Kurban Bayramı yaklaşırken, adı geçmişte yolsuzluklara karışmış, halkın dini ve milli duygularını istismar ettikleri kanıtlanmış kimi sözde yardım kuruluşları da dahil çok sayıda "yardım derneği" piyasa çıktı.. Halktan kurbanlarını dünyadaki müslümanlara ulaştırmak üzere kendilerine bağışlamalarını istiyorlar.. Haç tanesi bu amacını gerçekleştirecek bilemem..
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da Kurban Bayramı yaklaşırken mantar gibi ortaya çıkan yardım derneklerinin kaçı gerçekten yardım derneği görevini yapacak onu Tanrı bilir..
Soydaşları baskı, zulüm ve soykırım tehditi altındayken bayram kutlamak içinden gelmeyen yurttaşlarımız açısından Kurban Bayramı önemli bir fırsat..
Bu fırsatı, ne idüğü belli olmayanlara kaptırıp heba etmek yerine, iyi kullanmalı... Kurbanlarını, Suriye'de, Irak'ta katledilen, yok olma tehlikesi altında, dünya devletlerinin görmezden geldiği Türkmen kardeşlerine bağışlayabilirler..
Yıllardır, Türkmenlere yardım için çırpınan gönüllü insanlarımız kısıtlı bütçeleriyle, zaman zaman Adana Büyükşehir Belediyesi gibi bazı belediyelerin destekleriyle Türkmenlere yardım etmeye çalışıyorlar.. Hakkını teslim edeyim, Adana Büyükşehir Belediyesi ve Fatih Karayandı, Ankara'da Almıla Hakim, bu konuda en çok çalışan, özveriyle yardımları Türkmenlere ulaştıranların kurum ve kişilerin başında geliyor.. Bütün yurttaşlarımızı, bu bayram Türkmen kardeşlerine yardımcı olmaya çağırıyorum..
Göndereceğin her kurbanla, açlığın, yoksulluğun, yersiz yurtsuzluğun pençesinde, soykırımların gölgesinde çadırlarda ya da gönüllü kardeşlerimizin kısıtlı imkanlarla buldukları evlerde yaşamaya çalışan Türkmenlerin de bayram yapmasını, acılarını biran bile olsa unutmalarına destek verin..
Kurbanlarınız, kurban derilerinizi, giysi ve yiyecek yardımlarınızı ile Türkmen kardeşlerinize yardım elini uzatın.. Soydaşlık, ırkdaşlık da bunu gerektirir..
***
Yeni kitaplar için eski kitapları atmak mı lazım?…
Adana'nın değerli avukatlarından Abbas Bilgili, Cumartesi günü gazetelere bir e-post attı.. Cuma günü karşılaştığ bir manazaranın duyduğu üzüntü ve isyanının paylaştı.. Meslektaşlarım, Abbas Bilgili'nin üzüntüsünü ve isyanını ne kadar dikkate aldılar bilmiyorum..
Ama, Abbas Bilgili'yi isyan ettiren konu aslında hepimizi aynı derecede üzmesi ve isyan ettirmesi gereken bir konu.. Abbas Bilgili'nin isyan ettiği olay şu: Abbas Bilgili'nin avukatlık bürosunun bulunduğu binanın zemin katında bir sahaf ve plak evi faaliyette..
Abbas Bilgili, cuma günü mesai saati bitiminde her gün olduğu gibi uğradığı sahafın önünde kaldırımda, büyük siyah poşetler içinde çok sayıda siyah bez ciltli eski tarih baskılı kitaplar görüyor.. Kitapların üzerinde "Yaltır Kardeşler Orta okulu" kaşesi basılı.. Okul yönetimi, yeni kitaplara yer açmak için eski kitapları çöpe atmış.. Kağıt toplayan çocuklar, koskoca okumuş okul yöneticilerinden daha duyarlı davranmışlar ve kitapları sahafa getirmişler…
Abbas Bilgili'nin dediği gibi, kitapların çöpe atılması bir kültür kıyımıdır.. Milli eğitim'in acilen el konulması ve sorumlular hakkında soruşturma açılması gereken bir skandaldır..
Abbas Bilgili, bu konudaki düşüncesini, "Bu kitapların eskileri yenilerinden daha kıymetlidir. Bunların çöpe atılması ciddi bir kültür kıyımıdır ve skandaldır.
Bunları atanlar sanırım kitabın ne demek olduğunu bilmiyorlar. Bir zamanlar yakın tarihte Osmanlı arşiv belgelerinin Bulgarlara kilo ile satıldığını okumuştum, ama okul kütüphanesindeki kitapların “eski” diye ve “yenilerine yer açmak” amacıyla çöpe atılması akıl alacak iş değil.
Bunun için Valiliğin ve Millî Eğitimin soruşturma açması gerekir. Kaldırımda içinde kitap bulunan poşetlerin resimlerini çektim ve aşağıda gönderiyorum." diye açıklamış..
Bilgili ile aynı görüşteyim.. Kitaplıktan kitapları yeni kitaplar gelecek diye çöpe atanlar eğitimci, yönetici olamazlar..
Olsalar olsalar, diplomalı zırcahiller olurlar.. Adana İl Milli Eğitim Müdürü Turan Akpınar, bu olayın üstüne gitmeli.. Hang aklıevvel kitapları çöpe atmış ise, kulağından tutup, kapının önüne koymalı..
Biliyorum, Akpınar sorumlular hakkında en çok soruşturma açar..
Sonra da soruşturma bir şekilde tavsatılır.. Kitaplar çöpe gittiğiyle kalır..
Bana kalsa, kitapları çöpe atacak kadar zırcahilleri değil yönetici, o okul kütüphanesine temizlikçi bile yapmam..