Yazı yazarken klavyenin tuşları üzerinde gezinmek istemeleri, bir şey okur ya da izlerken bilgisayar ekranının önüne durmaları ve yine de dikkat çekmeyi başaramadıklarını düşündüklerinde omuzuma çıkıp yaptığımı izlemelerinin kötü bir şey olduğunu düşünmemeleri için kendileri bıkıp inene kadar müdahale etmiyorum ki bunu istemediğimi düşünüp bir daha çıkmaktan vazgeçmesinler.
Yeni gelen çip zorunluluğu sayesinde, onların bir anlık acı çekmelerine yol açsa da, güvenli ellerde/evlerde yaşayan dostlarımızın sayısının 1 milyon 100 binden fazla olduğunu öğrendik. Başta belediyeler olmak üzere sokakta yaşayanların da beslenmesi ve barınaklar aracılığıyla tedavi ve barınma olanaklarının her geçen gün yükselmesi; en önemlisi de toplumun bu konudaki farkındalığının artması sevindirici.
Anlatacaklarım sadece Mesut ve Çinko'ya özgü değil elbette. Bizim gibi evcil hayvan besleyen bir çoğunuzun da kendi evinde tecrübe ettiğiniz öğrenme süreçleri vardır. Hatta bırakalım evcil olanları, ahırlarda ve ağıllarda da içgüdülerle geliştirilmiş, denenerek tecrübe edilmiş ve nesilden nesile de aktarılan davranış kodları olduğunu biliyoruz. Başka birçok örnek sayılabilir tabii ama en bilinenini ben söyleyeyim: Kuş uçmaz kervan geçmez yerlerde eşeğin bulduğu yol, yürümesi en kolay ve güvenli yoldur. Patika veya gerilla yolu da denir.
Buraya kadar yazının bir siyasi mesaj vermediğini görüp, bu hafta sizleri düşüncelerimden mahrum bırakacağımı sanarak üzülmeye başladıysanız, erken davranmayın derim!
Bu haftaki yazıyı yazmak için Mesut'u ekarte edip bilgisayar başına otururken kafamdaki yazı konusu, Barış Terkoğlu'nun Emin Çapa ile birlikte Halk Tv'de yaptığı Sözüm Var programının 26 Aralık tarihinde yayınlanan bölümünde sözünü ettiği, benim de yazının başlığına çıkardığım "Erdoğan'ın başındaki en büyük belası" hakkında anlattıkları üzerineydi. Programın tamamını izlemenizi öneririm elbette ama kısaca değinmek gerekirse Barış Terkoğlu, Erdoğan'ı ayaklarından tutup aşağı çekenin muhalefet değil ekonomi olduğunu ve Erdoğan'ın buna çare bulamadığını anlatıyor. Ben de meseleye tam da buradan itibaren dahil olmayı düşünüyorum:
Ülkemizin bir numaralı sorunu hayat pahalılığı ve derinleşen yoksulluk. Önümüzdeki 2023 seçimlerinde Erdoğan'ın yenilebilmesi ihtimalinin doğmasının tek sebebi, bir başka deyişle, yeteri kadar seçmenin muhalefetin argümanlarını dinlemeye tenezzül etmesinin tek sebebi, tepetaklak giden ekonomik durum...
Buna çare olabilecek seçimler yaklaşırken mantıklı olan da siyasetin bir tarafının buna neden olanlardan, diğer tarafının da bundan kurtuluşu vaat edenlerden oluşması olurdu. Ama sahnede 40 yıldan bu yana bu sonuçları yaratan politikaları hem savunup hem de uygulayanlardan oluşan iki yapay grup var ve iyi polis kötü polis rolü oynuyorlar.
6'lı masa mukimleri olarak bir araya gelenler, bugün var olan yoksulluğu yaratan kararları alan hükümetlerde görev yapmışlıkları olanlar, AKP iktidarının ilk 15 yılını övenler, yine AKP iktidarında Başbakanlık, Ekonomi Bakanlığı ve Başbakan yardımcılığı görevlerinde bulunanlardan oluşuyor. (DEVAMI YARIN)