsel kirlilik oluşturuyorlar. Bu afişleri asanlar arasında kimler yok ki; seçim zamanlarında hemen hemen bütün siyasi partiler ile adayları, ülke genelinde haklı bir başarıya ulaşmış kentin belli başlı firmaları yer alıyor.
10-14 Mayıs tarihleri arasında TÜYAP Fuar Alanı’nda ‘’Çukurova Gıda ve Yöresel Lezzetler Fuarı’’ düzenlenecek. Bizim gözü açık firmalar boş dururlar mı hemen fuarda yer alacaklarını belirtir bez afişlerini hazırlatarak bedava reklam yapmaya başladılar.
Bildiğim kadarıyla özel afiş stantları ile belediyenin ihaleyle kiraladığı bilboardların dışındaki, yerlere afiş asmak yasak. Ama bu yasağı dinleyen kim.
Bu afişleri buralara asan firmaların ceplerinden bir kuruş para çıkmıyor. Üç kuruş harcamayarak bedava reklam yapan bu firmalar aslında kendilerini kandırıyorlar. İnanın bu afişleri vatandaş dikkate almıyor sadece görüntü kirliliği yarattıkları için büyük tepki alıyorlar. Ey hatırı sayılı firmalar; bu kentte kazanıp bu kentte büyüyüp geliştiniz, gelişmeye de devam ediyorsunuz. Allah hepinize daha çok versin, daha çok büyüyün. Çünkü istihdama katkı sağlıyorsunuz, bunları elbette biliyoruz.
Amma, şimdi bu billboardları büyükşehir belediyesinden kiralayanların durumu ne olacak biliyor musunuz? Veya yeri geldi mi gönderdiğiniz basın bültenlerini yayınlayıp haber yapan yerel basının durumu ne olacak? Sanmayın ki yerel gazeteler değirmenin suyuyla hazırlanıyor. Elbette sizlerinki gibi çok sayıda çalışanımız yok. Ama bu gazetelerde de çalışan ve evlerine ekmek parası götürmek isteyenler de bulunuyor.
Bazı ortamlardaki konuşmalarınıza şahitliğim var. Hemen hepiniz ‘’Yerel basın kesinlikle desteklenmeli, hepimiz el birliği yapmalıyız, siz bizim sesimiz siniz’’ diyorsunuz. Ancak konu ilan vermeye gelince ‘’Bütçemiz yok, piyasa çok kötü, nakit sıkıntımız var’’ demeyi de biliyorsunuz. Varsın bütçeniz olmasın. Ancak, en azından sözde pohpohlamaları da bırakın.
Son sözümde Büyükşehir Belediye Başkanımız Hüseyin Sözlü’ye. Başkanım yukarıda dile getirdim, bu bez afişlerin ana arterlerdeki bulvarlara asılması yasak. Zabıta ekipleri kent merkezindeki küçük esnafı denetlemeleri sırasında ’’Yok tabelan böyle olmalıydı niye böyle diyerek’’ cezayı yazıyor. Peki kentin sayılı firmalarının bez afişlerle görsel kirlilik yaratarak yaptıkları bedava reklamlara seyircimi kalacaksınız. İyi haftalar.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.