Irak’ta Türkmenler, siyasi tarihleri açısından belki de en kritik eşiklerden birini geçti. Yıllardır parçalı yapının, dağınık siyasi çizgilerin ve temsil sorunlarının gölgesinde kalan Türkmen toplumu, 11 Kasım seçimlerinde nihayet güçlü bir tabloyla ortaya çıktı: 7 milletvekili.
Evet, yanlış duymadınız—hem de sosyal medyada dolaşan karmaşa ve bilgi kirliliğine rağmen doğrulanmış, net, resmî bir bilgi bu.
Önce “5 vekil çıkmış” dendi, ardından “Birleşik Türkmen Cephesi 4 vekil aldı” gibi teyitsiz iddialar ortalığı doldurdu. Sosyal medya yine bildiğimiz gibiydi: bilgi çok, doğruluk yok. Neyse ki, Türkmeneli Kadınlar Derneği (TEKAD) Başkanı Dr. Fevziye Hasasu, ortaya çıkıp sisli havayı dağıttı ve noktayı koydu:
Türkmenler toplam 7 milletvekili çıkardı.
Bu yeni dönemde Irak Parlamentosu’nda Türkmenleri temsil edecek isimler şöyle:
Erşat Salihi / Kerkük
Gülsel Muhammet / Kerkük
Gülşen Celal / Bağdat
Züleyha İlyas / Telafer
Halil Muhammet / Musul
Ahmet Çayırlı / Tuzhurmatı
Mehdi Taki / Amirli
Her biri farklı bir bölgenin sesi, ama aynı halkın umudu. Yıllardır acısı, göçü, baskısı bitmeyen Irak Türkmenlerinin siyasal temsil gücü, ilk defa bu denli toplu bir şekilde görünür hale geldi. Bu yalnızca bir seçim başarısı değil; birlik olunduğunda nelerin mümkün olduğunun ispatıdır.
Artık Sıra Birlikte İş Üretmekte
Türkmen seçmeni sandıkta üzerine düşeni yaptı. Şimdi sıra bu yedi ismin kitle halinde, tek bir yumruk gibi davranmasında. Çünkü Irak siyaseti, dağınıklığı değil, kalabalık ve uyumlu duruşu ödüllendirir.
Bakanlıklar, idari görevler, bürokratik kazanımlar—tümü ancak güçlü bir siyasi birliktelikle gelir.
Türkmen toplumunun ihtiyaçları ortada: güvenlik, kimlik hakları, eğitim, kültürel koruma, ekonomik canlanma… Bunların hiçbiri bireysel çıkışlarla sağlanamaz. Bu yüzden Birleşik Türkmen Cephesi’nin artık daha geniş kapsamlı, daha agresif bir siyasi çalışma temposuna girmesi gerekiyor.
Bu Başlangıç Bir Mesajdır
Bu seçimler, Irak Türkmenlerine şu gerçeği gösterdi:
Birlik güçtür.
Hem de her dönemden daha belirgin bir şekilde.
Irak’ın her bölgesinde Türkmen nüfusu var; her bölgede de talepler birikmiş durumda. Bu taleplerin parlamentoya daha yüksek sesle taşınabilmesi için bugünkü tablo bir fırsat. Üstelik doğru işlenirse, bir sonraki seçimlerde 7 milletvekili de bir üst basamağa taşınabilir.
Bu bakımdan hem Birleşik Türkmen Cephesi’ni hem de seçilen milletvekillerini gönülden kutluyorum. Yeni dönemde, artık daha güçlü bir temsil, daha görünür bir siyaset ve daha kararlı bir birliktelik görmek istiyoruz.
Bu sonuç sadece bir başarı değil—Türkmenlerin “buradayız, birlikteyiz” mesajıdır.
Dilerim ki bu mesaj, Irak siyasetinin kulislerinden çıkıp ülkenin geleceğine yön veren bir etkiye dönüşür.
**
Yolda kalan, zorla yürüyen otobüsler
Adana Büyükşehir Belediyesi’nin toplu taşıma filosu son günlerde adeta can çekişiyor. Kâğıt üstünde sefere çıkan otobüsler, sahada her an “yolda kalmaya aday” bir ruh haliyle hizmet veriyor. Öyle ki, artık vatandaş otobüse binerken “gider miyiz, kalır mıyız?” diye dua ederek hareket ediyor.
