Adana tarım ve sanayide ülkemizin önde gelen kentlerinden. Özellikle tarım denilince ilk akla Adana geliyor. Tarım ve sanayide ilk akla gelmek yeterli mi; bence hayır. Adana aslında aynı zamanda bir turizm kenti. 50 kilometre uzaklıktaki denizi, doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihi değerler, imiz var. İlk aklıma mesela dünyanın yaşayan yani ayakta kalan Taşköprü geliyor. Karataş’ta Mağarsus, Kozan’da Anavarza, Karaisalı’da Kapıkaya kanyonu, Pozantı’da Belemedik, Tufanbeyli’de şar aklıma gelen diğer değerlerimiz. Bunlar gibi daha sayamayacağımız bir çok değerlerimiz var.
Peki bu turizm değerlerimizi kent olarak değerlendirebildik mi; hayır. Yerel yöneticiler yıllardır kentin turizmden hak ettiği payı alamamasından yakınır dururlar, ancak iş icraata geldi mi nedense bir arpa boyu yol alınamıyor. Elimizde var olan ve son yıllarda ülke gündemine oturan Lezzet Festivali ile Portakal Çiçeği Karnavalı var. Peki Adana’nın sadece lezzetleri mi var? Oysa kentimizin M.Ö 3000 yıllarına kadar uzanan geçmişi var. Bu geçmişin içerisinde yukarıda saydığım kültür ve doğa harikası yerler var.
Peki biz bunları neden değerlendirip kenti turizmde bir destinasyon haline getirmiyoruz. Geçmişte TÜRSAB Adana BTK ile Kültür ve Turizm Müdürlüğü ortaklaşa destinasyon çalışması yapmış ve rotalar belirlenmişti. Ne oldu bu rotalara. Geliştirilmesi için kentin yerel yöneticileri yeterli çaba harcamadı. Böyle olunca da turizmde maalesef oldukça gerilerde kaldık. Oysa turizm bacasız sanayi. Bunu en iyi şekilde değerlendirip geliştirirsek kentin ekonomisinin yanı sıra istihdamına önemli ölçüde katkı sağlar.
Yeter ki; buna gönülden el atılsın. Bu yönde gerekli çalışmalar yapılsın karşılığı kısa sürede katbe kat alınır. Tabi bunun için yerel yöneticilerin sektör paydaşlarıyla bir araya gelip buna kafa yorması gerekiyor. Turizmde atağa kalkmak için daha ne bekliyoruz?