Türk siyaset pazarlıklar partisi olarak giren bir parti önceki seçim yenilgileri sonrasında olduğ gibi 14-28 Mayıs seçimlerinin ardından bir kez daha Türk milliyetçiliği maskesi takmaya hazırlanıyor..
Seçim sürecinde, önceki seçimlerdeki gibi Türk milliyetçilerinin oylarının devşirmek isteyen parti merhum Türkeş’in kızını Adana’dan liste başına koymuş, ardına da yine o hanımefendi gibi Amerika’da yaşayan ve partinin de ABD temsilcisi olan bir kişi listeye yerleştirmişti..
Bütün çabalara karşın parti genel başkanını neoliberal olması, parti kadrolarında Türk milliyetçilerini tasfiye etmesi, daha önce partiye giden Türk milliyetçilerinin bir kısmının eski partilerine geri dönmesi, bir kısmının da Ümit Özdağ’ın yanına taşınmasıyla önceki iki seçimde olduğu gibi hüsrana uğramıştı..
Hanımefendinin, Türk tarihindeki önemi dolayısıyla 26 Ağustos’u yeniden Türk milliyetçiliği maskesi takma günü olarak kullanmak istese de bu kez de önceki üç seçimden farklı bir sonuş alamayacaktır.
Zira, hanımefendi ve merkez sağ kökenli kurmayları, Türk milliyetçileri açısından hiç mi hiç güven vermiyor..
Onların Türk milliyetçisi olduğuna inanmıyor..
Türk milliyetçisi seçmen iyi blliyor ki, neoliberal siyasetçiden Türk milliyetçisi olmaz..O kafadaki kişileri koltuk uğruna yapacağı ya da yaptığı pazarlıklar Türk milliyetçiliği anlayışıyla asla uyuşmaz..
Biri adı üstünde liberal, yani bireysel düşünür, kendi çıkarlarının hesabını yapar.. Diğeri bütün çalışmaları toplumsallık üzerine kurgular. Bireysel çıkar değil toplumun, ulusun çıkarları önceliklidir. Onun için hangi koşulda, hangi dayatma altında olursa olsun “Önce Ülkem” der, o ilkeyle hayatını şekillendirir.
İşte bu yüzden, üç seçimdir takılan Türk milliyetçiliği maskesi kimseyi kandıramamıştır..
Yarın bu hanımefendi Türk milliyetçiliği maskesini takıp yanına da Türkeş’in kızını alarak sokaklara çıkıp Türk milliyetçilerinden oy istemeye kalktığında ilk yanıt vermek zorunda olacağı soru, Türkeş’in sağlığında hangi partide olduğu, nerde kimin çantacısı olarak siyaset yaptığı, merkez sağın politkacısı olarak Bozkurt yapan gençleri fırçalarken da Türk milliyetçiliği maskesini nerede umuttuğu olacaktır..
Hanımefendi, hem kendisinin hem de partisinin Türk siyasi yaşamında ömrünü bir seçim daha sürdürmek 2028’e taşımak istiyorsa Türk milliyetçiliği maskesinin takmayla uğraşmak yerine, neoliberal bir tabana oturtma, o taban üzerinden politika yapmaya çalışmalı..
Ne demiş atalarımız: Aynu suda iki kere yıkanılmaz..
Hanımefendi aynı suyla dördüncü kez yıkanmaya çalışıyor ki, işte bu israr kendisini yok oluşa götürecektir.
Hanımefendi batıya ve ABD’ye yakın ya belki Türk atasözünü önemsemiyordur. O zaman Albert Einstein’a ait olduğu iddia edilen aslında Rita Mae Brown’un 1983 tarihli “Sudden Death (Ani Ölüm)” adlı kitabındaki hayali bir karakter olan Jane Fulton’a söylettiği “Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemek, delilik belirtisidir” sözünü dikkate almalı bence…
xxx
CHP’de Çukurova’dan bir yıldız yükseliyor
28 Mayıs sonrası CHP’de bir kadın siyasetçinin yıldızı giderek daha da parlıyor..
Mersin milletvekili Gülcan Kış..
