Geçen akşam, kitaptan biraz kafamı kaldırıp, televizyonlarda haber ve tartışma programlarında neler konuşuluyor diye kanal arasında şöyle bir gezinti yaptım..
Fondaş medyada, alışıldığı üzere SinaN Ateş cinayetinden yağ çıkarlılmaya çalışılıyordu..
Kanalın birinde konuşmacıdan önce KJ’deki yazı dikkatimi çekti…
Yazıda, “Türkiye Nuh’un Gemisidir” yazıyordu..
Yani, o anki konuşmaların konusu Suriyeli on üç milyon sığınmacıydı..
Program konuğuna göre, Türkiye Nuh’un gemisiydi ve Suriyeli sığınmacılar da geminin yolcusu..
Tamamen uydurma ve yalan bana göre..
Ne Türkiye Nuh’un gemisi, ne de Suriyeli sığınmacılar gemideki insanlar..
Nuh’un gemisindeki insanlar olarak halka empoze edilmeye çalışılanlar, aslında adı konmamış, silahsız bir işgal hareketinin parçalarıdır..
Yıllardır ülkede hem de bu milletin kaynaklarıyla yaşayanlar ısrarla Türkçe’yi öğrenmek ve konuşmamakta direnirken, çevrelerini arapça konuşmaya bile zorluyorlar..
Bayramlarda ellerinin kollarını sallayarak gittikleri ülkelerine dönmek yerine Türkiye’de gettolaşıyorlar..
Sayıları on üç milyonu bulduğu ifade edilen, nüfusları hızla artan sığınmacılar, Türkiye için toplumsal, siyasal ve demografik tehlike yaratan sığınmacıların Ümit Özdağ ve son olarak Müsavat Dervişoğlu’nun belirttiği gibi, her ne şart altında olursa olsun ülkelerine dönmeli zamanı geldi..
AİHM Suriyelileri AB ülkelerine aldırsın
Adı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olan kurum, Yunanistan’a geçmek isterken sınırda yakalanan Muhammad Fawzi Akkad’ın Türkiye tarafından kendi ülkesine sınır dışı edilmesini hukuksuz bulmuş..
AİHM kısaltmasıyla bilinen bu mahkeme, Avrupa Birliği’nin bir yapısı..
Hani, şu, çok sevdikleri Suriyeli sığınmacılar için kendi ülkelerinde kota koyan, Türkiye’den on üç milyon sığınmacıyı beslemesinin isteyen, kendi sınırlarında yakaladıkları sığınmacıları denizde ölüme terk eden Avrupa Birliği’nin sözde insan haklarıyla ilgilenen kurumu..
AB ülklerinin, kendi ülklelerinde sıığnmacıları zorla geri itmesini, sınırdışı etmesini, denizde ölüme terketmesini görmeyen, belki de insan haklarına uygun gören bu AİHM, Yunanistan’a geçmek isterken yakalanan Suriyeli sığınmacının ülkesine sınır dışı edilmek istenmesini haksız bulmuş!..
Türkiye’ye hem malum sığınmacıyı Türkiye’de tut, hem de on iki bin beş yüz Euro tazminat öde diye ferman buyurmuş..
AİHM ve onun patron Avrupa Birliği, Suriyeli sığınmacıları bu denli sevdiklerine göre bugünden tezi yok, Türkiye’deki on üç milyon Suriyeli sığınmacıyı AB ülkelerine alsın, Suriye’ye gönderilme korkusu yaşamadan huzur içinde yaşamlarını sürdürmelerini sağlasın..
Bu arada, Türkiye’deki kimi Suriyeliseverlerin de AİHM’in bu kararına mal bulmuş mağribi gibi salrıldıklarını da görüyoruz..
Suriyeliseverlere göre, Türkiye, Suriyelileri herhangi bir şekilde gözaltı, yakalama ya da polisle karşılaşma durumunda ‘gönüllü geri dönüş’ formu imzalatılarak Suriye’ye gönderiyor..
Onlara göre, Türkiye, sığınmacıları gönüllü olarak Suriye’ye gönderemez....
Hatta, hiç bir şekilde sınır dışı edemez...
Arada da, AİHM’in kararının emsal karar olduğu ileri sürülerek, laf ebeliği yapılarak ülkelerine gönderilen Suriyelilere, Türkiye aleyhinde AİHM’de dava açın diye akıl vermekten de kendilerinin alamıyorlar...
Pişman ettiniz, pişman olduk
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 31 Mart’ta CHP’li adaylara oy veren MHP ve AK Partili seçmenlere, “Ak Parti’nin ve MHP’nin kıymetli seçmenlerine söylüyorum. 31 Mart’ta doğru yaptınız. Dürüst, çalışkan, şeffaf, israfçı değil, hizmeti önceleyen adaylara oy verdiniz. O günden bugüne size pişman etmedik. Hiçbirinizi pişman etmeyeceğiz” diye seslenmiş..
Yanılıyorsunuz sayın Özel..
Hem siz pişman ettiniz, hem biz pişman olduk..
Şeffaf dediğiniz adayların çoğunun şeffaf olmadığı gördük..
Çalışkan dedikleriniz büyük bölümünü hala çalışmaya başlamadıklarını; günü lafla, kendinden öncekileri suçlayarak geçirdiklerini izliyoruz..
İsrafçı değil dediklerinizin, eşine, dostuna yeğenine ulufe dağıttıklarını, sizin ekranlarda isim vererek iptal edilecek dediğininiz akraba atamalarının iptal edilmediğini, BİT’lerde yönetim kurulu üye sayının üçe beş katlanarak yine eşe dosta ballı huzur hakları dağıtıldığı dolayısıyla israfçılığın dibine vurduklarına tanık oluyoruz..
Dünün siyasal islamcılarının, bugünün neoliberallerinin belediyelerde üst görevlere getirildiğini ibretle izliyoruz..
Yani, bizi çoktan pişman ettiniz sayın Özel..
Pişman etmekle kalmadınız, pişman olmamızı da sağladınız..
Onun için, yapılacak ilk genel seçimlerde Özel’in başındaki partiye oy vermeyi düşünmüyoruz..
Önümüze getirilecek siyasal islamcılarla, Kemalizm karşıtı isimlerin yer aldığı aday listelerine oy verip bir kez daha pişman olmaya hiç mi hiç niyetimiz yok..
Kişsel olarak benim CHP’ye yönelik tercihim yerel seçimlerle sınırlı kalacak..