Vakıf, Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanma umuduyla harcanan malın, kalıcı bir iyilik haline gelmesidir.
Vakıf, Rabbimizin ikramı olan servetle, şefkat ve merhamet köprüleri inşa etmektir.
Vakıf, müminin kendisine emanet edilen mülkü ibadete dönüştürebilme çabasıdır.
Vakıf, insanı incitmeden, sağ elin verdiğini sol ele duyurmadan hayırda bulunmanın adıdır.
**
Bencilliği ve hırsı bir kenara bırakarak, cömertliğe ve ihsana yapılan yatırım, vakıf eliyle süregelen bir sevaba dönüşür.
Medeniyetimiz, yolcuya barınak, yoksula aş, işsize iş, borçluya destek, öğrenciye aile olan nice vakfa ev sahipliği yapar.
Vakıflarımız, yetimler için şefkat yuvası, hastalar için şifa kapısı, muhtaçlar için yardım eli, yaşlılar için huzur vesilesidir.
Yaralı ve yuvasız hayvanların korunması için kurulan tarihî vakıflarımız, sadece insana değil, canlı-cansız bütün varlık âlemine şefkat nazarıyla bakmanın eşsiz örnekleridir.
**
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça iyiliğe erişemezsiniz.
Her ne harcarsanız Allah onu bilir.” ayetini kendilerine şiar edinen Müslümanlar Türk milleti infakı kalıcı hale getirmeye gayret etmiştir.
Ecdadımızın yurt içinde ve yurt dışında kurmuş olduğu vakıflardan bugün de istifade ediyoruz.
**
Camiler, çeşmeler, hanlar, kervansaraylar, kışlalar, hastaneler, kütüphaneler ve daha nice hayır hizmeti, atalarımızın yadigârı olarak yaşamaya devam ediyor.
“İnsan ölünce şu üç amelin sevabı kesilmez: Sadaka-i câriye yani faydası süregelen hayır, kendisinden istifade edilen ilim ve arkasından dua eden hayırlı evlât.”
Allahım bizleri öldükten sonra ameli kesilmiyenlerden eyle!
Selam ve dua ile….