Bilişimteknolojilerinin hızla gelişmesiyle birlikte yaşamın her alanında değişim hızı da katlanarak artıyor. Bugün işimizle ilgili öğrendiğimiz yeni bir bilginin ömrü ortalama iki yılı aşamıyor. İş hayatı yanında okul ve sosyal hayatı da düşündüğümüzde kendimizi sürekli yeni bir şeyler öğrenmeye çalışırken buluyoruz. Böyle olunca 21. yüzyılın en önemli becerilerinden birisi istisnasız herkes için ‘öğrenmeyi öğrenmek’ haline geliyor.
Öğrenmeyi öğrenmek; mevcut bilgileri kullanarak yeni durumlar için gerekli bilgiyi kendi kendine üretmektir. Yani bilgiyi arayıp bulmak ve yaşamımızda kullanmak, toplumda meydana gelen değişimlere ayak uydurmak ve aynı zamanda bu değişimlerin kaynağı olmak demek.
Evet teknoloji sayesinde artık bilgiye erişmek çok kolay hatta bir tık uzağımızda diyebiliriz. Bununla birlikte değişimin baş döndürücü hızına ayak uydurmaya çalışan bizler için bu bilgileri hızlı ve etkili bir şekilde öğrenebilmek o kadar da kolay görünmüyor.
İşte tam bu noktada etkili bir öğrenme için,ismini ünlü bir bilim insanından alan Feynman tekniğine başvurabiliriz. Tekniğin ana fikri ‘Bir şeyi basit bir şekilde açıklayamıyorsan, onu yeterince iyi anlamamışsın demektir’ fikrine dayanıyor.
Nobel ödüllü bir fizikçi olan Richard Feynman’ın yaşam felsefesi ‘hayatı anlamaya ve anlatmaya çalışmak’ üzerine kurulmuş. Üniversite yıllarında sınavlarına hazırlanırken boş bir defter alıyor ve ilk sayfasına ‘Bilmediğim şeyler defteri’ yazıyor. O yıllardan itibaren geliştirmeye başladığı öğrenme tekniği 4 adımdan oluşuyor:
1. Öğrenmek istediğiniz konuyu seçin ve çalışmaya başlayın. Öğrendiklerinizin hepsini bir deftere yazın.
2. Çalıştığınız konuyu sanki başkalarına anlatacakmış gibi açıklamaya çalışın, tabi mümkün olduğu kadar basit ifadelerle.Bir çocuğun bile anlayabileceği kadar basit bir dil kullandığınızda kendinizi de konuyu daha derin bir seviyede anlamaya ve konular arasındaki ilişki ve bağlantıları basitleştirmeye zorlamış olursunuz.
3. Açıklamaya çalışırken sahip olduğunuz bilgilerde eksikler olduğunu fark edeceksiniz. Bu boşlukları kapatmak için kaynaklara ve kitaplara geri dönün. Konuyu eksiksiz olarak anlatabilene kadar bu döngüyü tamamlayın.
4. Basite indirgeyin ve analojiler kullan. Yani konuyu benzerliklerle açıklamaya çalışın.
Aslında Feynman’ın tekniği bir şeyi daha iyi öğrenmek için iyi bir öğretici olmamız gerektiğinin altını çiziyor. Öğrendiklerimizi kendimize saklamak yerine başkalarıyla paylaştığımızda hem öğrenme kalıcı oluyor hem de etrafımızdakilere katkıda bulunmuş oluyoruz. Yediden yetmişe birbirimizden sürekli bir şeyler öğrendiğimizi varsayalım, hayat nasıl olurdu acaba?
Sevgilerimle,