Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim; Sayın Başkanım Zeydan Karalar bizim festivale değil yola, köprüye, hizmete ihtiyacımız var.
Şimdi yine birileri kendi kör ideolojileri yüzünden beyinlerini değil de başka organlarını kullanacak ve; "Sen de her şeye itiraz ediyorsun" deyip saf alacak karşımızda ama kimse kusura bakmasın. Altın Koza bu şartlar altında şehre faydadan çok zarar verir.
Zeydan Başkanın geçtiğimiz gün sosyal medya hesabından yayınladığı bir görsele bakarsanız Adana Büyükşehir Belediyesi'nin her ay milyonlarca lira zarara girdiğini görürsünüz. Bu bir yere kadar anlaşılabilir. Zira belediyeler kar amacı güden kurumlar değildir. Hizmet varsa borç olması da normaldir. Ancak bu öyle bir durum değil.
Zeydan Başkan her ne kadar Çukobirlik'ten başlayarak bugüne kadar bir 'hesap uzmanı' gibi hareket ettiğini ve kurumları buna göre yönettiğini söylese de örneğin son olarak görevi devrettiği Seyhan Belediyesi'nde görev süresi boyunca gelir gider tablosuna ve bıraktığı borca bakarsanız durumun O'nun söylediği gibi olmadığını görürsünüz. Ben Seyhan'ı CHP değil de başka bir parti kazansaydı bugün o tablonun mahkemelik olabileceğini dahi düşünüyorum.
Zeydan Karalar, seçilmeden önce seçilmesi halinde uygulayacağını söylediği ve seçimden sonra sıkı bir şekilde uyguladığı tasarruf politikasına devam etmelidir.
Eğer Büyükşehir Belediyesi'nin boşa harcayacak kadar parası varsa bu parayı doluya harcamalı ve bu şehrin gerçek ihtiyaçlarına yönelmelidir. Yolları yapsınlar, yarım kalan köprüleri bitirsinler.
Altın Koza Film Festivali'ne böyle bir dönemde para harcamanın mantığı yoktur.
Kendi parasıyla, hayatı boyunca yiyemeyeceği yemekleri yiyen, gezemeyeceği yerleri gezen ve kalmayacağı otellerde milletin parasıyla kalan ama yine de kendini halktan üstün gören üç beş kalantor ve kokoş mutlu olacak diye Adanalının parasını çarçur etmeye kimsenin hakkı yok.
Bir takım insanlar yine başlayacak; "Aman efendim! Şehrin tanıttımına katkı sağlıyor bu festivaller" diye. Kısmen haklılar ama bu sefer değil. Böyle bir dönemde değil.
Geçen sene üstelik salgın hastalık riskinin bile bulunmadığı bir dönemde düzenlenen Altın Koza Film Festivali'nin şehre katkısı olduğunu söyleyecek bir babayiğit var mı aranızda?
Halkın haberinin olmadığı, sıradan bir organizasyonun bile yapılamadığı ama birilerinin milyonlarca lirayı hiç ettiği bir festivale bu şehrin ihtiyacı yok.
Aynı göstermelik sahra hastanelerine ve kumar masasından makam devşirilen şovlar ihtiyacı olmadığı gibi.
Bu şehrin hizmete ihtiyacı var. Mesela temiz ve ucuz suya, mesela en ufak yağmurda kenti göle çevirmeyecek altyapıya mesela düzenli ve sağlam yollara mesela geniş köprülere...
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ ÖLDÜRÜR
Yok, efendim kadına karşı şiddeti önlüyormuş, yok efendim aileyi koruyormuş, yok efendim farklı cinsel yönelimlemlere saygılıymış falan filan. Hiç öyle süslü cümlelere gerek yok.
Yalanlardan arındırdığınızda adına İstanbul Sözleşmesi denilen "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" insanı öldürür, aileyi bitirir ve toplumu yok eder.
Bunları salt ideolojik düşünceler ile yazmıyorum. Bizde belge konuşur. Kadın Meclisleri şu anki iktidar ile en ufak yakınlığı bulunmayan bir oluşum. Geçelim devletin resmi rakamlarını Kadın Meclisleri'nin araştırmalarının sonuçlarına baktığımız zaman bile Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesi’ne imza attığı tarihten bu güne her yıl daha fazla sayıda kadının katledildiğini görürsünüz.
İstanbul Sözleşmesi'ne imza koyduğumuz 2011 yılında öldürülen kadın sayısı 121 iken bu sayı her yıl artarak 2019'da 474'e çıkmış. E! Hani yaşatıyordu İstanbul Sözleşmesi?
İşin tuhaf tarafı bu sözleşmeyi ülkemizde de dünyada da hiç bir araya gelmeyeceğini düşündüğünüz guruplar desteklerken yine hiç bir araya gelmez diye düşündüğünüz guruplar sözleşmeye karşı çıkıyor.
Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kızı, hepimizin adından övünerek bahsettiği Selçuk Bayraktar'ın eşi olan Sümeyye Erdoğan Bayraktar'ın Başkan Yardımcısı olduğu KADEM, adı geçen habis sözleşmeye sahip çıkanların bayraktarlığını yapıyor. Hal böyle olunca onları ezeli düşman bilen bazı kesimler yobazlıktan çıkartıyorlar
İktidarın kurdurduğu başka bir vakıf olan TÜRGEV ise sözleşmeye kıyasıya karşı çıkıyor ama TÜRGEV'in başkanı Fatmanur Altun KADEM'in Yönetim Kurulu Üyesi.
İstanbul Sözleşmesi'ne en sıkı muhalefeti yapan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'a rapor sunan Türkiye Düşünce Platformu ise "Mayınlı alana girdiğimizi fark ettik" diyerek "Artık konunun tarafı olmayacaklarını" ifade edip çekildiklerini açıklıyor
Yazı uzar gider. Biz uzatmayalım. İstanbul Sözleşmesi'in imzalandığı günden bugüne kadar geçen zamana baktığımızda bu sözleşme hiç kimseye fayda sağlamadı. Aksine toplumları ifsad etti. Böyle devam ederse daha büyük sorunlar yaşayacağız
Biz şiddetin her türlüsüne karşıyız. Kadının erkeğe psikolojik şiddetine de, erkeğin kadına fiziksel şiddetine de vs. Bu sorunları da aşabiliriz. Şiddeti önleyebiliri
Bize gerekli olan tek şey samimiyet ve öze dönüş. Muhtaç olduğumuz kudret kendi inançlarımızda ve Anadolu'nun asil irfanında saklıdır.
AMAN DİKKAT
* Salgın hastalığı hafife almayın
* Belirlenen kurallara riayet edin
* Daha büyük ikinci dalgaya hazır olun.
NE YAPIN EDİN
* Bir kaç günlüğüne de olsa tatil yapın.
* Çok kitap okuyup bol müzik dinleyin.
* Her gece 5 dakika günün muhasebesini yapın.