Hep söyleyip duruyoruz ya, ‘Sağlığa siyaset bulaştı’ diye. Bugün sizlere sağlığa siyasetin nasıl bulaştırıldığını ve bunun sonuçlarının neler olduğuna dair bazı tespitlerde bulunacağım. Elbette dilimin döndüğünce…
AK Parti’nin ilk iktidarı geldiği yıllarda reformlarıyla dikkat çeken sağlık teşkilatı, maalesef diyorum bugün siyasetin merkezine oturdu! Aksini iddia edenler varsa oturup bunu tartışabilirim.
Aynı hastane içinde yönetim kademesinde guruplaşmalar söz konusu olmaya başladı. İki ayrı ekibi iki ayrı milletvekili koruyup kollayınca, başarısızlığı örtemeyen yönetim anlayışının ürünü olarak sağlıkta sıkıntılar baş göstermeye başladı.
Sağlık teşkilatını genel itibariyle MENZİL gurubuna teslim etmiş siyasi iktidar…
Menzil gurubunun yanında bir de sendikacılar gurubu var sağlıkta at oynatan…
Adana özelinde sağlıkta yaşanan usulsüzlükleri gündeme getirdiğimizde özellikle sağlığı yönetenler ‘Yazdıklarınızda doğru ancak…’ diye başlayan cümleler kurarak ellerinden bir şeyin gelmediğini söyleyerek yöneticiliklerine devam ediyorlar.
Bir sağlık çalışanı dostumuzda ‘Birilerinin yanlışlığı yüzünden ara dayağını biz yiyoruz’ diyerek konuya yaklaşıyor. Ara dayağını elbette sağlık çalışanları yemiyor ama bu olumsuzluklardan işini düzgün yapanlarda kurumsal anlamda olumsuzluk yaşıyorlar…
Hatırlayacak olursanız Adana Ruh Sağlığı Hastanesi’ndeki usulsüzlükleri gazetemizden gündeme getirip haberleştirmiştik. Adana Ruh Sağlığı Hastanesi’ndeki usulsüzlüğün bir başka versiyonunu da bu kez 5 Ocak Devlet Hastanesi’nde görünce ‘Demek ki, üzüm üzüme baka baka kararırmış’ diye yorumlamak durumunda kalıyoruz. 5 Ocak Devlet Hastanesi’ndeki konuyu da hafta içinde belgeleriyle siz kıymetli okuyucularımıza duyuracağız.
Gelelim sağlığa siyaseti nasıl bulaştırdıklarına dair Adana’daki uygulamalara…
Seyhan Devlet Hastanesi Başhekimi Halil Nacar, Adana İl Sağlık Müdürü olunca kendisine yetki verilip yeni unvanlarıyla başkan yardımcılarını atayıp ekibini kurması istenildi.
Bu arada hatırlatmış olayım, başkan yardımcılarının maaşları ‘hatırı sayılır’ cinsten maaşlar…
Halil Bey öncelikle kendi hastanesinden olmak üzere bildiği, tanıdığı kişileri başkan yardımcısı yapmak için yola çıktı. Listeyi hazırlayıp Ankara’ya gitti. Ankara’ya listeyi bakanlığa götürmeden önce Adana’da Menzil Gurubu, sendika gurubu, AK Parti’nin milletvekilleri gibi birçok unsur müdahil oldu.
Ankara’da bakanlıkta listeyi onaylatmak için uzun gayret sarf etti. Siyaset el atınca tabi ki listede siyasilerin istediği tarzda bir liste olarak onaylanmış oldu. Maaşlar hatırı sayılır cinsten olunca listeye müdahil olan siyasiler de kendilerinin yakınlarını, tanıdıklarını listeye koymanın mutluluğunu yaşadılar. Bütün bu ifadeleri konu olan gelişmeleri ben kendi penceremden bakınca gördüğüm, yaşadıklarım olduğu için bana ait ifadeler olarak nitelendirebilirim.
Sayın Halil Nacar ve sağlık yöneticileri buna elbette karşı çıkıp ‘Hayır böyle değil’ diyecekler. Onu da biliyorum. Onların hayır ifadelerini her platformda yanıtlayacak kadar da bu şehirde gazetecilik yapan bir kişi olarak bilgi sahibi olduğumu buradan net ifadeyle söylemekte hiçbir beis görmüyorum.
Sıkı durun şimdi. Adana Sağlık Teşkilatındaki bir gelişmeyi buradan ifade ederek akabinde de bir soru yönelteceğim.
Kamu Hastaneleri Başkan Yardımcılığı görevinde bir bayan yönetici görev yapıyor. Bu bayan yönetici, unvanlarının başında Prof yazan hastane başhekimlerinin de idari anlamda amiri. Yani doktor ve aynı zamanda Prof olan yöneticiler, başhekimler bu bayan yöneticiye idari anlamda bağlı.
Bu bayan yöneticimiz, Çukurova Üniversitesi İş Sağlığı ve Güvenliği, Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri ve Sağlık Yönetimi bölümü mezunu.
Yani doktor değil, tıp ile bağlantısı sağlık yönetimi…
Halil Nacar Bey, bu bayan yöneticinin başkan yardımcısı olmasını istemedi işin başında. Lakin engel de olamadı. Çünkü devreye o dönemin kudretli milletvekili girdi. Milletvekilinin dediği oldu.
Bu bayan kamu hastanelerine gittiğinde doktorlar ile hastanedeki tıbbi sıkıntılar konusunda aynı lisanı konuşabilecek, aynı konularda hem fikir olup çözüm üretebilir mi?
Bu göreve tıp fakültesi mezunu, doktorlar ve başhekimlerle aynı dili konuşacak bir isim getirilse daha başarılı hizmetler üretilemez mi?
Adana İl Sağlık Müdürlüğü bünyesindeki atamalarda ben siyasetin bu kadar bakanlık birimlerine sirayet etmesinin sonuçlarının olumsuzluk olarak karşımıza çıktığı kanaatindeyim.
Hastane müdürlerinin atamasında da siyaset merkeze oturdu.
Sayın Halil Nacar Beye belirli zaman aralıklarında tespitlerimi, ortaya çıkan olumsuzlukları aktarma fırsatı da buldum. Düzelttikleri oldu, gücünün yetmediği oldu. Hatta hiç karışmayarak kenara çekildikleri de oldu.
Gelelim soracağım soruya:
“Statüsü, ataması açısından doğru olabilir. Bunda ısrarcı olmam. Lakin Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkan Yardımcısı görevine bir doktorun atanması daha doğru olmaz mıydı Sayın Nacar?”
Sağlığa siyaset girdi mi? Girmedi mi?
Girdi ise, bundan uzaklaşabilecek misiniz?
5 Ocak Devlet Hastanesi’ndeki konuyu da zatıâlinize aktardım. Bakalım bu konuda nasıl bir çözüm yolu bulacaksınız. Onu da merakla bekliyorum…