Dinleyecek, güvenecek yerleri tutu altına alınmış olan yurttaşa, bugüne değin gösterdikleri umursamazlık / baskılayıcı tutumları yetmiyormuş gibi, bugün halkın arasına karışıp “bu yolun sonu bahar, halkın elinde kalan tek umut CHP” diyorlar ya… Buralara gelineceği onlarca/ yüzlerce/ binlerce kez yinelenirken “neredeydiniz” denmez mi? Yine halkın arasındalar, yine “mavi boncuk” dağıtıyorlar, yine “iktidarın” yaptıkları beceriksizliklerini anlatıyorlar, yine “umut” olduklarını yineliyorlar! Sonuç?
Çeyrek yüzyıla yakın bir süreç geçmiş aradan, bugüne değin yapılan her seçim öncesinde “bugünküne” benzer sözler etmişsiniz, seçim öncesi yapılan “hiçbir” uyarıyı göz önünde tutmadığınız gibi, “konuşulmasının” yeri/ zamanı olmadığını belirterek “yanlışların” üstünü öreterek seçimlere girmişsiniz! Her seçim sonrasında da, “seçmeninizi” başı eğik bırakmışsınız!
***
CHP’li Gürsel Tekin’le, seçim öncesi yaptığımız bir görüşmede “kaygılarımı” dile dile getirerek “bu seçimlerin de, adayların da, genel başkanların tutumlarının da bir kurgu olduğuna, yurttaşı oyalandığına” inanmaya başladığımı söylediğimde, kaygılanmakta “haklı” olduğumu belirtmişti!
Şimdi, “bize oy veren milyonlara borcumuz var, AKP iktidarının 21 yılda ekonomide, hukukta, demokraside yarattığı yıkıma karşı halkın elinde avucunda kalan tek umut CHP’dir” diyor CHP Adana milletvekili Burhanettin Bulut! Evet, milyonlara “ödememekte” kararlı oldukları “borçları” var! Bunu da her seçim sonrası ile öncesi arasında bolca duyuyoruz! CHP’nin varlığına/ var olmasına kimsenin dediği bir şey olmadığı kadar, CHP’nin içinde olanların/ yönetenlerin/ sözcülerin partiyi sürükledikleri “bilinmezlikler” umut olmaktan çok ötede, üstelik karabasan! Görmüyorlar gibi!
***
Şunu, fazlaca irdelemeye gerek olmayacak denli biliyoruz artık; her başarı “kazananın” hakkı olduğunca, “kazanamayanın” beceriksizliğidir de! Yurttaşı, yurttaşın sandıkta “oy verdiği” yeri kimsenin “sorgulamaya” hakkı yok! Aynı “yurttaş” bana “oy verince” iyi, başkasına “yönelince” kötü, diyemezsin! Yurttaş “aldatılıyor” olabilir, onu “aldatılmaktan” koruyacak, yanında daha “güvende” olduğunu ortaya koyacak da sensin! Yapabildin mi?
Bu yurdun emekçileri, her “yeni” gün “iktidarın” karabasanıyla uyanıyor! Doyamıyor, geçinemiyor, üretemiyor… Açın bakın dün koşulanlara, daha öncekilere, bir yıl önce söylenenlere… Yineleyip durmuşlar sıkıntıları; ancak “ses” duyuracak, “iktidarı” sarsacak “bir tane” olsun tümlerinin gerçekleştiği görülmemiş! Bu yurdun yurttaşına, duyduğu güvene, umuda yazık!
***
Bir ucu açık açıklama da Milletvekili Ayhan Barut’tan… Ulusal Kurtuluş Savaşı birlikteliğini örnek göstererek “Cumhuriyetimize ve partimize, Kuvayi Milliye ruhuyla direnmeye devam edeceğiz. Onlar da biliyor ama en çok biz biliyoruz; Düştüğümüz yerden kalkarak bitimsiz yürüyüşümüzü Cumhuriyetimizin 100. yılında zaferle taçlandıracağız” diyor açıklamasında.
Nereden olursa/ olsun, günün “kaygılarından” kaçanların sığınak yeri olmuştur hep, geçmişte kazanılan savaşlar! Bugün, içinde bulunduğu partinin “o özverileri” göstereceğini/ bundan sonra da göstereceğini vurgular bir anlamda! Bunun, geçmişte çoğu denendiğini “inandırıcı” olmadığını görmeleri gerekmez miydi oysa? Gömleğin düğmesini yanlış iliklemeyi sürdürdükleri gibi, hem ülkeyi, hem de yurttaşlarını darboğaza götürdüklerini görmüyorlar nedense! Önce yurttaşın kaygılarını/ korkularını dinleyin, ardından da “sizin” yapacağınızı inandırın! Hepsi bu kadar; var mısınız?