Ülkenin en büyük sorunu yetkili konuma gelen kişilerin ‘yetkilerini kötüye kullanmaları, birimindeki insanları sevk ve idare edememeleri, amir konumundaki kişilerin kendilerini oraya getiren kişi veya partiye karşı sorumluluk hissedip devlete karşı kendilerini sorumlu hissetmemiş olmalarıdır’ diyerek iddialı bir cümle ile yazıma başlamak istiyorum.
Amir, bakıyor ama kör!
Müdür, koltukta oturuyor ama emanetçi!
Siyasetçi karşısında amiri de, müdürü de etkisiz eleman gibi ve verilen görevi yerine getirmekle görevli kişi konumunda!
O vakit o birimde verim olmaz, kişilerden ve çalışma ortamından verim çıkmaz.
Yereli de aynı, geneli de aynı, merkezi yönetimi de aynı…
Eskiden ‘sallabaşı al maaşı’ diye bir tabir vardı. Şimdileri bu tabir ‘sallamadan başı alırsın maaşı’ şekline dönüştü.
Adana’daki tüm birimleri denetleyecek, tebdili kıyafet denetim yapacak bir Allah’ın kulu yetkili göremiyorum!
Devletin resmi aracı ile oğlunu okula, karısını işe bırakıyorlar. Sabahın erken saatlerinde güvenlik güçlerine ait araçları kendi şahsi işlerinde servis aracı gibi kullanıyorlar…
İşe dilediklerinde gidip, dilemez iseler dışarıdan telefon ile müdürlüğü idare ediyorlar. Her biri iktidar partisinin iki ortağından birisi olan partilere sırtlarını dayamışlar. Babaları, siyasette olan yakınları sayesinde ekmek bulmuşlar.
Hülle ile amir, müdür olmuşlar!
Sonrasında biz bu kurumlardan hizmet bekliyoruz. Başarı bekliyoruz.
Vallahi de başarı gelmez, billahi de gelmez…
Amiri de yatıyor, müdürü de…
Bir müdürlükteki birimde torpilliler oturacak yer bulamayınca işi niçin gelsinler ki!
Bu yanlışlığın düzelmesi mümkün mü?
Bana göre değil.
İşin özünde canımız sıkılıyor. İşimiz yürümüyor, zaman kaybına uğruyoruz yurttaş olarak. O bir başkasına havale ediyor yapacağı işi, o başkası da başka bir birime…
Gez dolaş işin yoksa…
Bunu düzeltecek olan kişi var mı?
Bana göre yok.
Ancak sistemin değişmesi ile olur…
O ise çok zor…
Dün bir kuruma gittim. Odaların üzerinde birimlerin isimleri ve o birimin sorumluların isimlerinin yazılı olması gerekiyor.
Bu işi birisine ihale etmişler. İhaleyi alan kişinin Türkçesi çok ‘KIT’ olunca yanlış ifadelerle kapı üzerindeki levhaları yanlış cümle olarak yazıp asmış.
Tüm birimi dolaştım. Baştan aşağıya bu yanlışlık var.
İlgili birim yetkilisi kardeşimize konuyu ilettim.
Güldü…
Ne yapacak yetkili kardeşim?
O birimin yetkilisini ilkokula yazdırıp Dil Bilgisi dersi mi verecek?
İnanın bana her yer rezalet…
Aksini iddia eden çıkarsa, ellerinden tutup bunu kanıtlamak adına Adana’yı baştan aşağıya dolaşabilirim.
Denemesi bedava…