Baba için ne derler.
Baba çınar ağacı gibidir.
Babanın, meyvesi yoktur, ama gölgesi vardır.
Baba güçlüdür.
Baba yıkılmaz kale gibidir..
Baba her zaman, her zorlukta kişi bilirki kendinisinin arkasında durur .
Baba, Ailenin olmazsa olmaz iki taşından biridir..
Baba rol modeldir..
Bunun için Babayı dinlemek lazım.
Baba ve oğul inşaat işleri yaparak geçimlerini sağlarlarmış. Baba inşaat ustası, oğul ise onun kalfasıymış.
Görünüşte mutlu bir aile tablosu çizseler de babası oğlundan çok şikayetçiymiş. Oğul durmadan birileriyle kavga ediyor, etrafındakilere zarar veriyor, babası da buna çok üzülüyormuş.
Gel zaman git zaman babası oğlunun bu durumunu düzeltmek için bir şey yapamamış. Günlerden bir gün, bir tatil günü babası oğlunu bir kenara çekerek, ona bir torba çivi vermiş. Bir torba çiviyi görünce oğul önce çok şaşırmış. Oğlunun çok şaşırdığını gören babası da:
“Oğlum sana bir torba çivi veriyorum. Arkadaşlarınla tartışıp kavga ettiğin her sefer şu gördüğün tahtaya bir çivi çak”, diye oğlunu uyarmış.
Oğul, babasının sözünü dinlemiş, birinci gün tahtaya Otuz yedi, ikinci gün Yirmi Beş, üçüncü gün ise On yedi çivi çakmış. Günler geçip gidiyor, oğul tahtaya daha az çivi çakmak için kendini kontrol etmeye çalışıyormuş. Ve her geçen gün daha az çivi çakmış. Nihayet bir gün gelmiş ki hiç çivi çakmamış tahtaya. Bu mutlu haberi babasına söylemiş. Babası oğlunu yeniden tahtanın önüne götürmüş. Oğluna:
“Bu günden başlayarak tartışmayıp, kavga etmediğin her gün için tahtadan bir çivi çıkart”, demiş.
Oğul tartışıp, kavga etmediği her gün tahtadan bir çivi çıkartıyormuş. Günler geçmiş, bir gün gelmiş ki tahtadaki çivilerin hepsi çıkarılmış. Bunu gören baba oğlunu yeniden tahtanın karşısına götürmüş ve
“Aferin oğlum iyi davrandın, arkadaşlarınla iyi geçindin, hiç kimseyle kavga etmedin; ama bu tahtaya dikkatli bak. Üzerinde artık çok delik var. Bu tahta perde hiçbir zaman geçmişteki gibi olmayacak.” demiş ve sözlerine şöyle devam etmiş. “Arkadaşlarla tartışılıp, kavga edildiği zaman kötü kelimeler kullanılır. Arkadaşlar birbirlerinin kalplerini kırarlar. Söylenen her kötü kelime kalpte bir yara (delik) bırakır. Arkadaşlarına bin defa kendini affettiğini söyleyebilirsin; ama bu delik aynen kalacak, kapanmayacaktır. Bir arkadaş ender bir mücevher gibidir. Kolay elde edilmez. Seni güldürür, yüreklendirir, ihtiyaç duyduğun zaman sana yardımca olur, seni dinler; sana yüreğini açar.”
Bu sözler oğulu bir hayli etki etmiş. Bundan sonra, oğul babasının bu öğütlerini dinleyerek arkadaşlarıyla, dostlarıyla hiç tartışıp kavga etmemiş. Önceki yaptıklarından da pişmanlık duymaktaymış. Baba da oğlunun düzelmesinden, iyi bir insan olmasından oldukça memnunmuş. Babayı dinlemek lazım..
TATLI NAR NERDE?
İbrâhîm Edhem (K. S.) birinin bağını bekliyordu. Bağ sâhibi bağına geldi, İbrâhîme : Bir sepet tatlı nær getir, dedi. İbrâhîm bağa girdi, bir sepet nar topladı getirdi.
Bağ sâhibi narları kesti, hepsi de ekşi çıktı; tekrar :
Sana tatlı nar getir diyorum; diye İbrâhîme kızıştı. O da gitti, muhtelif yerlerden nar kesti getirdi. Yine hepsi ekşi çıkınca adam bağırmağa, tahkîr etmeğe başladı ve dedi ki:
Bu kadar zamandır bağı beklersin; daha narın ekşisinin, tatlısının nerde olduğunu bilmezsin, dedi.
İbrâhîm Edhem (K. S.) sükûnetle :
Affedersiniz efendim. Beni, bağı beklemek için tuttunuz, nar yemek için değil !.. Binâenaleyh ben narın ekşisinin, tatlısının nerede olduğunu ne bileyim, dedi.
Bağ sâhibi irkildi:
Sübhânallah! Bu zâhidliği sen bu zaman yaparsın hâ? Adın da İbrâhîmdir; sen İbrâhîm Edhem olmayasın ? dedi.
İbrâhîm sükût etdi. Ve bilindiği için izin aldı, gitdi...
Helal ve harama riayet etmek lazım