Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bir avukatın 17 bin, bir kuyumcunun 16 bin, bir doktorun 27 bin TL gelir beyan ettiğini savunarak, mükelleflerin büyük çoğunluğunu vergi kaçırmakla suçluyor..
Bu ifadeler, çifte vatandaş Hazine ve Maliye Bakanı’nın Türkiye’deki piyasadan haberinin olmadığını gösteriyor..
İşin boyutunu büyütmemek için avukatlar üzerinden gidelim..
Adana’da sanırım sayısı beş bine yaklaşmış avukatların durumu, Mehmet Şimşek’in anlattığı tabloyla hiç ilgisi yok..
Belki yüzlerce avukat ofis kirası, elektrik, su, internet faturalarının ödemekte zorlanıyorlar, hatta ödeyemiyorlar..
Öyle ki, ekonomik sıkıntıdan bir büronun kirası ve diğer masraflarının karşılayarak ortak büro kullanmak ile avukatların yaşadığı darboğazı önleyemedi..
Çok cüzi kiraları ortaklaşa bir ödeyemeyen avukatlar, başka avukatların yanında asgari ücretin altında gelirle çalışmak zorunda kalıyorlar..
İnanın, Mehmet Şimşek’in beyan edildiğinin ifade ettiği geliri kazanamayan yüzlerce belki de binlerce avukat var..
Mehmet Şimşek’e, avukatları topyekun vergi kaçırmakla suçlamadan önce, tebdil-i kıyafet yaparak, Ankara ve İstanbul’dan başlayarak, tüm illerdeki avukat bürolarına gitsin, bizzat gözlem yapmasını öneriyorum..
Gittiği avukat bürosunda yarım saat oturarak, kaç kişini kapıyı çaldığını bizzat izlesin..
Bir önerim var; kabinedaşı Adalet Bakanı’ndan Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Diyarbakır gibi birtakım illerde, adli ve idari davalarda, dosyalarda vekaletnameleri bulunan avukatların listelerinin istesin, o ildeki avukatlardankaç tanesinin kaç tane dava aldığı, kaç tanesinin dava almadan günleri ve ayları tamamladıklarını bir bir çıkasın..
Bakalım kaç tanesi Bakan Şimşek’in dile getirdiği miktarı kazanmışlar, kaç avukat o miktara uzaktan iç çekerek bakmış..
Sonra da sadece Bakan Şimşek değil hepimiz avukatları topyekun vergi kaçırmakla suçlayalım..
Büyükekşi’nin yenilgisi ve Murat Sancak
Türkiye Futbol Federasyonu’nun tarihindeki en başarısız, en antipatik başkanı Mehmet Büyükekşi, sonunda koltuğunu bırakmak zorunda kaldı..
Toplanan imzalar baskıyla geri aldırarak, olağanüstü kongreye gidilmesi için TFF’ye teslim edilen imzaları yok saymak Büyükekşi’yi sadece iki ay daha TFF başkanlığı koltuğunda oturmasını sağladı. Önceki gün yapılan seçimde yenilerek TFF tarihinin tozlu sayfalarında her zaman beddua ile anımsanacak başkan olarak yerini aldı..
Büyükekşi’nin seçimi kaybetmesi birkaç aylık seçim çalışmasına bağlanmasın kesinlikle..
Büyükekşi’yi koltuğundan eden süreç Adana Demirspor Başkanı Murat Sancak’ın açıklamalarıyla başlamıştı..
Adana Demirspor’un uğradığı haksızlıklar, hakemlerin katliamları, TFF yönetiminin duyarsızlığı, suması için sık sık hak mahrumiyeti ve para cezalarınna çarptırılması karşısında takımını hakkaına aramaya başlamıştı..
TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi ve ekibinin Adana Demirspor’a karşı tutumları karşısında kulübün başkanlık görevini bırakarak, TFF ve TFF içindeki FETÖ’ci yapılanlarla ilgili seri açıklamalar yapmıştı..
O açıklamalar, sadece Adana’da ve Adana Demirspor taraftarları arasında değil tüm Türkiye’ee, her takım taraftarları vr spor kamuoyunda yankı bulmuştu..
O açıklamalarla birlikte Büyükekşi ve yönetimi, MHK’sı sorgulanmaya başlanmıştı..
Sancak’ın başlattığı mücadeleden sonra bazı başka kulüp başkanları da Mehmet Büyükekşi’ye isyan bayrağını açmıştı..
O isyanlar, olağanüstü seçim talebine, talepler de olağanüstü kongreye gidilmesi için imza toplanmaya evrilmişti..
Büyükekşi ve ekibi koltuğa yapışmak için ne denli dirense de Perşembe günü tokadı yedi ve tarihin karanlık sayfalarında karanlık yönetim olarak yerini aldı..
