Böyle bir kafe yok
Ama artık benim için var
Kulaklığımı unutmuş, bu sefer müzik dinlemekten mahrum kalacaktım.
Olsun dışarıyı seyrederdim.
Ulaşımda Marmaray kullanıyorsan, ya müzik dinlersin, ya kitap okursun.
Bunların hiç birisi yoksa, yanındakilerin konuşmalarını dinlersin…
Hatta biraz şanslıysan, daha da ileri gidip bu konuşmaya kendini kaptırırsın.
Teyzem anlatıyor yanındakine.
Belli ki kızmış; sinirli, hararetli…
“Bizim gençlerimizin lüks yaşamaya hakkı yok mu ?”
“Bizim gençlerimiz iyi şartlarda yaşamayı haketmiyor mu ?
“Vallahi bana denk gelsebu sokak röportajı ben bütün içimi dökeceğim” diye kendini kaptırmış gidiyor.
Tamam da ne idi onu bu kadar sinirlendiren?
Bekle bekle yok anlamıyorum. Orada bir detay var ama çözemiyorum.
Dayanamadım.
“Ya teyze allahaşkına söyle seni ne bu kadar sinirlendirdi ? “
Hani sokak röportajlarında özellikle gençlere; “telefonunu çıkar göster” diyen amcalara ateş püskürüyor. Önceki akşam haberlerde dinlediği bir konuyu anlatıyordu.
Doğru söze ne hacet . “Sanki bizim insanımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın konfor içinde yaşamaya hakkı yok mu?” diye de dertlendi. “Hem de herşeyin en güzeline layık bu çocuklar”
Tabi muhabbet sardı.
Gelini ile nasıl didiştiklerine , karşı komşusu Güldane hanımın yaptırdığı botoksu inkar etmesine kadar her bir şeyi de öğrendim.
Çantasından termos ve karton bardak çıktı .
Kahveye de hayır demedim.
Kahve eşliğinde muhabbet, bütün haber konularına gelince, ben durağı kaçırdım.
Baktım gidiyorum. İnmek isteyen kim.
Olsun ya……Kaç kişi marmaraydakarton bardakta kahve içme şansına sahip olur ki.
Tabi ki BEN