Ramazanı Şerif ayına eriştik.. Bizleri Ramazan-ı Şerif’in rahmet ve mağfiret iklimine eriştiren Rabbimize hamd, Orucun ruhumuzu tamir eden bir dost olduğunu bizlere öğreten peygamber Efendimize salatü selam olsun. Ramazan sevincini yaşadığımız şu günlerde gelen şahadet haberleri millet olarak yüreklerimizi dağladı.
Huzurlu bir Ramazan geçirebilmemiz, birlik ve beraberliğimiz, huzur ve dirliğimiz, değerlerimiz uğrunda evlatlarımız şahadete yürüdü.
Aziz şehitlerimize Yüce Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar niyaz ediyorum. Rabbimiz, şehitlerimizin ailelerine ve milletimize sabır ve metanet ihsan eylesin.
Milletimizin başı sağ olsun. Cenabı Hak heva ve heveslerine esir olan, hırs ve tamah girdabına sürüklenen insanoğluna can alıcı şu soruyu sormaktadır: “Gidişiniz nereye?”
“Nereye gidiyorsun ey insan? Gittiğin yolun farkında mısın?” Şu mübarek Ramazan’da, bu Kur’an ayında bu soruyu bir kere daha kendimize sormalıyız. Bu sualin cevabı üzerinde derin derin düşünmeliyiz. Ramazan, bu soruya vereceğimiz cevapların yaşandığı en güzel zaman dilimlerinden biridir. Zira Ramazan, bize unuttuklarımızı hatırlatmaktadır.
Bizi tefekküre davet etmektedir. Eğer bu zaman dilimlerini fırsat bilip değerlendiremezsek, tamahkâr ve açgözlü olarak hüsrana uğrayanlardan oluruz. Tamahkârlık ve açgözlülük, insanın ve insanlığın maruz kaldığı bütün kötülüklerin kaynağıdır.
Coğrafyamızda dökülen kanların, yaşanan acıların nedeni küresel güçlerin açgözlülüğü değil midir? Kâinatın dengesinin bozulmasının, tabiatın tahrip edilip çevrenin kirletilmesinin, bitki ve tohumların yapısı değiştirilerek insan neslinin geleceğiyle oynanmasının sebebi bu açgözlülükten başkası mıdır? İşte böyle bir atmosferde her sene yüreklerimizi ve beldelerimizi aydınlatmak üzere gelen Ramazan ve oruç her türlü açgözlülüğümüzden, tutku ve tamahlarımızdan kurtulmamız için büyük bir fırsat sunmaktadır.
Ramazan ve oruç, sahip olduklarımızın aslında bizim olmadığını bunların bir imtihan sebebi olduğunu bize hatırlatmaktadır. Ramazan bize gerçek zenginliğin mal çokluğu değil, gönül tokluğu olduğunu tatmin etmek üzere gelen Ramazan ve oruç her türlü açgözlülüğümüzden, tutku ve tamahlarımızdan kurtulmamız için büyük bir fırsat sunmaktadır. Ramazan ve oruç, sahip olduklarımızın aslında bizim olmadığını bunların bir imtihan sebebi olduğunu bize hatırlatmaktadır.
Ramazan bize gerçek zenginliğin mal çokluğu değil, gönül tokluğu olduğunu talim etmektedir. Dünyada saadetin, ahrette kurtuluşun yolunun servet yığmaktan değil, gönül kazanmaktan, dua biriktirmekten geçtiğini duyurmaktadır.
AYET.. Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz. Bakara( 2)
HADİSLER.. Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri,orucu açtığı zamanki sevincidir; diğeri de Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (halüf), Allah indinde misk kokusundan daha hoştur. *** Oruç perdedir. Biriniz birgün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa "ben oruçluyum!'' desin (ve ona bulaşmasın). *** )
Kim Allah Teala yolunda bir gün oruç tutsa, Allah onunla ateş arasına, genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar