Hayat pahalılığı ile insanlar evlerine ekmek götüremez duruma geldiler. Bir ekmek 7,5 lira ve her şeye iğneden ipliğe zam yağmuru altında ezilir duruma geldik.
Bu hayat pahalılığını savunan insanların da halen var olduklarını görünce inanın hayretler içinde kalıyorum. Bu savunmalarına da anlam veremiyorum. Olsa olsa iktidardan nimetlendiklerini düşünür oldum.
Beklentisi olmayan insanlar zamları savunur mu?
Savunmaz…
Bir yanda zenginliklerine zenginlik katanlar. Diğer yanda sefalet içinde yaşayanlar var. Böyle bir Türkiye’yi yıllar önce bana demiş olsalardı, böyle bir durumla karşılaşacağımı söylemiş olsalardı inanmazdım. Maalesef yaşarken bu noktaya geldik.
İnsanlar evlerinden dışarı dahi çıkmak istemiyorlar. Bir yere gitmek isteseler iki dolmuş değiştirseler 80 lira ücret ödeyecekler. Bu kadar ağır koşullarda yaşıyoruz.
Pazara gidiyorsunuz iki parça sebze ve meyve alıyorsunuz. Hafta gelmeden aldığınız ürün tükeniyor. Verdiğiniz para ise sizi bir sonraki pazara gitmede zorluyor.
Bazen kendi kendime ‘acaba biz başka bir ülkede mi yaşıyoruz?’ diyerek zammı savunanlar ile ayrışmamın sebebini kendi kendime soruyorum.
Siyasi iktidara bir gazeteci soruyor. ‘Yılbaşına kadar başkaca zamlar gelecek mi?
İktidarın yetkilisi ‘öngörmüyoruz ama bu konuda meclis yetkilidir’ diyerek açık kapı aralığı da bırakıyor.
Meclise teklifleri kim gönderiyor?
Mecliste sayısal çoğunluğu olan iktidar göndermiyor mu?
Demek oluyor ki zamların gelmeyeceğine garanti veremeyiz!
Biz de yurttaş olarak kendi kabuğumuza çekilerek açlık ve sefalet içinde yaşamaya devam etmek zorunda kalıyoruz.
Biz bunları hak etmedik!
Bu kadar zammın altında ezilmeyi hak etmedik!