Adana Anakent Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın göreve geldiğinden bu yana sergilediği, üstelik hiç beğenmediği/ zaman zaman tepki gösterdiği “tek adam olmak” tutumu; bir de kilit noktalara yerleştirdiği isimler/ billboard seviciliği/ arkasında duranlardan uzaklığı nedeniyle bir çok kez eleştirmiştim! O, yanında “sımsıkı” durduklarını/ duvar olduklarını söyleyenlerin utangaç/ suskun/ edilgen katmanın tersine, Karalar’ı savunmak “yine” bana düştü; iyi mi?
Olay şu: Başkan Karalar, gerek 14 Mayıs’ta gerçekleşen seçimler, gerekse 28 Mayıs’ta yapılacak olan ikinci tur cumhurbaşkanlığı seçimi için “halk kart” dağıttığı, muhtarlar üzerinde baskı kurduğu gibi eylemleri nedenleriyle suçlanmış! Bunu bir “rüşvet pazarlığı” diye tanımlayanlar var! Daha da ileri gidilip “ahlaksızlık” olarak yorumlayanlara bile tanık olduk!
***
Biraz soluk alın! Ne bu bendini taşmış “su” gibi, ya da yoldan çıkmış/ hız kontrolünü yitirmiş araç gibisiniz! Bu ya da benzerine “yeni” mi tanık oluyorsunuz, daha önce bu ya da benzerini “hiç” görmediniz mi? Bunu Karalar’ın gerçekleştirmesinden önce “hiçbir yerde” duymadınız mı? Sarsın kendinizi biraz!
Ben şunu sorayım: Adana’yı nasıl bilirsiniz, son yıllarda “iktidarın” hangi yatırımına tanık oldunuz, yıllarca sürüncemede bırakılan yeraltı treninin (metronun) bugünleri yaşamasının nedeni ne, neden ülkenin en yoksul kentleri denince ilk akla gelen İzmir/ Mersin/ Adana oluyor?
Yerel yönetim seçimlerinde “iktidar partisinin adayını destekleyin ki, Adana’ya yatırım gelsin, kent rahatlasın” denildiğini duymayan yok kanımca! Şimdi tutup Başkan Karalar’ın üzerine gitmeden önce, geçmişte yaşananları bir anımsayın bence!
***
Biraz daha ayrıntıya gideyim: “Milletvekilliğine aday olan bakanların 16 Mart 2023 Perşembe saat 17.00’a dek görevlerini bırakmaları gerek” diye bir zorunluluk olmasına karşın, bakanların “milletvekili adayı” olarak alanlarda “sözleri” bırakın, “icraatla” gittiklerini gördüğünüzde ne yaptınız?
Tamam, Başkan Karalar Adana’nın Anakent Belediye Başkanı olarak “halk kartı” dağıtırken “böyle bir yöntem” içinde olması doğru değildi, peki yıllardır elektriği olmayan köylere muhtarlar aracılığıyla “elektrikli aletler” dağıtılarak oy istendiğinde “susmanız”, üstelik yeri geldiğinde “övgüler” dizmeniz nedendi?
***
Şunu bilin: Adana yoksul değil, yoksullaştırılmış bir kent! Bunda yirmi yıllık “iktidarın” sayısız etkisi var! Eksik yatırım, tarıma olan bakış, üreticilerin girdilerden dolayı topraktan uzaklaşması, özensiz sığınmacı akını, köylerden göç…
Bu olguyu “iyi bilen” Karalar, yoksullaşan yurttaşı “halk kartla” yanına almaya çalışıyor! Bu doğru mu; değil! Ancak, yurttaşın “bunlara” eğilim göstermesi için “yıllardır” yapılanlar da “hiç” doğru değil! Bu yaşananlardan dolayı Başkan Karalar’ı suçlamadan/ tepki göstermeden önce; “iktidar” yaptıklarına, dağıtımlarda oluşan karmaşaya, yoksullaştırılan yurttaşa, sistemindeki alıştırılmışlığa, soğana/ patatese/ şekere bakmalı! Çünkü bu yurdun yurttaşı, “iyi yaşamayı” hak ediyor!