28 Ekim 2025 Salı
Adana’da sorumluluk alanına giren yerleri denetlemekle görevli olanlar resmen tatile çıkmışlar. Herkes yetkili kişiyi bir başkasına atarak yönetiyor bu şehri…
3 maymunu oynuyorlar bu şehrin yetkilileri…
Her şey Allah’a havale edilmiş durumda.
Son bir yıl içinde kent merkezindeki iş yerlerinin özellikle ana caddelere bakan kısımlarında açıkta satılması yasak ürünler her türlü yasak çiğnenerek satılmayı sürdürürken sorumluluk taşıyanlarda maalesef suskun kalıyorlar.
Üretim yapılan atölyeler, mutfaklar, tezgâhlar denetlenmiyor.
Tarım Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı yetkilileri ile belediye zabıtaları tatile çıkmışlar. Dilimizde tüy bitti. Bizler yetkililere hatırlatmaktan, duyurmaktan yorulduk. Onlar kulaklarının üzerine yatmaktan yorulmadılar.
Fiyat denetimi hiç ama hiç yok Adana’da…
Göstermelik bazı yerlerde denetim yapılıyor. Bu denetime ait bilgiler bizim gibi konuyu gündeme getiren basın merkezlerine gönderilerek ‘YASAK’ savılıyor.
İşin garip yanı o denetimi yapmakla görevli olan yetkililer de bu şehirde sağlıksız ürünleri tüketmek zorunda kalıyorlar. Fahiş fiyatla satılan ürünleri satın almak zorunda kalıyorlar. Demek ki hallerinden memnunlar…
Basın kuruluşlarının olumsuzluk adına ortaya koyarak haberleştirdikleri konuları öncelerinde yetkili isimler ihbar kabul ederek gereğini yaparlardı. Şimdileri ise inanın bana, umursamaz bir tutum içindeler. Kimse görevini tam yapmıyor. Veya tam olarak görevlerini yapmalarına birileri müsaade etmiyor.
Belediyenin sorumluluk alanına giren, parkmetre konularak para tahsil edilen yerler dahi o alanların önünde iş yeri olan kişiler tarafından resmen gasp edilerek, insanların kaldırımlardan yürümelerine izin verilmeyen işgaller gibi bir de parkmetrelerin bulunduğu alanlar dubalarla işgal ediliyor.
Belediyenin zabıtası ise önünden geçiyor ama o işgali görmüyor.
İnanın ben sıkıldım bu konuları birilerine hatırlatmaktan. Lakin onlar sıkılmadılar. Sonrasında bu şehrin yöneticileri çıkıp ‘Bu şehrin imajını zedelemeyelim’ diyerek bir de biz gazetecilerden yardım bekliyorlar.
Bu şehrin imajının zedelenmesine sizler sebep oluyorsunuz yetkili beylerimiz…
Çok iddialı olacak ama ‘Bu şehrin yetkilisi yok’ diyerek yazıma başlık attım. Bunun haklı sebeplerini örnekleriyle, yaptığımız haberler ve yazdığımız köşe yazılarımızla aksini iddia edenlere ispat etmeye hazırım.
Her şeyi vatandaşın şikâyetinde arayan yöneticilik olmaz…
Olursa da böyle olur…
Sözün özü, ‘Adana’da özellikle son dönemde yetkili isimlere görevlerini hatırlatmaktan yorulduk’ diyelim ve kim merak buyurursa yetkililerin yetkisini kullanarak görevlerini yapmadıklarına dair onlarca olayı, alanı, bizatihi kendilerine göstererek hatırlatabiliriz.
Nokta…
Adana’da dolmuş zammı isteyen esnafın kendilerine göre haklı yanları var. Artan maliyetler karşısında dolmuşçu esnafının zam talebinde bulunmalarını kendi adıma makul karşılıyorum. Zammın miktarı tartışılabilir. Lakin zammın yapılmasının da kaçınılmaz olduğu bir gerçek…
Dolmuşçu esnafının zam talebine evet diyen yetkililerin, kentteki şehir içindeki toplu taşıma araçlarının durumunun da düzeltilmesi adına harekete geçmemelerini bir türlü anlamış değilim.
Dolmuşların yaş sınırını uzatan yetkili merciler, bu araçların durumundan hiç haberlerinin olmadığını düşünüyorum. Önlerine gelen teklifi onaylayıp geçiyorlar!
Özellikle halk otobüsleri başta olmak üzere dolmuşların bakımlarının yapılmadığı, iç donanımlarının yetersiz ve eksik olduklarını, eski araçlar ile insanları taşıdıklarını hiç görmezler mi bu yetkili ve etkililer?
Dolmuşların kafalarına göre durak harici yolcu indirip bindirdiklerini hiç görmezler mi?
Kılık ve kıyafet konusunda hiç denetim yapmazlar mı?
Ne zaman ki bu konuda biraz şikâyet gelirse Adana Büyükşehir Belediyesi’nin trafik zabıta ekipleri harekete geçerek biraz uygulama yapıyorlar. Yazdıkları cezalar ile bir şekilde halkın şikâyetlerini gidermiş oluyorlar. Sonrasında yine şehir içindeki toplu taşıma araçları yedikleri cezaya rağmen yine bildiğimiz şekilde yolcu taşımaya devam ediyorlar.
Ben bu anlamda Adana Büyükşehir Belediyesi Trafik Zabıta ekipleriyle, Trafik Şube Müdürlüğünün de yetersiz denetim yaptıkları düşüncesindeyim. Aksini söyleyen olursa denemesi bedava misali çıkıp olup biteni bir görsünler, incelesinler. Ne demek istediğimizi anlarlar…
Şahsım adına kooperatif, oda ve birlik başkanlarının da sanki elleri kolları bağlıymış gibi hareket ettiklerini de düşünmeye başladım. Zam istemede ve dolmuş esnafının haklarını korumada cevval olan yöneticiler, ne yazık ki denetimde ve cezaya gelince biraz ketum davranıyorlar…
Bu arada yapılan dolmuş zammını da yüksek bulan insanlar da var. Onu da hatırlatmadan geçmeyelim.
Ülkede baştan aşağı denetimin yetersiz olduğu bir ortamın varlığına görünce de Adana’da özellikle yerel yöneticilerin ve merkezi hükümetin temsilcisi olan görev ve sorumluluk alanına giren sahada yeterince denetim yapmayanları da çok görmesek mi? Diyerek de kendime sormuyor değilim.
Sözün özü, araçların bakım ve onarımı olmadan yolcu taşımalarının önüne geçilmesi gerekiyor. Araçlarda temizlik ve hijyen hiç yok! Dolmuş şoförlerine insanlar söz etmeye korkar hale gelmişler. Dolmuşlarda bir arama yapsalar inanın pala, bıçak, döner bıçağı, haydar(!) ne ararsanız bulabilirler bizim etkili ve yetkililerimiz…
O halde görevini yapmayanlara görevlerini hatırlatalım istedim. Umarım yurttaş olarak sesimizi duyurabiliriz…
Adana zor bir şehirdir. Zorluğu da bu kenti yönetenlerin yönetim şekillerinden kaynaklanıyor. Herkesin yaptığının yanına kar kaldığı ülkemizde(!) yetki verip vekil tayin ettiklerimizin keyfi tutumları yüzünden başımıza gelmedik iş kalmıyor.
Yeri geliyor ‘bizim işimizi bize öğretmeyin’ tepkisiyle karşılaşıyoruz. Yeri geliyor, ‘o iş bizde, biz gereğini yaparız’ diyerek insanları oyalıyorlar.
Su akıyor, yolunu buluyor…
Biz kentin gazetecileri olarak da tarihe not düşecek, kentin belleğinde kalacak hadiselerin bütün çıplaklığını ortaya koyarak kendi adımıza görevimizi yapıyoruz.
Bu durum tespitinden sonra yerel parlamento olarak nitelendirilen belediye meclislerinde alınan kararların bugüne kadar Adana’yı zor şehir haline getirdiğine dair bazı bilgileri okuyucularımla paylaşmak istiyorum.
