Ulaşılamayan, aşılamayan bir eğitim sistemi: Köy Enstütüleri Bugün, Türk Eğitim Sistemi'nde mümtaz bir yeri olan Köy Enstitülerinin 77'inci kuruluş yıldönümü.. O güzel eğitim ocakları 77 yıl önce bugün, yani 17 Nisan 1940 tarihinde açılmıştı..
Sistem, tamamen Türkiye'ye özgü idi.. Köy Enstitüleri Projesini Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel bizzat yönetmişti.. Neredeyse tüm Anadolu'nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği gözönüne alınarak, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç'un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye'de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı.
Derslerin %50'lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi. 1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santralı, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı.
Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti. Köy Enstitülerinde okutulan derslerin yüzde 50’si kültür, yüzde 25’i tarım, yüzde 25’i de teknik dersleriydi. Toplam sayısı 21’e ulaşan köy enstitülerinden kapatıldıkları 1953 yılına kadar 1.398’i bayan, 15.943’ü erkek olmak üzere 17.341 köy öğretmeni diploma aldı. 1936-1947 yılları arasında faaliyet gösteren eğitmen kurslarından ise 8.675 eğitmen mezun oldu. Sağlık bölümlerinden de 1.248 sağlık memuru yetişti. 1950 seçimlerinde iktidara gelen Demokrat Parti, önce sağlık bölümlerini kapattı, ardından köy enstitülerinin öğretmen programını klasilk ilköğretmen okulları programıyla birleştirdi ve 1954 yılında tamamen kapattı.. Demokrat Parti'nin bu kadar şimşeklerini üstüne çeken Köy Enstitüleri ile köylerin refah düzeyi yükselmiş, köy çocukları okuma imkanı bulmuştu..
Köy Enstitülerine giden çocuklar, genel kültür, öğretmenlik formasyonu yanında, tarım ve zanataatkarlık programları sayesinde değişik meslek alanlarında uzmanlaşmışlar ve kendi köylerine, illerine dönerek çevrelerine hem eğitmen, hem zanaatkar olarak öncülük etmişlerdi.. Müziğin her alanıda eğitim almışlar, hepsi en az bir enstrüman çalacak uzmanlığa ulaşmışlar, sonrasında gittikleri yerlerde türküleri derlemişler, halk kültürünü yaşatmışlardı.. 77'inci yılında Türk aydınlanmasında önemli yere sahip olan Köy enstitülerini saygıyla selamlıyor; düşünenlere, projeyi hayata geçirenlere şükranlarımı sunuyorum...
*
Türkiye için hayırlı olsun
Dün, vatandaşlık görevimizi yaptık.. Türkiye'nin geleceğini belirleyecek halk oylamasında oyumuzu kullandık.. Bu yazı erken saatlerde kaleme alındığı için, katılımının oranı nasıl oldu bilemiyorum.. Ancak, referandum öncesindeki halkın heyecanı, halk oylamasına katılımın yüksek olacağına işaretti..
Türkiye'nin ve haliyle bizlerin, çocuklarımızın hatta torunlarımızın geleceğini etkileyecek son derece önemli halk oylamasında vatandaşlarımızın görevlerine yerine getirdiğini düşünüyorum.. Bu satırları okuduğunuzda, sonuçları öğrenmiş olacaksınız.. Yoğun ve zaman zaman gerilimi yüksek bir propaganda döneminden sonra, pazar günkü halk oylamasının Türkiye'ye ve Türk Milletine hayırlı olmasını diliyorum.. Dün dünde kaldı.. Artık geleceğe bakmanın günüdür!…
*
ADS artık altyapıya önem vermeli
Futbol artık, bir turizm gibi endüstri dalı.. Ündüstriyel futbol, kulüpleri daha çk harcamaya, daha başka hedeflere yöneltyiro.. Bu durumun sonucu, kulüplerei maddi açıdan olumsuz yansıyor..
Bir çok kulüp, endüstriyet futbolun gereklerini yerine getireceğim diye borç batağında boğuluyorlar.. Sahneden çekilip gidiyorlar.. Türkiye'de yakın geçmişte, Ankaragücü'nün, Malatyaspor'un, Kocaelispor'un, Sakaryaspor'un, Vanspor'un bu hedenle çöküşünü izledi.. Bugün artık, Malatyaspor yok.. Şimdi Malatayspor olduğu iddia edilen ve "geri döndü" iddia edilen Yeni Malatyaspor'un eski bildiğimiz Malatyaspor ile hiç bir ilgisi yok.. Vanspor he keza. silinip gitti..
Kocaeli ve Sakaryaspor 3. Ligde yaşama savaşı veriyor.. Daha beş yıl önce fırtına gibi esen Ordduspor sezon sonunu beklemeden amatör lige düştü.. Daha estkilere gidip, Vefa, İstanbulspor, Beykoz, Feriköy, Yeşildirek, İzmirspor, Ülküspor, Şekerspor, Altındağ, Yozgatspor nerede diye de sorabilirsiniz.. Endüstriyel futbola direnmenen tek bir yolu var.. Altyapının sağlam olması..
Altyapının bir sprocu fabrikası gibi çalışması.. Ancak, "A Takımı" altyapıdan sürekli takviye edebildikçe, A Takımda aldığın futbolcudan çok futbolcu satarsan iki yakan bir araya geliyor ve ebdüntriyel futbolun gereğini yapabiliyorsunuz.. Adana demirspor yıllardır bu gerçeği ihmal etti.. altyapıya bir türlü eğilmedi.. Toprpillilerin forma giymeasini engelleyememişti.. Sanırım, bir şeyler değişiyor..
Adana Demirspor'un eski futbolcularından Arman Bozkaya'nın Teknik Direktörlüğünü yaptığı U-19 takımı, Adanaspor'u yenerek Adana Şampiyonu oldu ve Türkiye finallerine katılma hakkını kazandı.. Kulüp Başkanı Sedat Sözlü'nün kendisine ziyaret gelen Arman Bozkaya ve futbolculara, altyapıdan yetiyecek futbolcuların A takımın iskelet kadrosunu oluşturacağına inandığını söylemesi, Mavi Lacivertli külüpte yaşanan zihniyet odevriminin öncüsü gibi duruyor.. umarım yanılmam.. Yönetim ve camia, altyapıda gerekli önemi gecikmeli de olsa vermeye başlar!...