Gülcan Kış’ı sadece yaptığı açıklamalar, verdiği soru önergelerinden tanıyorum..
Bazı CHP milletvekilleri geçen dönemdeki, hatta 1980’li yıllarda başka siyasetçiler tarafından yapılmış açıklamaların birebir aynısı açıklamalar ile muhalefet yaparken, Gülcan Kış’ın öncelikli olarak vekili olduğu Mersin’in, bir kadın vekil olarak kadınların, sonra da ülke sorunlarına ilişki çalışmalar yaptığı gözleniyor..
CHP Genel Merkezi, 14 Mayıs seçimlerinde ikinci sıradan aday gösterdiği Gülcan Kış’ı geçmişten de iyi tanıyor olacak ki, 28’inci dönemin başlamasıyla birlikte CHP Grup Yönetim Kurulu üyeliğine getirdi, ardından da TBMM Bayındırlık, İmar, ulaştırma ve Turizm Komisyonu’na seçtirdi.
CHP Genel Merkezi, şimdi de uzman MYK üyeleri ve milletvekillerinden oluşan “Ekonomi Masası”na seçmiş Gülcan Kış’ı...
İki aylık dönemde bu denli başarııl olan ve parti içerisinde önemli görevler üstlenmeye başlayan Gülcan Kış, Kurultay sonrası, 28’inci dönem tamamlana kadar CHP’de yönetim ve karar mekanizmalarında daha üst görevleri üstlenecek gibi görünüyor..
xxx
Memleket’in küskünleri CHP’de buluştu
Bir zamanlarım Memleket Partisi’nin küskünleri, CHP çatısı altında bir kez daha buluştular..
Memleket Partisi Yüreğir İlçe eski Başkanlı Sait Doğan ve ekibi aylar önce partilerinden istifa edip CHP saflarına katılmışlardı..
Hatta Sait Doğan, CHP’nin Yüreğir Belediye Başkan Aday Adayı olarak gerek Adana’da, gerek Ankara’da ziyaretler ve görüşmeler gerçekleştiriyordu..
Bir kaç gün önce de Memleket Partisi Çukurova İlçe Başkanı Murat Aravi, partisinin tabelasını indirip CHP’nin yolunu tuttu..
Memleket’in küskünleri bir kez daha buluştu..
Bu buluşma CHP için hayırlı mı olacak yoksa yeni kavgalara mı yol açacak, şimdilik bilinmez..
Geçmişte Memleket Partisi çatısı altında Sait Doğan ve ekibi ile Murat Aravi ve ekibi düşman kardeşler gibiydiler..
Parti içindeki küskünlük o denli büyüktü ki, iki grup Genel Başkan Muharrem İnce’yi karşılarken bile yan yana gelmemişlerdi..
Yüreğir ve Sarıçam örgütü bir tarafta, Çukurova İlçe Örgütü başka bir tarafta, birbirinden uzak genel başkanlarının karşılamışlardı..
Yani, Muharrem İnce bile, Sait Doğan ve ekibiyle Murat Aravi ve ekibini biraraya getirememiş, aradaki buzları eritememişti..
Memleket Partisi İl kongresinden sonra çatlak daha da büyümüştü..
Murat Aravi İl Başkanı Celal Güven’in yanında yer alırken, Sait Doğan grubu partiden ayrılıp CHP’ye gitmişti..
Sait Doğan ve arkadaşlarından aylar sonra Murat Aravi de arkadaşlarıyla birlikte CHP’nin yolunu tuttu..
Şimdi merak edilen, Memleket’in küskünleri, küskünlüklerini CHP’ye taşıyacaklar mı, yoksa küskünlüğü bir tarafa bırakıp CHP’nin başarısı için elele kolkola çalışacaklar mı?
Memleket’teki buz gibi havayı CHP’ye taşıyıp CHP’nin de havasının buz gibi soğutup soğuk rüzgarlar mı esterecekler, yoksa yeni mekanlarında buzları eritip sıcak hava dalgası mı oluşturacaklar?
Bilinmez o kadar çok ki, bekleyip hep birlikte göreceğiz…