Yani, Mehmet Büyükekşi’yi koltuğundan eden hareketi Murat Sancak başlatmıştı..
Yeni Başkan İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu ile içlerinde Adana Demirspor Başkanvekili Hasan Surözü ve Adanaspor Başkanı Bayram Akgül’ün de yer aldığı ekibini TFF’yi ve Türk futbolunu Mehmet Büyükekşi’nin yarattığı enkazdan bir an önce çıkarmalarını: adil ve tarafsız bir anlayışla çalışmalarının bekliyorum, başarılar diliyorum..
CHP’den TÜİK’e suç duyurusu
Açıkladığı enflasyon rakamlar inandırıcı bulunmayan, her açıklaması kuşkuyla karşılanan Türkiye İstatistik Kurumu hakkında suç duyuru yapılacak..
Suç duyurusunu CHP yapacak..
Suç duyurusunu bugün saat 11.00’de Ankara Adliyesi’nde gerçekleştirecek olan CHP, TÜİK’i resmi belgede sahtecilik suçu işlemek ve iktidarın fakirden alıp zengine yaptığı servet transferine suç ortaklığı yapmakla suçluyor..
CHP Genel Başkan Gamze Taşçıer, suç duyurusunun TÜİK Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerinin kapsayacağını belirtiyor.
Gamze Taşçıer’e göre, madde fiyat listesine yönelik verilerin, “Devlet sırrı gibi” saklayan TÜİK, veri saklayarak halkın gerçek enflasyonunu karartıyor...
Taşçıer’in “TÜİK, aslında gözümüzün içine baka baka, iki yıldır resmi belgede sahtecilik suçu işliyor. İktidarın fakirden alıp zengine yaptığı servet transferine suç ortaklığı yapıyor. Milyonlarca yurttaşımız adına gerçekleri saklayan TÜİK Başkanı ve Yönetim Kurulu hakkında suç duyurusunda bulunacağız” şeklindeki ifadeleri bana göre sadece CHP’nin değil, bütün halkın duygularını yansıtıyor..
Vah vah… Vekillerimiz hasta!
Milletvekillerimizin sağlığından endişeliyim..
Sanırım çok çalışmaktan ya sürmenaj oldular, ya da vücut dirençleri çok zayıfladı ki, 2024’de sürekli hasta olmuşlar!..
Milletvekillerimiz 2024 yılının ilk altı ayında tam elliki milyon beşyüzaltmışyedi bin TL sağlık harcaması yapmışlar..
Bu rakam, geçen yıla göre yüzde 90,4 artış demekmiş..
Bu araştırma haberinin tabii ki, yine Birgün’den Havva Gümüşkaya yapmış..
Habere göre, milletvekillerinin sağlık harcamaları için geçen yılın aynı döneminde yirmiyedi milyon altıyüzonbeş bin TL harcanırken, artış yüzde 90,4 oranında gerçekleşti.
TÜİK TÜFE’de sağlık harcamalarının yıllık fiyat artışı, yüzde 71,6 olan enflasyonun üzerinde yüzde 78,51 olarak hesaplanmıştı.
Kovid masalı yeniden ısıtılıyor
Sahte pandemi oyununda başrollerde yer alan bir kadın profesör, yeniden ortaya çıktı ve şu yaz sıcaklarında Türkiye’nin dört bir yanında enfeksiyon salgını olduğunu iddiasıyla yeniden piyasaya çıktı.
A$ı aşığı hanımefendiye göre bu mevsim (yani yaz mevsiminin diyor) en önemli virusun daha önce amansız katil ilan ettikleri, evrendeki ölümcüllüğü en düşük virüsü olan kovidin yeni varyantları olduğu buyurmuşlar..
Tabi, en büyük derdi de yeni kovid aşıları dediği kimyasalların Türkiye’ye girmemesi..
Daha öncede, ekranlarda ve sosyal medyada mRNA a$ılarının propagandasını yaparken, söz konusu kimyasalların yan etkileri ortaya çıkması be korona salgının sahte bir pandemi olduğunun anlaşılmasıyla bir anda sessizliğe bürünmüş, kimyasallarla ilgili söyleyip yazdıklarını unutup Sağlık Bakanlığını suçlamıştı.
Ancak, a$ısever hanımefendinin söylediklerinin haberleştiren gazete, bilmeden yanına koyduğu haberle bir anlamda a$ısever hanımefendiyi yalanlıyordu.
ABD Başkanı daha önce beş kez hanımefendinin çok sevdiği kimyasalları vücuduna zerk ettirdiği halde iki kez kovid olduğu belirtiliyordu. Beş kez a$ılı Biden’ın üçüncü kez şılı olduğu belirtiliyordu.. Biden’ın sahte pandemi döneminde tıpkı bizim a$ısever hanımefendi gibi herkese kimyasalları almaları çağrısı yapmıştı..