Tarım arazilerinin konut alanına dönüştürülmesine merkezi yönetim ‘sözde’ karşı…
Yetmedi, ‘yerel siyasetçiler’ şehirde yaşanan doğa felaketlerinden sonra ‘asla izin vermeyiz’ diyerek tarım arazilerinin konut alanına dönüştürülmesine karşı…
Bu karşıtlık yaşanırken belediye meclislerine tarım arazisinin konut alanına dönüştürülmesine yönelik teklifler geldiğinde karşı olması gereken, yetki verdiklerimiz maalesef diyorum karşı değiller…
Şimdi bu yetki verdiklerimiz ‘evet dediğimiz yerler tarım arazisi değil’ diyerek mazeret beyan edebilirler. Diyelim ki tarım vasfı yok bu arazide. Bugüne kadar o araziler hangi amaçla kullanılıyordu?
Diyelim ki tarım arazisi değil konut alanına dönüşen yerler. Siz bahse konu alanda imar değişikliği yaptığınızda o bölgedeki tüm hak sahipleri o alanı emsal gösterip onlar da imar değişikliği isteyerek konut yapmak istemeyecekler mi?
Tarla vasıflı diye ucuza kapatılan bu alanı konut alanına dönüştürürseniz, o dilekçe sahiplerine rant temin etmiyor musunuz?
Deli sorular aklımıza geldikçe bunu sorabiliriz.
Soruyoruz da ne oluyor?
Su akıyor, yolunu buluyor…
Merkezi yönetimin kudretlilerinin de artık hamasi söylemlerinin askıda kaldığını gördüğümde bu söylemlere de artık itibar etmeyeceğim. Bu karar kendi adıma verilen karar…
Büyükşehir Belediye Meclisine verilen imar değişikliği teklifinin altında eski bir belediye meclis üyesinin imzası var. Yani mesleği gereğince bu işi o arkadaş takip ediyor. Bu eski belediye meclis üyesi arkadaş CHP’li meclis üyesi…
CHP gurubunu ikna etmek böylelikle kolay oluyor.
Belediye meclisinde CHP evet diyor. Sayısal çoğunluk CHP’de olunca karar meclisten geçiyor.
Belki konu yargıya taşınırsa durum farklılaşabilir…
Dedik ya, su akıyor ve yolunu buluyor. Bize de konuyu kamuoyuna aktarmak düşüyor.
CHP’nin Adana Milletvekillerine ulaşıp bu konuyla ilgili görüşlerini sormak istedim. Yetmedi, il başkanı olan Sayın Anıl Tanburoğlu’na konuyu sorup görüşlerini almak istedim. İçlerinden sadece Adana Milletvekili Ayhan Barut Bey dönüp görüş bildirdi. Diğer milletvekillerinin ve il başkanının belediye meclisinde alınan karardan haberleri dahi yok!
Evet, haberleri yok…
Biz haber ettik. Peki, ne haberleri olunca konuyu nasıl değerlendirecekler?
Onu da merakla bekliyorum.
Sanırım yine su akacak ve yolunu bulacak…
Zeydan Karalar’ın bir sözünü hatırlayınca bugünkü yazımın başlığını ‘Doktorlara bir adet kıyak’ diyerek atma ihtiyacı duydum. Sayın Karalar, ‘Benim başkanlık yaptığım belediyede imar konusunda kimseye kıyak çekilemez, müsaade etmem. İmar konusunda kimseye rant sağlayacak kararın altına imza atmam’ demişti.
Bu sözü hatırlayınca Büyükşehir Belediyesinin Meclisinde Cuma günü alınan bir kararı da gündeme taşıyarak doktorlara nasıl kıyak çekildiğini belediye meclis üyelerinin itiraza konu olan konuşmalarıyla öğrenmiş oldum!
Sarıçam’ın Karaömerli mahallesinde tarım arazisine bizim kudretli doktorlarımız yeşillenip konut yapmak için harekete geçmişler. Doktorlar Sitesi inşa etmek isteyen bizim doktorlarımız, belediyeye bir dilekçe verip tarım arazisinin konut alanına çevrilmesini istemişler!
