Adana’da bir STK başkanının verdiği röportajı okuyunca bu yazıyı yazma kararı aldım. Sayın STK başkanımız, ‘Adana’nın ortaklık kültürünün gelişmediğini’ ifade etmeye çalışmış.
Ortaklık kültürünün nasıl oluşacağını da inanın anlamış değilim!
Herkes keserin ucunu kendisine doğru doğrultup ‘yontmaya’ başlıyor. İşin özü bu olanca ortaklık kültürünün gelişmesini nasıl bekleyeceğiz? Burasını da bir türlü izah etmemiş.
STK başkanı seçiliyorsunuz. 5 dönem STK başkanlığı yapıyorsunuz. 5 dönem ortalama olarak 15 yıl yapar 3’er yıllık süreden. Bu süre içinde ortaklık yapmaya yanaştığınız bir gelişmeye imza attınız mı?
STK’lardan siyasete geçiş yapmak adına makamın verdiği titri kullanmak adına bir gayretiniz oldu mu? Oldu ise siz nasıl bir ortaklık yapmayı düşünebilirsiniz?
Dünya görüşünüze göre STK’da tavır sergilerseniz sizle kim gelip ortaklık yaparak sizin siyasi kazanım elde etmenize yardımcı olur?
STK’nızın ve sizin ileriki dönemdeki siyasetinizin basamaklarını çıkmanızda tahsis yolu ile sizin STK’nıza sağlanan imkânlar yüzünden insanların mağdur ederken ortaklık aklının kime ne faydası olur?
Bu soruların sayısını artırabiliriz. Aslında STK’ların kentimizdeki işlevlerini bilmeyen yurttaş yok diye düşünüyorum. Herkes birbirine karşı siyaset yapıyor bu şehirde. El sıkarken bile siyaseten davranıyorlar insanlar birbirlerine.
Böyle bir ortamda ‘ortak akıl’, ‘ortaklık yapma kültürü’ gibi ifadelerin kullanımını görünce de inanın bozuluyorum kendi adına.
Herkes kendine çalışıyor.
Şimdi bu STK yöneticisi kardeşimize bir partinin genel başkanı ‘gel sen milletvekili ol, listeye yazalım’ dese koşarak gitmez mi?
Kaldı ki siyaseten bir yerlere gelmek adına bu gayreti gösterdi Sayın STK başkanımız.
Memlekette ucu açık cümleler kullanmak moda oldu.
Kent kültürünün aslında baştan aşağıya bir revizyona ihtiyacı var bu Adana’nın…
30 yıl önce gazetelerde yazdığımız haberleri ve köşe yazılarını arşivden bakarak incelediğimde sadece bu kent adına karar verenlerin isimlerinin değiştiğini ama izledikleri yolun, metotların hiç değişmediğini görüyorum.
Masanın bir ucundaki kalkmış, diğer tarafa geçip oturmuş. Her iki yerde de aynı kafa ile bu şehre katkı koymaya çalışmış. Bu kent için kafa yoran, parasını harcayanları da bu masanın bir uçundan kalkıp başka ucuna oturanlar adeta ‘aforoz’ etmişler. Tu kaka yapmışlar.
Bizler de konuya gazetecilik refleksi ile yaklaşarak eleştirmişiz. Bu tip insanlara doğru yolu göstermeye çalışmışız.
Bizler hancı, onlar yolcu olmuşlar.
Lakin hancılar yine hancılık yapmayı sürdürürken, yolcular ‘lortlar kamarası’ gibi yükünü tutmuşlar…
Şehrin kaderine etki edenler artık böyle ucu boş cümlelerle insanları da aptal yerine koymasınlar lütfen…