DEM Parti Adana Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Mahfuz Güleryüz, CHP’lilerin 3 Mart beklentisi söndürdü, umutlarını boşa çıkardı..
Deyim yerindeyse hayallerinin yıktı..
Blindiği üzere, CHP’li adaylarda, seçmeninde ve CHP’ye yakın gazetecilerde DEM Parti’nin başta İstanbul olmak üzere, CHP’nin halen elinde bulunan illerde adayları geri çekeceği ve CHP’ye destek verecewği yolundaki beklentiler yükselmişti..
DEM Parti’nin İstanbul’da 2 ilçede aday çıkarmaması, bazı ilçelerde kent uzlaşısı adaylarının gösterilmesi beklentileri artırmıştı..
Genel olarak, Dem Parti’nin adayların kesinleşme tarihi olan 3 mart’ta adaylarını çekeceği yolundaydı..
İstyanbul gibib Adana’da CHP’liler ve CHP’ye yakın duran kişiler de aynı beklenti üçündeydiler..
Hatta perşembe günü itibariyle Dem Parti’nin 3 mart’ta adaylarının çekeceğinin neredeyse kesin ifadeelrle dillendiriyorlardı..
Ancak, Dem Parti’nin Gülbahçesi Mahallesindeki seçim bürosu açılışında Büyükşehir Belediye Eş Başkan Adayı Mahfuz Güleryüz’ün yaptığı konuşma, CHP’liler açısından tam bir hüsran oldu..
Güleryüz, kentte yaygınlaşarak dolaşan “DEM Parti CHP ile ittifak görüşmelerine devam ediyor. DEM Parti Adana'da 3 Mart’ta tüm adaylarını çekecek” iddialarına dikkati çekerek, “Yalana, dezenformasyona ihtiyaç duyuyorlar. Fısıldama yöntemleriyle halkımıza, seçmenlerimize ve tabanımıza şunu söylüyorlar. ‘Yarın çekilecekler, öbür gün çekilecekler, ayın üçünde çekilecekler, ayın beşinde çekilecekler’ diye. Neyin ittifakı. Çekilmiyoruz, burayı kazanmaya geldik, kazanmaya. Başta Seyhan olmak üzere Adana’yı, Yüreğir’i, Ceyhan’ı kazanmaya geldik. O yüzden titreyin, korkun” şeklindeki konuşması, Adana’da bir işbirliği ve uzlaşı olamadığını net biçimde ortaya koydu..
Güleryüz’ün Gülbahçesi’nde yaptığı açıklama, CHP açısından umutların boşa çıktığının bir göstergesiydi..
2019’da DEM Parti (HDP) desteğilye kazanan CHP, 31 Mart’a bu kez DEM Pasrti’nin desteği olmadan gidecek..
CHP’nin artık DEM Parti’nin adaylarını çekmesi hayalini bırakıp, gerçeği kabullaenerek çalışması gerekiyor..
Yerli jeep üretimini ellerimizle yok etmiştik!
Son yıllarda yerli ve milli araç sevdası doruğa çıktı ve sonounda nurtopu gibi TOGG’umuz olmuştu..
TOGG’da emeği geçenleri kutlayalım ama sözkonusu aracın ilk yerli araba olduğu söylemlerinin gerçeği yansıtmadığını da belirtelim..
Daah önce yerli jeep ve Otosan’ın Anadol denemeleri vardı..
Anadolu çeşitli kulplar takılmış, itibar kaybına uğratılmıştı..
Hatta itibarsızlaştırma, kaportasını at ve eşeklerin yediği söylemlerine dek ilerlemişti..
Anadol’un öyküsünü bir başka yazıya bırakalım, size gerçek bir yerli jeep üretiminin öyküsünü anlatalım..
Tuzla Jeep Fabrikasını biliyor musunuz?
Tamamen yerli jeep üreten fabrikamızdı. 2006 yılında ''Gerek yok denilerek kapatıldı.
Fabrika aslında 1954 yılında “Türk Willys Overland” adı ile kuruldu. O zamanlarda ABD’den parça getirtilerek sivil/askeri cipler üretiliyordu
İlk başlarda yerli üretimi sadece yüzde ikiydi. 1960’ların sonunda ise yerli üretimi yüzde altmışlara kadar çıktı
1986 yılında fabrika, TSK ya devredildi ve T-Model” isimli proje ile yerli üretim cipler üzerinde çalışılmaya başlandı.
1988 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi , projeye ortak oldu ve yüzde yüz yerli askeri jeep üretimine başlandı
1990 yılında yüzde yüz yerli GT ve GTD Model olarak askerî jip üretimine başlandı.
Araçlara ait marka tescili, 1995’te Türk Patent Enstitüsü tarafından ‘Tuzla 1013’ adı ve ‘T’ logosuyla yapıldı.
Ayrıca, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü’nden araç tip onay belgeleri alınarak, ihracat için gerekli şartlar elde edildi.
Fabrikada 1990’dan 2006 yılına kadar her türlü ihtiyaca yönelik binlerce cip üretildi. Onbeş farklı türde arazi aracı üretilebiliyordu
Peki sonra ne oldu?
2006 yılında “Artık ihtiyaç yok” denilerek fabrika kapatıldı...
Umarım, TOGG da Anadol ve jeepin akibetine uğramaz!..