Büyükşehir Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekiplerinin geçtiğimiz günlerde kentin göbeğindeki Çakmak Caddesi'ndeki gerçekleştirdiği seyya satıcı operasyonunda, bir seyyar satıcıya karşı orantısız bir güç kullanımı yaşandı..
Çakmak Caddesi, seyyar satıcıların bol olduğu bir yer..
Seyyar satılcılar açısından gözde mekan desem yeridir.. Çakmak Caddesi'nde bugüne kadar zabıtanın sayısız operasyonu ve denetimi oldu.. Hiç birinde, bu denli orantısız güç kullanılmamıştı..
Zabıta ekipleri direnen seyyar satıcılarla kavga etti deyinor ama, her ne hikmetse sadece bir kişi öldürüresiye dövülüyor..
Zabıtanın, tezgahını vermeyen seyyar satıcılarla karşılaştığında güç kullanma hakkı yoktur.. Hele böylesine kanlar içinde bırakacak bir meydan dayağına hiç mi hiç hakkı yoktur.. Seyyar satıcıların direnme olasılığına karşı polisten yardım alınır, polis desteğinde seyyarlar satıcılara ait tezgahları toplarlar..
Bu geçmişten bu yana hep böyle olmuştu..
Ama, bu kez nedense bu uygulama yerine zabıtanın toplu halde saldırısı tercih edilmiş.. Seyyar satıcı Ali Türkkan'ın hali, onun bir zabıta görevlisi tarafından değil, çok sayıda üniformalı belediyeci tarafından darp edildiğini net bir şekilde ortaya koyuyor..
Zabıtanın denetim yetkisi, ona bu tür güç kullanma hakkı asla vermemektedir..
Üniformayı üstüne geçiren belediyeci kendini cadde ve sokakların hakimi olarak görme yanlışına düşüyor…
Bu durumu önlemek için ise, konunun adli ve idari açıdan mutlaka soruşturulması gerekiyor.. O kadar seyyar satıcı içerisinde bir tanesinin öldürüresiyeci döülmesinin sorumluları mutlaka hesabını vermeli..
Bu konunun soruşturulmasında ise en büyük görev Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'ye düşüyor…
***
Ali Türkkan'ın kolyesi bizler için onurdur
Büyükşehir Belediyesi'nin üniformalı mensuplarının öldürüyesiye dövdüğü seyyar satıcının göğsünde, kanlar içinde kalmış kolyesi acıbı Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün dikkatini çekti mi?…
Sanmıyorum ama, o kolye bütün Türkçü ve Turancılar için bir onurdur.. öyle herkesin takabileceği bir kolye değildir.. Zabıtanın kana buladığı kolyede, hilalin içinde kutsal Göktürk abecesiyle, yani öz Türk abecesiyle "TÜRK" yazıyor…
Orantısız güç sevdalıları belki bilmezler ve onlar için hiç bir önemi olmayabilir, ama Türkçüler Turancılar için çok önemlidir.. Bütün Türkçü ve Turancılar, Göktürk tamgasıyla "TÜRK" kolye, atkı, bere, bayrak gibi şeyleri onurla taşırlar…
Ali Türkkan'ın göğsündeki kolyede, Bilge Kağan ve Kültiğin anıtlarındaki yazılış şekliyle Türk sözcüğünün ilk şekli olan "Türük" yazmaktadır.. Kimimiz, Ali Türkkan kardeşimiz gibi göğsünde taşır… Kimimiz, fotoğraftaki polis kardeşimiz gibi yüzünde taşır..
Kimimiz, tişört olarak üstümüze giyeriz… Kimimiz, bandana ve şapka olarak başımızda taşırız.. Kimimiz, yüzük olarak parmağımızda taşırız..
Kimimiz, evimizdeki radyo, televizyon, buzdolabı gibi eşyaların üztüne işletiyoruz… Kimimiz cep telefonu kılıfımızda, cüzdanımızda taşıyoruz o kutsal tamgaları…
Ve hepimizin evinde ve işyerinde Göktürk tamgasıyla "TÜRK" yazılı kamuoyunda Göktürk Bayrağı olarak bilinen Bozkurtlu bayrak, Atsız Ata posteri ya da sadece o kutsal tamgalarla TÜRK yazan poster mutlaka baş köşede yerini almıştır..
O nedenle, bütün Türkçü Turancılar'da, Ali Türkkan'a yapılan darp, kutsal Göktürk tamgalı TÜRK yazan kolyenin kanlar içinde bırakılması burukluk yaratmıştır.. Kutsal yazıyı kan içinde bırakanların MHP'li bir belediyenin mensupları olması ise yüreklerdeki sızıyı bin kat daha arttırmıştır..
Bundan sonraki seçimlerde sandığa gittiğimizde, bütün Türkçü ve Turancılar, oy pusulasında MHP'ye mühürü basarken, kanlı Göktürk yazısı görüntüsünü aklımıza getireceğiz..
Bir değil bin kez düşüneceğiz..
Gözümüzün önüne üç hilal değil, kanlı Göktürk tamgalı kolye olacak ve tercih mührünü ona göre basacağız..
Şu bir kaç günlük dönemde ise, Sözlü'nün bu olayla ilgili nasıl bir işlem yapacağını açıkçası çok merak ediyorum..
Merak ettiğim bir başka konu ise, bu saldırıyı gerçekleştiren üniformalıların nereli oldukları..