ÖMER ALPDOĞAN

ÖMER ALPDOĞAN

12 Eylül 2025 Cuma

Hüseyin Atila’dan Özel’e tam destek

Hüseyin Atila’dan Özel’e tam destek
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Türkiye siyasetinin içinde bulunduğu çalkantılı süreçte, sağlam duruş sergileyen isimlerin önemi giderek artıyor. Bu isimlerden biri de, siyaset yolculuğuna Demokrat Parti’de başlayıp son yedi yıldır Cumhuriyet Halk Partisi saflarında devam eden Hüseyin Atila.

Son günlerde CHP İstanbul İl Başkanlığı’na Gürsel Tekin’in kayyum olarak atanması sonrası parti içinde yaşanan tartışmalar ve istifalar, kamuoyunda geniş yankı bulmuşken; Hüseyin Atila’nın bu süreçte sergilediği tutum, dikkatleri üzerine çekmesine yol açtı.

Atila, CHP Genel Merkezi’ne giderek Genel Başkan Özgür Özel ile yüz yüze bir görüşme yaptı ve desteğini bizzat iletti. Bu ziyaret, sadece bir nezaket ziyareti değil; aynı zamanda parti içi dayanışma ve sadakat mesajıydı. Özellikle Tekin’in kayyum olarak partide egemenlik sağlamaya çalıştığı, CHP’nin içeriden ve dışarıdan baskı gördüğü bir dönemde, Atila’nın “particilik değil, birlik zamanı” yaklaşımı CHP tabanında olumlu karşılandı.

Hüseyin Atila, daha CHP’ye resmen katılmadan önce bile Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik, siyasi ve etik buhrandan kurtulmanın yolunun “birleşmekten” geçtiğini savunuyordu. Toplum üzerindeki iktidar baskısına karşı çözümün, tüm demokratik kesimlerin CHP çatısı altında bir araya gelmesinden geçtiğini dile getiriyordu.

Bu fikirlerini sözde bırakmayarak pratiğe döken Atila, CHP’ye katıldıktan sonra gerek yerel seçimlerde gerekse örgüt çalışmalarında bir nefer gibi mücadele etti. Özellikle Adana’da partinin saha çalışmalarına katkısı, teşkilatın ve seçmenin gözünden kaçmadı.

Bugün geldiğimiz noktada, Hüseyin Atila’nın Adana’dan milletvekili adayı olması neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Parti içerisinde hem tabanın hem de genel merkezin desteğini arkasına almış durumda. CHP’nin yerelden genele yürüttüğü değişimci, kapsayıcı ve birleşmeci çizgisinde onun gibi isimlerin önemi daha da artıyor.

Özgür Özel’in genel başkanlığıyla başlayan “yeni CHP” vizyonu, sadece yönetim kademelerinde değil, örgütlerde ve aday profillerinde de kendini göstermeye başladı. Hüseyin Atila bu profilin önemli temsilcilerinden biri olarak ön plana çıkıyor.

Zaman, ayrışmanın değil birleşmenin zamanı. Türkiye’nin geleceği için sağlam duruşlara, sahada mücadele eden isimlere ve ilkeli siyasetçilere ihtiyaç var. Hüseyin Atila’nın durduğu yer, tam da bu noktaya denk geliyor.

 

**

Mevlüt Abinin Not Defteri
Kafamda Binbir İş, Gönlümde Bir Gece Kafesi

Son zamanlarda bende bir haller var. Resmen meslek cambazına döndüm. Sabah belediye başkanı olayım diyorum, öğleye doğru “Avukat olsam fena mı olur?” diye düşünüyorum, akşamüstü ise kendimi astronot kıyafetleri içinde hayal ederken buluyorum. En son geldiğim nokta: Gece kafecisi olacağım! Evet evet, yanlış duymadınız. Bildiğiniz gece vakti, caddede, arabamın bagajında çay, kahve, üç beş bisküvi… Belki bir de nostaljik radyo!

Bu kadar fikir değiştiriyorum ama suç bende değil. Etrafta herkes bir işler çeviriyor, para su gibi akıyor, ben de bakıyorum: “Bu işte para var!” diyorum. “En iyisi ben de bu işe atlayayım.” Yani kapitalizmin romantik versiyonu: Gözüm dışarda, gönlüm çay termosunda.

Şimdi son kararım şu: Eski model bir otomobil alacağım. Ama öyle sıradan bir otomobil değil. Hem çay demleyecek, hem tost basacak, hem de muhabbet koyulaştıracak bir şey olmalı. Sonra doğru caddenin kenarına! Hedef: kaldırım.

Bizim mahallede kaldırım diye bir şey kalmadı zaten. Araba dediğin 17.00’de kaldırıma çıkar, gece 24.00’e kadar orada nöbet tutar. Bazıları işi iyice abarttı, bagajdan sandalye çıkarıyorlar, mini masa kuruyorlar, çay termosu, bluetooth hoparlör… Sanki kaldırım değil, sahil kasabası!

Geçen gün birini yakaladım: Saat 17.00 gibi eve geliyorum, baktım kaldırıma park etmiş, sandalyesini açmış, önüne masa kurmuş, elinde de çaydanlık. Çay servisi yapıyor mübarek! Gece boyunca da oradaydı. Sabah 08.30’da işe giderken hâlâ aynı yerde oturuyordu. Vallahi bravo, adam 16 saatlik mesaiyi bagajdan yönetiyor. Kurumsal hayatın bile bu kadar verimli elemanı yok.

Ben de diyorum ki: Madem bu kaldırım kafeleri bu kadar tutuyor, ben neden işin kaymağını yemeyeyim? Eski model bir araba, katlanır iki sandalye, çay takımı, minik bir tabela:
“Mevlüt Abi’nin Gece Kafesi – 4 Teker Üstü Sohbetler”

Ama tabii önce müsait bir kaldırım bulmam lazım. Zira bizim oralarda kaldırımda yer bulmak, İstanbul’da deniz gören ev bulmaktan daha zor. Bütün kaldırımlar şimdiden parsellenmiş gibi. Harita uygulamasına kaldırım müsaitlik durumu ekleseler yeridir.

Yani anlayacağınız, “Gece kafecisi olacağım!” diye yola çıktım ama şimdiden cadde arama telaşına düştüm. Belki bir gün siz de gece yarısı bir kaldırım kenarında, bagajdan gelen çay kokusuna doğru yürürsünüz… Orası Mevlüt Abinin yeri olabilir.
Çaylar benden, muhabbet sizden!