Milletin vekili olmanın kıstasları değişti. Aday adayı olmanın da tadı ve tuzu kaçtı!
Partilerdeki liderlik hükümdarlığından sonra siyaset yapanların da kalibreleri farklılaştı!
Sonuç itibariyle iktidarı, muhalefeti hiç fark etmiyor. Gelinen noktada adaya bakıyoruz, danıştıklarına bakıyoruz!
Konuşmalara bakıyoruz, verebildiklerine, verebileceklerine göz gezdirip sonra da ‘Ne kadar ekmek, o kadar köfte’ demek durumunda kalıyoruz.
Heyecansız, monoton bir seçim geçiriyoruz.
Listelerde kazanma oranı yüksek sıralarda yer alanlar ‘yan gelip’ yatmayı da tercih etmemiş gözükseler de inanın buna ‘para harcamamak’ adına ellerinden geleni yapıyorlar.
Kazanmak ile kazanamamak arasında gidip gelenler yani durumları bıçak sırtı gibi olanlar da seçim masraflarını kısmak için büyük gayret içerisine giriyorlar.
Milletvekili adayları yanlarına basın işlerini yapacak birer danışman bulmuşlar. Danışmanların akılları kendilerine yetmiyor!
Adana’da danışmanlık sektörünü paraya, ranta çeviren bir şebeke var aslında. Bu şebeke de işin garip yanı, kendilerinden başkalarını sevmezler. Başkalarına da fırsat bırakmayan isimler.
Adayları aralarında paylaşıyorlar. Bu şebekenin başında bir tane akıl dane var. İşi bu akıl dane alıp paylaştırıyor. Yöneticilik kimliğini de ayaklar altına alarak, kullanarak özellikle CHP içine öbeklenmişler.
Çalmadık kapı bırakmadan yüzsüzlükle aralarında paylaştıkları vekil adaylarını da sağdıkça sağıyorlar!
İşin garip yanı, bizim bu gördüklerimizi vekil adayları görmüyor! Bir de bunlarda milletvekili olacak!
Yine bayramlık ağzımızı açmayalım diyorum ama tutamıyor kendimi.
Mesleğimiz adına verdikleri zararı yaşayan bizleriz. Hem maddi, hem de manevi zararı yaşayan bizleriz.
Bu fırsatçılar da sanki sadaka dağıtırcasına gazetelere yaklaşım sergileyerek kendilerini de kutsatıyorlar.
Sözü hiç uzatmaya gerek duymadan bir cümle ile milletin vekili olmak yolunda ilerleyenlere küçük bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
‘Bu kafa ile giderseniz askere, biraz zor alırsınız teskere’