Devletlerin çeşitli gerekçelerle bir araya gelip amaçlarına uygun oluşumları yaşama geçiriyorlar.
NATO, böyle bir örgüt..
Tüm üyelerinin denilse de aslında ABD’nin varlığını korumak, emperyalist emellerinin gerçekleştirilmek için oluşturulmuş askeri bir pakt..
Türkiye’nin NATO’ya katılma süreç, NATO’nu ABD çıkarları için oluşturulmuş bir pakt olduğunu net biçimde gösteriyor..
Tabii
Görmek isteyenlere..
Avrupa Birliği de bu tür pakt..
Amacı, Almanya, Fransa gibi batının emperyalist ülkelerinin çıkarlarını korumak için oluşturulan ekonomik görünümlü ama aynı zamanda askeri gücü de içeren bir başka pakt..
Üçüncü ülkelerin AB üyesi ülkelere mal ve eşya satmasının engellerken, AB üyesi ülkelerin ürünlerden almaları için dayatmalarda bulunuyor..
O ülkenin örneğin kendi çiftçisinin, sanayicisini korumasına yaptırım uyguluyor, AB ülke ürünlerinin gümrüksüz girmesine izin vermesini istiyor..
Kendi ülkesindeki çiftçisinin ürettiği peyniri sübvanse etmemesinin, çitçisinin peynirini satmasının engellemesini, yerine Hollanda’nın peynirini vergisiz olarak piyasaya sürmesinin dayatıyor..
Şimdilerde e en fazla karbon salınımı yapan ülkeler olduklarını göz ardı ederek Türkiye gibi diğer ülkelerden AB’ye gelecek ürünlere karbon vergisi uygulayacağının açıklıyor..
Türkiye, yıllar önce NATO’ya Kore’de Amerikan askerlerinin ölmemesi için Türk askerlerinin ölüme göndererek aldığı aferinle NATO’ya girmişti..
Herhalde bir elli yıldır da Avrupa Birliği’ne girmek için batılı emperyalistlerin kapısında bekliyor.
Gelinen noktada, Türk Paktı kurulmasının, en kısa zamanda yaşama geçirilmesini zorunlu kılıyor..
Geçtiğimiz günlerde Kazakeli’nde Orta Asya Türk devletleri ile Tacikistan’ın katıldığı “Birlikteyiz” adlı bir askeri tatbikat düzenlenmişti..
Eksik olan Türkiye ile KKTC idi..
O tatbikat pekala Türk Paktı’nın önadımım olabilirdi..
Nitekim öyle olduğunu da yetkililerin açıklamalarından anlıyoruz..
Türk Paktı, Türk devletleri ile Türki devletleri bir araya getirecek, ekonomik, siyasal, kültürel ve askeri alanlarda birliği, ortak hareket etmeyi sağlayacaktır..
Pakt içerisindeki devletlere yönelecek dış tehditleri anında nötralize edecektir..
Örneğin, KKTC’nin elli yıldır süren yalnızlığına son verecek; işgal altındaki Güney Kıbrıs’taki kukla devlet ile Avrupa Birliği’nin KKTC’yi yok saymalarını, ona her türlü ambargoyu uygulamalarını önleyecektir..
Kurulacak deniz ve hava üsleri KKTC’nin; Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Moğolistan, Türkmenistan, Tacikistan, Azerbaycan, Macaristan’da oluşturulacak üsler o ülkelerin güvenliğinin teminatı olacaktır..
Kazakeli’ndeki tatbikat ile KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Zorlu Töre’nin Türk Paktı kurulması yolundaki açıklamaları Türk Paktı’nın oluşumu yolunda birer işaret fişekleri, çoban ateşidirler..
XX
İttifak sinyali KKTC’den geldi
Millet İttifakı ya da altılı masa denilen ittifakının bir benzerinin sinyali Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden geldi..
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, olası bir ittifakın önünü kesmediler ve seçimlere daha çok zaman olduğunu söyleyip, “makul bir süre önce her şey konuşulur. Ülkenin menfaati ne ise gerektiğinde orada birleşiriz” ifadeleriyle de kapıyı araladılar..
CHP Genel Başkanı olarak kalmak isteyen Özgür Özel de, tek başına girdikleri ilk seçimde tabela partisine dönüşen İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da, bir ittifak olmadan seçimlerde hedeflerine ulaşamayacaklarının farkındalar..
O nedenle, elleri mahkum seçimlere birlikte girmeye, kader birliği yapmaya..
Öyle dört yılı beklemeyin..
Altılı masa ya da Millet İttifakı adı neyse o ittifak yeniden kurulacak..
Sıfır oyla onlarca milletvekili çıkaran Saadet, Gelecek, DAP da, seçimler yaklaşınca CHP’nin kapısının yeniden çalacaklar ve ittifak isteyecekler..
Çünkü onlar da, tek başlarına girecekleri seçimlerde sıfır çekeceklerini, ellerindeki milletvekillerinden olacaklarını biliyorlar..
XXX
Ötanazi insan için
Hayvanları katletmeyi yasa hükmü haline getirmek isteyen AK Partili milletvekilleri, katliama “ötanazi” diye bir ad buldular..
Akılları sıra, katliamı sempatikleştirecekler, bir iyilik abidesi olarak gösterecekler..