Konu meclis gündemine geldi. Meclis gündemine gelmeden önce CHP’nin kurmayları, ilçe belediye başkanları ve bazı meclis üyeleriyle bir araya gelerek konuyu değerlendirip ‘Doktorların bu isteğine evet oyu verelim’ diye güç birliği yapmışlar.
Ve konu meclise gelmeden önce elbette yasa gereğince ilgili komisyonlarda görüşüldü. Komisyondaki oylamada Cumhur İttifakı ret oyu verip ilgili madde oy çokluğu ile geçerek meclise geldi.
Mecliste Cumhur İttifakının meclis üyeleri söz alıp konuyu ayrıntılarıyla dile getirdiler.
Meclis oturumunda Sarıçam ilçesi Karaömerli Mahallesi’ndeki imarı tarım arazisi olan tarlanın konut alanına dönüştürülmesine ait imar değişikliği maddesine Cumhur İttifakı ile Bağımsız Hakan Ağca ret oyu verirken, CHP’li meclis üyeleri kabul oyu vererek tarım arazisi böylelikle konut yapımı için elverişli hale getirildi.
Maddeye karşı ret oyu kullanacaklarını belirten AK Partili Abdullah Avcı, mevzi imar planı değişikliği yapılmasının yanlış olduğunu, tarım arazilerinin beton yığını haline getirilmesinin müteahhitlere çıkar sağlamak anlamına geleceğini, DOP payının kendilerinin uyarısı ile yüzde 20’den yüzde 35’e çıkarıldığını ve bu maddenin o bölgenin bundan sonra konut alanına çevrilmesinin önünü açacağını söyledi. Avcı, maddenin kabul edilmesi halinde konuyu yargıya taşıyacaklarını söyledi. Bağımsız Meclis Üyesi Hakan Ağca’da teknik anlamda eksiklikleri dile neden ret oyu kullanacağını maddeler halinde sıraladı. MHP’li Cemal Demirdağ’da ret oyu kullanacaklarını belirtirken, AK Partili Hıdır Bahçe ise konunun helal olmadığına değindi.
Avcı, Ağca, Demirdağ ve Bahçe’den sonra söz alan CHP’li Özgür Altıok, Doğa Koruma Kuruluna başvurulup aynı zamanda tarım ve orman müdürlüklerinin de bu anlamda olumlu görüş beyan ettiklerini hatırlatıp ‘DOP payını siz uyardınız biz yüzde 20’den 35’e çıkardık. Su kaynaklarına yakınlığı 300 metre değil, 2 km’dir. Su kaynakları bu yapılanmadan etkilenmez. Tarım arazileri ilk kez mi arsaya dönüştürülüyor. İktidara bağlı il müdürlüklerine gidip sorun neden olumlu görüş verdiklerini. Biz bu maddeyi vicdani açıdan mı değerlendireceğiz? Yoksa teknik açıdan mı? Biz kabul oyu kullanacağız’ dedi. Yapılan oylamada ilgili madde oy çokluğu ile kabul edilerek tarım arazisinin imarı konut alanına çevrildi.
Sonuçta doktorlarımız isteği kabul edilerek tarım arazisi resmen konuta çevrildi. Lakin bu madde askı süresinde itiraza uğrayacak. Hatta Cumhur İttifakına mensup meclis üyeleri konuyu yargıya taşıyacak.
Sayın Zeydan Karalar tutuklu olmasa, başkanlık koltuğunda olsa bu imar değişikliğine evet der miydi?
Her ortamda ‘Deprem sonrasında hassasiyetlerimiz daha yüksek derecede olacak’ diyen Adana Valiliği, bu imar değişikliğini meclisten geldiği şekliyle onaylayıp gerisin geri meclise gönderecek mi?
Daha da ileriye gidelim. Bu bir rant temini değil mi?
Doktorların bina yapmak istediği bu tarım arazisini konut alanına çevirmek CHP’nin temel felsefesine uyuyor mu?
CHP’nin tarım arazilerine konut yapılmasına karşı çıkan Adana Milletvekilleri Ayhan Barut, Orhan Sümer, Müzeyyen Şevkin ve Bilal Bilici gibi isimleri bakalım bu gündem maddesi sonrasında konuya nasıl yaklaşacaklar?
