Kişi, fakirde olsa, garibanda olsa, zengin de olsa, çocukta olsa, gençte olsa dinlemeyi seviyor.
Çünkü dinleme sonucunda sonuca ulaşılıyor. Konuyu bilmek için dinlemek lazım. Hikmetli davranış bilgi üzerine bina edilir. Bilmek için ise dinlemek ve anlamak şarttır.Kişiler arasında en iyi iletişim , iyi ve göz teması ile dinleme.
Laf olsun diye dinleyen, bir şey kazanmıyor. Zaten anlatanda senin laf olsun diye dinlediğini biliyor. O zaman etkili dinlemek lazım. Bu dinleme karşı tarafı memnun ediyor.
Hani atalarımızdan gelen bir söz vardır. Laf göze verilir.
Kişi bir laf anlatırken, dinleyen kişi dinlerken bir taraftan da bir şeyler ile, meşgul oluyorsa (Telefon, evrak vb) bu olayda anlatan kişi her ne kadar konuyu anlatsa da sonuçtan memnun kalmıyor.
Hani burada zaten göz kontağı olmuyor. Göz göze gelme önemlidir. Çünkü iletişimde, göz kontağı çok önemlidir. Göz kontağı, konuşanın ifade edeceği duyguları daha iyi anlamayı sağlar.
Göz kontağı, Belki konuşan ile dinleyen arasında duygusal bir bağ kurmayı sağlıyor. Kişi bir isteğini anlatıyorken, dinleyen kişiyi samimi bulursa sonuca bakmıyor ama şunu ifade ediyor.
Ne kadar samimi ve içten dinledi diyor. Dinlemede duygu olmalı, samimiyet olmalı, bunlar yoksa yapmacık vardır.
Buda zaten hemen kendini ortaya çıkarır. Konuşanda, dinleyende, göz göze, yüz yüze gelmelidir. Konuşan ve dinleyen arasında farklı görüşler olsa da, bu durumda hoşgörü araya girmelidir. Ve dinleyen, sabırlı olmalıdır.
Çünkü bazen sabır çözüm getirir. Hz. Mevlana diyor ki; “söz çıkarsa kulağa gönülden çıkarsa ulaşır”