Türk siyasetinden bir Necmettin Erbakan geçti. Varlığında ilk zamanlar siyasi olarak pek kıymeti bilinmedi. Tam vatandaş kıymetini bilmeye başladı bu sefer azgın azınlığın 'istemezük'çüleri girdi devreye.
Millete hizmetten çok ihanet eden cuntasıyla, postal yalayıcı çamur medyasıyla, oligarşik bürokrasisiyle, brifing meraklısı jüristokrasi heveslileri ve sözde özgürlükçü özde anarşist akademisyenleriyle topyekûn saldırıya geçen zorbalar tarafından milletin iradesi gasp edilerek zorla koltuğundan edilmişti rahmetli Erbakan.
Üstelik görevde kaldığı kısacık zaman diliminde Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş atılımlara imza atmış, toplumun çalışan her kesimine görülmemiş zamlar yapmış, bazen bir çiçekle de baharın geleceğini göstermişti. Bütün bunlara rağmen Erbakan’a yapmadıklarını bırakmadılar.
27 Şubat, Necmettin Erbakan’ın vefatının yıldönümüydü ve başta Saadet Partisi Genel Merkezi olmak üzere Necmettin Erbakan adına düzenlenen bazı programları ve sosyal medya paylaşımlarını ağzım açık takip ettim.
Dün Erbakan’a yapmadıklarını bırakmayanlar bugün adeta günah çıkarıyorlardı utanmadan. Erbakan şöyle iyiymiş de böyle iyiymiş. Milletine ömrünü adamış da onlar kıymetini bilmemiş falan filan.
İnsanoğlunun inanmadığı şeyleri savunması kadar alçaklaştığı başka bir durum yoktur sanırım. Aslında herkes biliyor onların Erbakan sevdasının altında yatanı. Siz de biliyorsunuz. Ben de biliyorum.
İşte o insanlara en yakışan sözleri Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın Erbakan’ı Anma Programı’nda verdi. Hem de muhataplarının gözlerinin içine baka baka.
Şöyle dedi Yalçın; "Dün cesaret gösterisi yapanlar, bugün teker teker nedamet getirdiler. Dün kurtulmak için yarışanlar, bugün kullanmak için yarışıyorlar. Darbeciler, lejyonerler, tetikçi karargâh medyası, adı sivil beyni üniformalılar, indirmek için elinden geleni ardına koymayanlar, Erbakan’ı;“Kurtulmak gereken özne olarak” görenler, bugün, “Kullanmak gereken obje olarak” görüyorlar."
Anlayana bu sözler çok şey ifade ediyor. Tabi bir de Erbakan'ı 'kullanma' heveslilerine aynı hevesle Erbakan'ı 'kullandırma' gayreti sarf edenler var ama o başka bir bahsin konusu.
Onları da milletin vicdanına havale ediyorum.
GELECEK’E DAİR UMUTLARIM YENİDEN YEŞERDİ
Ahmet Davutoğlu, Türk siyaset tarihinin son dönemde yetiştirdiği önemli isimlerden birisi. Her ne kadar beklemediği bir anda beklemediği insanlardan bir darbe yiyerek yıllarca emek verdiği Ak Parti’den ayrılmış olsa da bu gerçek net bir şekilde gözümüzün önünde duruyor.
Ben Davutoğlu’nun yalpaladığını, çizgisini değiştirdiğini görmedim. Bunu fikirsel manada söylemiyorum. "İki günün bir birine denk olan ziyandadır" düsturunu kendine ilke edinmiş insanlar için zamanla bazı düşüncelerinin değişmesi kadar normal bir şey yok. Ancak rüzgârgüllerini bile kıskandıracak hızda dönen siyasetçileri görünce Ahmet Davutoğlu’nun belli bir duruşu olduğunu söylemek hiç de zor değil.
Eleştirecek bir şey varsa Ahmet Davutoğlu’nun parti kurma meselesini biraz aceleye getirmesini yazabilirim. Zira Adana’da büyük bir heyecanla beklenen yeni bir parti kurulacağı ümidi hayal kırıklığına dönüşmüştü. Ben de bunu, "Adana'da Gelecek'ten Ümidimi Kestim" başlığı ile köşeme taşımıştım.
Dün yaptığım bir görüşme Gelecek'e dair umutlarımı yeniden yeşertti. Gelecek Partisi'nin yeni Adana İl Başkanı Ebubekir Yıldırım'ın daveti üzerine gittiğim parti binasında girişten çıkışa kadar konuştuğum kişiler, izlenimlerim ve Yıldırım ile konuşmam sonrasında partinin Adana Teşkilatı ile ilgili düşüncelerim değişmeye başladı. Bakalım bu değişimi devam ettirebilecekler mi?
Şimdilik ayrıntılı bir şey yazmak istemiyorum. Zira yeni bir yönetim oluşturuluyor. Başkanın odasında yazan ve Gelecek Partisi'nin de çizgisini ortaya koyan; "Samimi, ahlaklı, demokrat duruş" sahibi insanlar yönetimde görev alırsa önümüzdeki seçimde Adana'da dengeler çok farklı bir şekilde değişebilir.
SONUNDA KAVUŞTUK
* Tiyatro ve sinemalara
* Doğada hafta sonu ailece pikniklere
* Lokantada saatlerce süren dost muhabbetlerine
ÖZLEMİMİZİ GİDERELİM AMA
* Çok alabalık ortamlardan uzak durmaya
* Çocuklarımızı ve yaşlılarımızı korumaya
* Tedbirleri elden bırakmamaya devam edelim.