11 yıl süren iç savaştan faydalanıp sıcak denizlere inen ve Hmeymim Üssü’ne yerleşen Rusya, düne kadar SMO-HTŞ ve diğer güçlere karşı bomba yağdırıyor, nefes aldırmıyordu…
Türkiye’nin Kuzey Suriye’de gerçekleştirdiği operasyonlara karşı çıkan Rusya ve ABD hangi ortak çıkarlar noktasında bir araya geldi?
Emperyalistlerin cirit attığı, her gün haritanın değiştiği, at izinin it izine karıştığı bu coğrafyada son yaşananlar kime ne kazandırıyor?
PYD/YPG’yi destekleyen ABD ile SMO’nun sponsoru ve eğiticisi olan Türkiye; son gelişmeler karşısında hangi noktalarda buluşacak?
Hangi bölgelerde hangi örgütler hakim olacak?
Petrol kaynaklarına hangi aşiretler konacak ve ne karşılığında?
Birbiriyle kanlı-bıçaklı olan muhalifler hangi potada birleştirilecek?
Nasıl bir iktidar paylaşımı olacak?
Şimdiden ABD icazetiyle Golan Tepeleri’nin Suriye bölümüne de yerleşen İsrail’in bundan sonraki işgal planlarının sonrası ne?
Suriye’nin toprak bütünlüğü korunacak mı?
Sorulacak soru çok!...
Ancak bilinen bir gerçek var ki; O da Suriye’de şimdi her zamankinden daha fazla kan akacak!
Şimdi iktidar savaşı başlayacak!
BÜYÜTEREK KÜÇÜLTMEK!
Vekalet savaşlarının yaşandığı adeta terör laboratuvarı olan Suriye ve Irak’ta yaşananlar ilk etapta İran’ı köşeye sıkıştırmayı hedeflese de son tahlilde en büyük kriz Türkiye’nin önünde.
Türkiye’yi adeta arkasından iterek bu bataklığa sürükleyenler, “TÜRKİYE’Yİ BÜYÜTEREK KÜÇÜLTME” hedefini gerçekleştirmek için zemin hazırlıyor.
İsrail’in yalnızlığına ve vatandaşlarının tehdit altında yaşamalarını engellemek isteyen ve Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirmek için düğmeye basan, BOP’un eşbaşkanı olarak da Reis’i seçenler; Türkiye için cehenneme giden yolun taşlarını döşüyor.
Aynı oyunu Saddam için de yapan Emperyalistler; Kuveyt’i yem olarak kullanmış, sonrasında Irak’a cehennemi yaşatmıştı.
Türkiye’nin Kerkük ve Musul hayalini iyi analiz eden, hemen güneyinde bir Kürt Bölgesi istemeyen Türkiye’nin hassas noktalarını iyi bilen emperyalistler aynı oyunu oynamak için adeta ülkemizi bataklığa çekiyor.
Tarih boyunca devlet kurma ve yönetme kabiliyeti üst düzeyde olan, tarihi kimliğe sahip kadim bir milleti; yeniden esarete sürükleyecek tuzaklar kuruluyor.
Egemenler her seferinde, “kimsenin toprağında gözümüz yok” dese de, “Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz” deseler de, pratikte uygulamaya konulan projeler başka…
“Bölgesinde oyun kuran, caydırıcı güce sahip Türkiye’nin bölgede tarihten gelen hakları, kültürel mirasları ve komşuluk ilişkileri var. Biz Suriyeliler’in özgür yaşama iradelerine saygılıyız” demelerine rağmen aslında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun STRATEJİK DERİNLİK kitabında da dile getirdiği hedefler peşinde oldukları bir gerçek.
İşte bu yüzden millet kavramının yerine ümmet kavramı geçirilmeye çalışılıyor.
Yeni Osmanlıcılık hevesi; bu yüzyılın sonunda hüsranla sonuçlanabilir.
Hiçbir emperyalist güç; size bu bölgeleri altın tabakta sunmaz.
Çok büyük bedel ödetirler.
Kurdukları kumpas da tam olarak bu!
Büyüterek küçültmek…
Dikkatli olmak, bu tuzağa düşmemek, kurulan oyunları boşa çıkarmak gerekir.
Ortadoğu bataklığına sürüklenirsek; “dimyata prince giderken, evdeki bulgurdan olmak” deyimi gerçek olur…
Güçlü bir muhalefet;
İktidarın boş kahramanlık masallarına kürek çekmez.
Milliyetçilik adı altında sürü psikolojisi saplantısına sürüklenen kitlelerin uçuruma gidişine seyirci kalamaz.
Kan, gözyaşı ve canlara mal olacak bu fetih kervanına ayak uydurmaz…
Muhalefetin önünde tarihsel bir görev var.
Bu görev ve sorumluluktan kaçamaz…
Yaşananlara seyirci kalamaz!...
Ülkemize kurulan tuzakları ve oyunları boşa çıkaracak adımları atmak için harekete geçmelidir.
Kaybedilecek zamanımız yok…