“İktidarın”, seçimlerde kamu olanaklarını kullanması nedeniyle çok eleştirildi! “Eşit” olmayan biçimde seçimlerin gerçekleştiği de çok konuşuldu! Bir parti kurultayında, aday olan genel başkanın da “aynı olanakları” kullandığı pek gündeme taşınmadı!
Dünkü yapılan kurultayda dört aday vardı. İkisi parti içinde görevli olanlardan, diğer ikisi de dışarıdan… Parti içinde olanlardan biri genel başkan, diğeri parti sözcüsüydü. İstedikleri televizyon kanalına çıkabiliyorlardı! Özellikle genel başkan, partinin tüm olanakları kullanırken, parti sözcüsü ya kendi ya da oluşturduğu “grubun” gücüyle politikasını yürüttü; kentleri gezdi, toplantılara katıldı, harcamalar yaptı.
Sonuç olarak, partinin olanaklarını kullanan Kemal Kılıçdaroğlu karşısında, kendi olanaklarıyla “değişim” için yola çıkan Özgür Özel utkuya ulaşan oldu, genel başkan oldu…
***
Buradan şu çıkarımı yapabiliriz. Eğer “seçmene” umut olduğunuzu gösterir, verdiğiniz sözlerde “inandırıcı” olduğunuza güvendirirseniz, önünüzde ne engeller durabilir, ne de “algı” olsun diye atılan çamurlar! Yurdun nereye evrildiği bilinmeyen bir süreçte, yurttaş içinde bulunduğu çıkmazdan kurtuluş yolu ararken, tutunacak bir dal aradı; onu da CHP’liler Özel’de buldu, bu denli açık!
Aslında kurtultay gecesi Kılıçdaroğlu’nun yaptığı konuşma “yitirişin” ayak izlerini taşıyordu! Seçimde “ittifak” yapılan “beş benzemezin” yaptığı suçlamalardan “hançer saplamak” deyimini, konuşması içeresinde “karşısında” olanlar için kullanması, bunlar arasında başta Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nun olması, en önemlisi İmamoğlu’nu “divan başkanı” yapması, Kılıçdaroğlu’nun aklının ne denli karışık olduğunu da gösteriyordu.
***
CHP’nin 8. Genel Başkanı olan Özgür Özel’in konuşmasını baştan/ sona dek izlerken, üzerinde uzunca düşündüğüm konular “umut/ değişim/ inandırıcılık” konuları oldu! Sonucu öğrendiğimde de, “inandırıcılık” olgusunun şimdilik yerine geldiğini düşündüm. Sırada “umut/ değişim” olguları var!
“Umutsuz” yaşamıyor! Ancak insanın “umutlu” olması için de “bazı belirtileri” görmesi gerekiyor! Özellikle CHP’nin “sağa kaydırıldığı” konusunu bolca ele aldı Özel. Bundan sonra ne olacak? Örneğin, “sağa yakınlaşmada” en büyük etken olan “ittifak” anlayışına değil de, yurttaşın sorunlarına “inandırıcı” çözümler ortaya koyarak “tabanda ittifakın” gerçekleşmesi mi sağlanacak? Yoksa, genel seçimlerin ardından söylenmedik söz bırakmadıkları gibi, CHP çatısı altında kazanılan vekilleri “iktidara” övgüler dizen partilerle “yeniden” birlikte olma arayışı içine mi girilecek? Bu durumun, tabanın beklediği “umudu” daha işin başında bitireceği de unutulmamalı!
***
Şu önemli: Genel Başkan Özgür Özel’in “44 yıldır iktidar yüzü göremedik” sözü doğru değil! Orada “Hükümet yüzü görmedik” demesi daha yerinde olurdu! Çünkü “iktidar” olmak ile “hükümet” olmak arasında çok büyük anlam farkları var! Örneğin Menderes, Demirel, Özal, bugün için AKP “iktidardır”! Çünkü sistemi “en ince” yapısına dek değiştirme/ yenileme/ gücünü ellerinde bulundurdular! Yasalar çıkarmadan bile eğitimi, toplumsal yaşamı, ekonomiyi etkileyecek kararlar alabildiler!
44 yıl önce Ecevit, elindeki “hükümet” gücüyle piyasayı bile kontrol edemiyordu, stokçuluğu engelleyemiyordu; bunların birbirine karıştırılmaması gerek!