24 Haziran seçimleri aslında siyasetçilerin biraz da hazırlıksız yakalandıkları bir baskın seçim oldu.
Her ne kadar iktidar partisi olan Ak Parti ile MHP’nin erken seçim konusunda önceden bir bilgileri olmuş olsa da, diğer siyasi partiler için ve aday adaylığı düşünenler için erken ve baskın bir seçim konumuna dönüştü 24 Haziran seçimleri.
Hal böyle olunca da derslerine fazla çalışamayan öğrenci gibi siyasetçiler biraz abandone oldular!
Buradan bakınca durum onu gösteriyor.
Kente ait sorunları dahi bugüne kadar tespit ederek üzerinde çalışmayan, projelerini geliştirip temel dayanaklarıyla elle tutulur hale getiremeyen siyasiler, kente ait herkesin bildiği konuları mükerrer olarak gündeme taşımayı tercih ediyorlar.
Aday adaylarının seçim kılavuzları olan beyannamelerine bakınca ‘biraz kafa yorup hiç değilse dersinize biraz çalışsaydınız’ demek geliyor içimden.
Hazırlıksız yakalanınca durum böyle oluyor bir adet…
Bu şehrin ulaşım master planı yok. Kentin trafik sorunu dağlar kadar. Park edecek aracınızı nereye park edeceğinizi bilemez duruma gelmişsiniz.
Kaldırımlar işgal altında, esnaf kaldırımları, yayalara ait yolları resmen işgal ederek iş yerine dahil etmiş.
Bu kentin parkları işgal altında, her yere büfeler kondurulmuş. Rant konusunda veren ile alan el arasındaki bağ o kadar güçlenmiş ki, koparmak mümkün değil. Akşam yatıyorsunuz, sabah kalkıyorsunuz her yer işgal altında.
Kentin imar planları anlık, dakikalık revize edilerek kişiye göre plan tadilatları ile ayyuka çıkan sıkıntılar içinde yüzüyoruz.
Hafif Raylı Sistemi başımıza bela edenlerin hala ilerleyen yaşına rağmen politika yapmak isteyerek rezil ettikleri kente ait projesi olmayan siyasetçiler de vizyonlarını sanırım aday olduklarında geliştirecekler!
Bu kentin spor alt yapısı oluşmamış, kentin iki güzide takımının içinde bulunduğu durumdan dolayı insanlar üzülme noktasının üst sınırlarına varıp dayanmış!
İşsizlik konusunda Türkiye birincisiyiz! Yatırım konusunda elimizden tutanımız yok. Ağlanacak halimize güler duruma gelmiş, karın doyurmak için mücadele eden insanların günlük yevmiye ile ekmek paralarını çıkarabildikleri bir kent olmuşuz.
Sizin anlayacağınız sorunlarımız dağlar yumağı. Bu sorunları çözecek olan makam da siyaset makamı.
Ne yazık ki liderlerin iki dudağından çıkan isimlerin siyaset yapma şansı bulduğu bir ülkenin evlatları olarak önümüze konular insanları seçerek meclise göndereceğiz.
Durum böyle olunca o siyaset yapan isimler de ‘bakalım beni sayın liderim listeye koyacak mı?’ diyerek listenin açıklanacağı güne kadar beklemek durumunda kalıyor. Bekler iken de proje üretmenin de kendince bir anlamının olmadığını düşünüyor.
Bu kentin üniversitelerinin halktan kopuk, şehirden kopuk yaşadıklarını biliyoruz. Bunu dillendirip konuyu gündeme getirince de üst tondan eleştirdiğimiz için de ‘tu kaka’ duruma düşüyoruz.
Liderlerin himmeti ile vekil olacak isimlerin de derslerine çalışarak kente dair sorunlara çözüm önerileri getirmek adına gayretlerinin olmaması da kaçınılmaz oluyor!
Hoş, diyeceksiniz ki vekil adayı olan siyasetçi proje üretse bu projeleri nasıl hayata geçirecek?
Kim ona imkan sağlayacak?
Parti disiplini var iken kim bireysel olarak neler yapabilecek?
Muhalefet partisi vekili iseniz zaten göreviniz yazılı ve sözlü soru önergeleri vermekten ileri gidemez!
İktidar partisi vekili iseniz partinizin gurubuna teslim edeceğiniz bilgiler konusunda size izin verilir ise harekete geçebilirsiniz!
Sözün kısası, azıklarında bir şey olmayınca insanın günü geçirmek adına ne gerekiyor ise onu yapıyorlar.
Listeye girebilmekteki tek kıstasları da geçmişleri, bugüne kadar yaptıkları ve CV’leri oluyor…
Bu kadar basit işte…