Sayın Başkanvekili Güngör Geçer Beyi bu konuda nasıl ikna ettiler? Güngör Geçer Beyde, Silivri’de Sayın Zeydan Karalar’ı nasıl ikna etti?
Soruları o kadar çoğaltabiliriz ki, Cumhur İttifakının yargıya götüreceği bu konu daha çok konuşulacak. Ve bizler de bunu daha çok yazmak zorunda kalacağız…
Özgür Özel’in mitinglerle partisini gündemde tuttuğu şu günlerde CHP’nin Adana’da önceki yıllarda kurmaylığını yapmış, aktif politikanın içinde olup ancak parti içinde söz sahibi olmayan isimleri dinleyip onların ciddi olumsuzluk tespitlerine şahitlik edince ‘Özel’in Adana’dan neden haberi yok?’ sorusunu da bu arkadaşlara yöneltmek zorunda kaldım.
Aldığım yanıt ilginçti. Yanıtları ‘Onun da haberi var. Çünkü o öyle bir ekip kurdu ki, bu işler buraya geldi’ oldu.
Önceki yıllardaki CHP’nin parti kurmaylığını yapmış isimler arasında milletvekilliği adaylığı, aday adaylığı, il başkan vekilliği, parti yönetim kurulu üyelikleri ve belediye meclis ile kapatılan il genel meclisinin eski üyelerinden oluşuyordu. Dost sohbetinde bu kurmayların Adana’daki CHP’yi ana başlıklarıyla özetlemelerinde şu ana başlıklara yer verdiler.
Bu ve buna benzer o kadar eleştiri yapıyorlar ki bu partinin eski kurmayları, bir ara içlerinden birisi ‘Partiye çıkıp o yüzlerini görmek istemediğimiz, partiyi bu hale getiren insanları görmemek isteyerek resmen partiye dahi çıkmıyoruz. Bir etkinlik olunca partinin etkinliğine giderek eski arkadaşlarımızla bir araya gelip durum değerlendirmesi yapıyoruz’ ifadesini dahi kullandı.
İnanın bu parti kurmaylarını dinleyince belediyedeki ilişkileri duyunca, kimlerin ihale aldıklarını, almaya çalıştıklarını, kimlerin korunup kollandığını, delegelerin nasıl yazıldığını, ilçe başkanlarının nasıl belirlendiğini duyunca hayretler içinde kaldım.
Böyle mi olmalı? Hayır…
Eski kurmayların bu arada Kemal Kılıçdaroğlu ekibi olduklarını da düşünmeyin. Onu da eleştirip yanlışlarını bu arada sohbet sırasında dile getirdiler. Onu da belirtmiş olayım. Kılıçdaroğlu ile ilgili kullandıkları tek olumlu cümle, ‘Adam çalmadı, çırpmadı’ oldu…
Ben bu ifade üzerine ‘Bu yeni dönem ekip çalıyor, çırpıyor mu?’ diye soru sorduğumda ‘Onu da gazeteci olarak sizler tespit edin’ diye yanıt aldım.
Bu yazıyı yazmamdaki amaç, CHP adına ‘Kral çıplak’ diyen bu eski kurmayların tespitlerinden CHP’nin etkili ve yetkili isimlerinin kıssadan hisse çıkarmalarını sağlamaktır. En azından ben böyle düşündüm.
Hoş, eski kurmaylara itibar edip ‘Gelin bir oturup konuşalım. Nedir gördüğünüz sorunlar?’ diyerek dert dinleyecekler var mıdır? Onu da bilemiyorum.
Kurmaylar bunları söylüyor söylemesine de bizlerin tespitleri yok mu CHP hakkında?
Elbette var…
Bir gün Sayın Özgür Özel, Adana’ya teşrif eder, yerel basınla bir araya gelip ‘CHP’yi Adana’da nasıl görüyorsunuz? Nasıl değerlendiriyorsunuz? Diye bir soru sorarsa bizler de tespitlerimizi Sayın Özel’e aktarırız.
Yoksa Adana’daki etkili ve yetkililere aktarmanın da bir anlamının olmayacağını düşünüyorum!