Yaptıkları laf cambazlığı..
O ısrarla kullandıkları ötanazi “ölme hakkı” demektir.
Bireyin kendi rızasıyla ölmeyi istemesi durumudur.
Örneğin, hayvanların katledilmesinin içeren yasa teklifini hazırlayanlar, kendileri için ötanazi isteyebilirler..
Ama, hayvanlar için isteyemezler....
Ne diyorlar; hayvanlara ötanazi uygulanacakmış..
Sokaktan toplanan hayvanlar, iki hafta içinde sahiplenilmez ise ölme haklarının kullanacaklar:
Artık, o hayvan, ötanazi istediğinin nasıl dile getirecekse, bizim milletvekilleri öyle söylüyorlar..
Ölme haklarının kullanmalarına da belediyeler hayvanlara yardımcı olacaklar!..
Anladık hayvanları sevmezsiniz, sevmenizi istemek de kimsenin hakkı değil, ama siz sevmiyorsunuz diye de hayvanları öldüremezsiniz..
Birin ölmesini isterseniz ancak, kendiniz için isteyebilirsiniz..
Sokak hayvanları için yapılacak şeyler vardı..
Yirmi küsur yıldır ülkeyi hem merkezi, hem yerel yönetimde iktidar iken sokak hayvanları ile ilgili önlemleri neden almadınız?..
AK Partili belediyelerden, sokak hayvanları için hapishaneler değil barınaklar yapmalarını, oralar da veteriner çalıştırmalarını neden zorunluluk haline getirmediniz?..
Hatta, belediyelerin büyük çoğunluğu AK Parti’deyken, şimdi çıkarmayı düşündüğünüz katliam yasasının neden çıkarmayı bırakın gündeme getirmediniz?..
Aklınız başınıza, sokak hayvanlar gündeminize, elinizdeki belediyeler muhalefet partilerine geçince mi geldi?..
Ötanaziden başladık, oradan sonlandıralım…
Ötanazi insana özgüdür ve yasa teklifinin sahipleri sadece kendileri için ötanazi isteyebilirler..
Eşleri, çocukları, ana babaları ya da torunları, konu komşuları için bile ötanazi isteme hakları yoktur..,
Sokak hayvanlarına ötanazi adı altında öldürülmelerini istemek cinayete teşvik, uygulamak ise cinayettir..
AK Partili ve MHP’li belediyeleri bilmem ama, CHP’li ve DEM Partili belediyelerin cinayetleri işlemeyeceklerine inanmak istiyorum..
Bu arada kişisel merak..
AK Partili ve MHP’li belediyeler, yasayı uygulayıp, hayvanları öldürürken, son arzularını soracakları mı, suçlarının öldürecekleri sokak hayvanının yüzlerine karşı okuyacaklar mı?.
Sahi suçları neydi?..
Amaaaan, benimkisi de merak işte!...
XXX
Sokak köpekleri kaç kişiyi öldürdü
Sokak hayvanlarının katliamının izin veren yaşanan Meclis’in görüşülmeye başlamasıyla yandaş medyada, hayvan haklarının savunanlara karşı organize saldırılar başladı..
Hemen hemen tüm yandaş medya aynı argümanlar, aynı haberlerle ajitasyon yaparak, hayvan hakları savunucularını suçlamaya başladılar..
Yandaş medyaya göre, hayvan haklarının savunanlar insana karşıymış..
Hayvanların saldırısında yaralanan insanları yok sayıyormuş..
Mama firmalarından destek alıyorlarmış..
Hayvan haklarının korumak için kurulan dernekler paraları hortumluyormuş..
Hortumlama işini en iyi yandaş medya bilir diyelim diğer suçlamalarına bir bakalım..
Çünkü, insanlar onlarca yıl öncesinden hangi derneklerin nasıl Saraybosna, Afrika, Arakan, Gazze için toplanan paraların nasıl ve kimler tarafından hortumlandığını, kimlerin yargılandığımı, kimlerin yargılanmaktan bir şekilde kurtulduğunu yakından izlediği için çok iyi biliyor..
Hayvanseverleri insanı görmemek, sokak hayvanlarının saldırısında yaralananları yok saydığını iddia edenler, acaba kendi gazetelerinde, kaç hayvan saldırısında ölen ya da yaralanan insan ile eş şiddetinden ölen, yaralan hastanelik olan insanlarla ilgili haber yaktıklarının bir çetelesini yayınlayabilirler mi?
Yayınlayamayacaklarından emin olabilirsiniz..
Zira o gazetelerin yöneticileri de biliyor, insanların saldırısında ölen insan sayısının sokak hayvanlarının saldırısına uğrayan insan sayısını milyona katladığını..
Ama bu gerçeği açıklayamazlar, dile getirmezler..
Örneğin, bir yılda köpek saldırısından ölen insan sayısı: 0, Erkek saldırısından ölen kadın sayısı: 315 başlıklı ve içerikli bir haberi yayınlayabilirler mi?..
Haber yapamazlar, yayınlayamazlar…
Biliyorlar ki, gerçeği yazarlarsa makamlarından, maaşların olacaklar..
İktidara yaranmayı birincil görev olarak kabul eden patronları tarafından daha haber gazetelerinde yer almadan kapı dışarı edileceklerini de çok hem de çok biliyorlar..