HALİL İBRAHİM BAĞ

HALİL İBRAHİM BAĞ

12 Ekim 2025 Pazar

Gıda israfının boyutu!

Gıda israfının boyutu!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İsraf bir şeyin gereksiz yere kullanılması olduğunu hemen hemen hepimiz biliriz. Çeşitlerine gelince bunları oldukça çoğaltabiliriz. İlk aklıma gelenler gıda israfı, zaman israfı, mekan israfı ve eşya israfı.

Geçtiğimiz günlerde CHP Niğde Milletvekili Ömer Faruk Gürer’in, israfla ilgili yaptıpı açıklama dikkatimi çekti. Türkiye, sofralarında bereketin azaldığı, tarlasında emeğin karşılık bulmadığı bir dönemden geçiyor.

Gürer’in paylaştığı veriler, yalnızca gıda israfının boyutunu değil, bu ülkenin içindeki çelişkiyi de çıplak biçimde gözler önüne seriyor.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın 2023 verilerine göre 18 milyon 200 bin ton gıda kayboluyor veya israf ediliyor. Üstelik bunun yüzde 52’si doğrudan çöpe gidiyor.
2025 yılına ilişkin tahminlerse daha da karanlık: 23 ila 26 milyon ton arasında gıda israfı.

Düşünsenize, her yıl 2 milyon 500 bin kamyon dolusu gıda yok oluyor.
Bir yanda bu kadar gıda çöpe giderken, öte yanda 50 milyon insan yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

Türkiye’nin artık sadece gıdayı değil, emeği de israf etmeye tahammülü yok. Bu konuda da önlemler alınmalıdır diye düşünüyorum…

Devamını Oku

ALIŞVERİŞE ÇIKANLAR DİKKAT!

ALIŞVERİŞE ÇIKANLAR DİKKAT!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Mevsim değişikliğinin kendini göstermesiyle birlikte bugünlerde özellikle giyim almak için çarşıya çıkanlar mağazaların vitrinlerinde indirim afişleriyle sıkça karşılaşır olmaya başladı. Vitrinler bazen öyle hal almış oluyor ki; indirim duyurularından ürünler bile görünmüyor.

Yüzde 50 ile başlayan indirim afişleri yüzde 80’lere kadar gidiyor. Bunun üzerine birde kasada nakit ödemelerde yüzde 10 daha indirim yapıldığı söylenerek adeta ürün bedavaymış algısı yaratılıyor.

Başta Esnaf Odaları olmak üzere bir çok kesim aldatıcı indirimlere karşı vatandaşları uyarıcı açıklamalar yaparak dikkat etmelerini istiyorlar. Ticaret İl Müdürlükleri de denetimlerini yapıyor ve aldatıcı indirim yapan firmaları para cezasıyla cezalandırıyor. Tüm bunlara karşın indirim aldatmacası devam ediyor.

İşte burada vatandaşa büyük görev düşüyor. İndirim yapılan ürünlerin sahte olup olmadığına dikkat etmeleri herşeyden önce sağlıkları açısından çok önemli. Fason olduklarına inandıkları ürünleri almaktan kaçınmaları hatta bu durumu ilgili yere şikayet etmelerinde fayda var diye düşünenlerdenim.

Tüm bunların yanında eskiden indirimli satışlar yılın belli dönemlerinde ilgili meslek odalarından izin alınarak yapılırdı. Şimdi ise yılın 12 ayı indirim yapılır hale geldi. Bu duruma da bir çeki düzen verilmelidir.

Devamını Oku

Adana’nın doğa turizmi potansiyeli!

Adana’nın doğa turizmi potansiyeli!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Adana denince akla ilk olarak kebap, şalgam ve sıcağı geliyor. Tamam bunda bir sakınca yok. Oysa kentimizin mutfağının yanı sıra doğa turizmi potansiyeli de var. İşte bu doğa turizmi istenilen ölçüde değerlendirilmiyor.

Düşünün; Karaisalı’daki Varda Köprüsü hem tarihi hem de çevresindeki manzarasıyla nefes kesici bir nokta. Yanı başında yer alan Kapıkaya Kanyonu, doğa yürüyüşü, kampçılık ve fotoğrafçılık için adeta biçilmiş kaftan. Peki kaç turist bu güzelliklerden haberdar?

Yine Seyhan Baraj Gölü çevresi, su sporları ve doğa aktiviteleri için eşsiz bir alan. Ne yazık ki bu güzellikler tanıtım eksikliği ve yetersiz yatırımlar nedeniyle gölgede kalıyor. Oysa birkaç iyi düzenlenmiş yürüyüş parkuru, bisiklet yolu, kamp alanı ve tanıtım kampanyasıyla Adana, doğaseverlerin uğrak noktası olabilir.

