CHP’nin en çalışkan milletvekillerinden Ömer Fethi Gürer, 2021 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından başlatılan “İlk Evim, ilk arsam” projesinin akibetini bir soru önergesiyle Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a sormuş.
Tabii, Gürer’in sorusu sadece seçim bölgesi Niğde ile sınırlı kalmış..
Aynı proje Adana’da yapılacaktı ve hak sahipliği kuraları çekilmişti..
Gençler ilk evlerini alacak olmalarının heyecanını yaşamışlardı..
Ardından sessizlik dönemi başlamış, daha sonra meydana gelen 6 Şubat depremleriyler tamamen gündemden düşmüştü..
Adana’dan hak sahipleri, projeyle ilgili bilgi almak, projenin geleceğini sormak için girişimlerde bulundukları kapılar duvar olmuştu..
Ne banka, ne TOKİ ne de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı herhangi bir bilgi vermiyordu.
Hakkının yitirmek istemeyenler, kuruma telefonla ulaşamıyorlardı.
Bilgi edinmek için TOKİ’nin web sayfasına girenlerde herhangi bir bilgi edinemiyorlar.
Sağolsun, Ömer Fethi Gürer’in soru önergesiyle sadece Niğde ile sınırlı olsa da proje ile ilgili olarak yıllar sonra birazcık da olsa bilgilendik..
Adanalı hak sahipleri adına ben de Adana’daki projelerin akibetini merak ediyorum..
Doğal olarak, tüm Adana milletvekillerinden konuyla ilgili, sayın Gürer’in soru önergesi benzeri girişimlerle aydınlatıcı bilgi almalarını bekliyorum..
Ancak, seçimlerde oy verdiğim MHP’nin Adana Milletvekilleri Muharrem Varlı ve Ayşe Sibel Ersoy’dan TOKİ’nin “İlk Evim, İlk Arsam Projesi”nin hangi aşamada, geleceğinin ne olacağını Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dan sormalarını ve alacakları bilgiyi Adana halkıyla paylaşmalarını özellikle istiyor ve bekliyorum..
Üstelik, Cumhur İttifakı’nın ortağı olarak soracakları için, hem daha geniş bilgi alabilirler, hem de eğer devam ediyorsa projenin hızlandırılmasını sağlayabilirler..
Bunu yapabilirlerse, binlerce kişinin hayır duasının alacaklarından emin olabilirler..
**
Gerçek bir “Ülkü Devi”nin ardından
Türk milliyetçiliği ve MHP’nin uğruna yattığı zindanlarda da, dışarıda fikrinden ödün vermeyen, Atsız Ata’nın deiği gibi yoldaşlarının terk etmeyen, kimseyi satmayan gerçek bir “Ülşkü Devi” olan Özkan Atar uğmağa varmış..
Sosyal medya sayesinde artık bir çok şeyden anında haberdar oluyoruz..
Özkan Atar’ın uçmağa varışı da öyle oldu..
Sahte ülkü devlerinin ortalıkta kol gezdiği, zindanları medrese yaptığını iddia eden ancak, o medreselerinde adam satmayı, ülkücüye yumruk atma silah sıkmayı öğrendikleriniini yanında Özkan Atar gerçek bir Ülkü Devi’ydi..
Fazla söze gerek yok..
Alper Aksoy, Özkan Atar’ı öyle bir anlatmış ki, üzerine söz söylemek olası değil.
Gerçek Ülkü Devi olan Özkan Atar’ı Alper Aksoy’un muteşem yazısıyla anıyor, yerinin Tanr”dağı olmasını, tininin erinç bulmasını diliyorum.
“ÇÖLLEŞEN ÜLKÜCÜ İKLİMDE
ÖZKAN ATAR BİR VAHA İDİ
Ülkücünün ülkücüye yumruk salladığı, hatta kurşun attığı, hatta can aldığı yılları da gördük. Şimdi size bir ülkücü bir destan anlatacağım. 70’li yıllarda yaşanmadı bu destan, 2019 yılında Ankara’da yaşandı. Evimize kapandığımız şu günlerde daralan içinizi böylesi destanlarla biraz rahatlatayım.
1. Destan kahramanımız Özkan Atar. 70’li yılların fedakar kahramanlarından. Başka bir önemli yönü de okuyan, düşünen, sorgulayan aydınlık bir beyin. Zindanları medrese yaptığını iddia eden çok isim vardır aramızda ama, aydınlanmış beyinler nedense çok azdır. Özkan Atar Dostoyevski’den Kemal Tahir'e, Erich Hoffer’den Erol Güngör’e kısaca Doğu’dan Batı’ya düşüncenin karanlık dehlizlerinde gezinmiş, kendini yetiştirmiş bir isim.
2. Destan kahramanımız İbrahim Varnalı... 90’lı yıllarda tanışmış Özkan Atar ile. Önce Özkan Ağabeyi’nin bilgi birikimine, analiz yeteneğine hayran olmuş, onun yönlendirmesi ile kitaplar okumuş, kendini yetiştirmiş.
2015’lerde Özkan Atar'ın böbreği iflas etmiş, diyaliz makinesine bağlanmış. Fakat aylar yıllar içinde böbreği bir ur gibi büyüyüp yedi sekiz kiloya ulaşmış, karın boşluğundaki iç organlarına yapışıp onların işlevini de aksatmaya başlamış. Hani Musa Eroğlu çok içten okur ya “Yolun sonu görünüyor” diye... Özkan Atar için de yolun sonu görünmeye başlamış. Yakınlarından hiç kimse Özkan yiğide böbreğini vermeye yanaşmamış...
“İşte o günlerde İbrahim Varnalı ülkücü idol olarak gördüğü, sevdiği Özkan Atar’ın durumundan haberdar olmuş. Sonunu hiç düşünmeden kararını vermiş.
“Korkma Özkan Ağabey” demiş, “ülküdaşlık bu günler içindir. Karar verdim böbreğimin birini sana vereceğim.”
“İbrahim’in yakınları başına üşüşmüşler, “Etme eyleme, sen kendi hayatını mahvediyorsun”. Ama İbrahim kararından dönmemiş.
“Şimdi Özkan Atar tekerlekli sandalyesinde ülküdaş böbreği ile yaşıyor... İbrahim Varnalı onun kadar sevinçli, onun kadar mutlu...
“Sosyal medyada çok sık soruluyor: “Ülkücülük nedir, tarif eder misiniz?”...
“Ben yemek tarifi gibi ülkücülük tarifİ veremem, slogan ve işaretlerle de aram yoktur...
“Ülkücülük İbrahimce fedakarlık, Özkanca sevgidir.
Ve bugün Özkan Atar’ın güzel atlara binip ufukta kaybolduğunu öğrendim. Onu sosyal medya paylaşımlarından aklımda kalan bir yazısı ile uğurlamak istiyorum:
“Ülkü-metre diye birşey olmasa da Türk-metre var.
Bir kimsenin ne kadar Türk ve Türk milliyetçisi olduğunu anlamak için; konuşurken, yazarken kullandığı Türkçe sözcüklere ve çocuklarına verdiği adlara bakmak yeterli.”
Alper Aksoy”