Adana’nın sahilleri de ayrı bir hazine. Karataş ve Yumurtalık koyları, CarettaCaretta kaplumbağalarına ev sahipliği yapıyor. Bu sadece turizm için değil, aynı zamanda ekoturizm ve doğa bilinci için de büyük bir değer. Dünyada insanlar binlerce kilometre yol kat edip kaplumbağa gözlemi yapmaya gelirken, biz bu değeri henüz tam anlamıyla değerlendiremiyoruz.

Kentin doğa turizmi için atılacak adımlar belli: Doğal alanların korunarak turizme kazandırılması, profesyonel tanıtım çalışmaları ve doğa sporlarını teşvik eden yatırımlar… Eğer doğru adımlar atılırsa, Adana sadece kebabıyla değil, doğasıyla da dünya çapında anılan bir şehir olabilir.

 

Devamını Oku

Girdi maliyetleri artıyor…

Girdi maliyetleri artıyor…
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Çukurova’da buğday ekimine 2 aydan fazla bir süre olmasına karşın çiftçinin giderlerinde de yavaştan yavaştan artışlar olmaya başladı. Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından geçtiğimiz günlerde açıklanan Ağustos ayı verilerine göre, girdi maliyetleri durmadan artıyor. Gübre, yem, elektrik, ilaç ve mazot.

Kısa vadeli iniş çıkışlar elbette oluyor. Mesela üre gübresi Ağustos’ta bir önceki aya göre yüzde 1,3 düştü. Mazotta da aynı dönemde yüzde 2,7’lik bir gerileme olmuş. Ancak yıllık rakamlara baktığımızda tablo çok daha ağır. Üre gübresinin fiyatı son bir yılda yüzde 85,3 artmış durumda. Mazot da yüzde 21,8 yükselmiş.

Üretim için vazgeçilmez olan diğer girdilerde de benzer bir tablo var. DAP gübresi yıllık yüzde 56,9, 20.20.0 gübresi yüzde 51,7, süt yemi yüzde 31,8 artmış. Elektrik yüzde 12,8, tarım ilacı yüzde 14,94 yükselmiş. Yani çiftçi, hem toprağı işlerken hem de ürününü saklarken, her aşamada daha fazla maliyete katlanmak zorunda.

Çiftçi aynı ürünü üretmek için neredeyse iki katı para harcıyor ama ürününü satarken aynı artışı göremiyor. Ürün fiyatları çoğu zaman piyasanın, tüccarın ve ithalat politikasının insafına kalıyor.

Kısacası, girdi maliyetlerindeki bu artış sadece çiftçinin cebini boşaltmıyor. Uzun vadede soframıza gelen ekmeğin, sütümüzün, peynirimizin fiyatını da doğrudan belirliyor. Tarımın sürdürülebilirliği, üreticinin ayakta kalması için öncelikle bu maliyet artışlarının önüne geçmek gerekiyor.

Devamını Oku

Su tasarrufunun önemi

Su tasarrufunun önemi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ülkemizde son yılların en kurak günleri yaşanıyor. Kuraklığın yaşanmasıyla birlikte doğal olarak ve barajlarda doluluklar azalıyor. Anlayacağınız barajlar alarm vermeye başladı. Bir çok kentte içme suyu kesintileri başladı. Amaç suyu tasarruflu kullanmak.

Yetkililer tasarruflu su kullanımı için çağrı yaparak, evlerin önünde araç yıkanmamasını hatta bahçelerin sulanmamasını tavsiye ediyorlar. Bu tavsiyeleri harfiyen yerine getirmeliyiz.

Çünkü musluğu kapatmadan diş fırçalamak, gereksiz yere uzun duş almak, bahçeyi öğle sıcağında sulamak… Küçük gibi görünen bu alışkanlıklar, aslında koca bir barajın ömrünü kısaltıyor. Su tasarrufu, yalnızca “ekonomik” bir mesele değil; doğrudan yaşam mücadelesi.

Oysa tasarrufun gücü, sandığımızdan çok daha büyük. Musluğu sadece bir dakika erken kapatmak, yılda yüzlerce litre suyu kurtarır. Damlayan bir musluğu onarmak, ayda tonlarca israfın önüne geçer. Bulaşıkları elde yıkamak yerine makine kullanmak, hem su hem enerji tasarrufu sağlar.

Tasarruf, bireysel çabalarla başlar; ama toplumsal bilinçle güçlenir. Okullarda çocuklara suyun gerçek değeri öğretilmeli, belediyeler yağmur suyu toplama sistemlerini yaygınlaştırmalı, tarımda damla sulama desteklenmeli. Çünkü bir damlanın bile önemi var — hem bugün, hem yarın.

Suyu korumak, doğayı korumaktır. Doğayı korumak ise kendi yaşam hattımızı korumaktır..

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.