Daha pazar sabahı, 100 hattının Beyceli–Real yönündeki 08.30 otobüsü arıza yüzünden durağa bile gelemedi. 153’teki görevli hanımefendi, ilgililerden aldığı “Araç arızalı, ne zaman toparlanacağı belli değil” bilgisini paylaştı. Haliyle onlarca kişi, sabahın o saatinde birkaç kilometreyi yürüyüp 125’e ya da dolmuşa ulaşmak zorunda kaldı. Adanalı zaten sıcağa dayanıklıdır ama bu kadar yürüyüş maratonu için kimse kayıt yaptırmamıştı.
Dün sabah da 1104 no’lu Beyceli–Real hattının 08.30 kalkışlı otobüsüne bindim. Otobüs daha hareket etmeden “Ben aslında şu an serviste olmalıydım, yolda kalırsam şaşmayın” diye âdeta göz kırpıyordu. Orta kapının bir kanadında lastik yok, ışıklı hat tabelasında “142 Eski Vilayet – Real – Turgut Özal Bulvarı” yazıyor… Ön cama ise fotokopi A4’e “110 Real–Buruk” yazılıp bantlanmış. Doğal olarak, durakta 142’yi bekleyen insanlar ışıklı tabelaya bakıp beklemeye devam ederken, son anda A4’e iliştirilmiş 110’u fark edip koşturanlar oldu. Birçoğu yetişemedi, yolda kaldı. Bu karmaşa yetmezmiş gibi, içerideki biniş-butonu da çalışmıyordu. “İnecek var” butonuna basıyorsun, otobüs devam ediyor. Her durakta aynı sahne:
— Durağı geçtiniz, inecektim!
En sonunda sürücünün isyanı geldi:
— Butonlar çalışmıyor, inecek olan seslensin!
Otobüs o hâliyle son durağa kadar gidebildi mi, hâlâ merak ediyorum. Üstelik bu tek örnek değil; Kozan Caddesi’nde bir başka belediye otobüsü arıza yapmış, olduğu yere park edilmiş şekilde duruyordu.
Sn. Başkan Vekili Güngör Geçer, Ulaşım Daire Başkanı ve Otobüs Şube Müdürü Hüseyin Kara’ya hatırlatmakta fayda var:
Şehrin toplu taşıma sistemi, şehrin kendisi kadar yorgun görünmeye başladı.
Vatandaş artık “binebildiğime şükür”, “yolda kalmadık çok şükür” modunda yolculuk yapıyor. Otobüs arızaları bu kadar sıklaşmışken, çözüm bulmanın zamanı çoktan geçti.
Adana’nın sıcağına dayanıyoruz, trafiğine alışıyoruz, dolmuşuyla kavga etmiyoruz… Ama şu otobüslerin de yollarda kalmadan bizi bir yerlere götürmesini istiyoruz. Çok şey mi?
**
Mevlüt Abinin Not Defteri
OTOBÜSLER YÜRÜMÜYOR, VATANDAŞ YÜRÜTÜLÜYOR!
Hemşerilerim…
Şu memlekette bir otobüse binip de “Oh be, rahat geldim” diyeni en son ne zaman duydunuz? Vallahi ben duymadım. Adana Büyükşehir’in otobüsleri öyle bir hâle gelmiş ki, sanki hepimiz sabah sporu yapalım diye belediye gizli bir proje yürütüyor: “Yürü vatandaş yürü, otobüs bozuldu!”
Şu memlekette belediye otobüsüne binmek var ya…
Kader mahkûmu olmakla aynı şey.
Bir an gidiyoruz sanıyorsun, hoop! Otobüs öyle bir öksürüyor ki sanki dün gece klima açık yatmış!
Bak pazar sabahı olmuş, millet daha gözünü açamamış, 100 hattının 08.30 otobüsü kayıplara karışmış. Niye?
— Arızalı!
153’teki hanımefendi de gayet sakin:
“Araç arızalı, ne zaman gelir bilinmez.”
E bu bildiğin “otobüs değil, sürpriz yumurta!”
E iyi de ablam, ne zaman gelir bilinmezse vatandaş ne yapsın?
Ne yapacak… 2–3 kilometre yürüsün! Spor önemli tabii…Sabah sabah, ucuza spor salonu hizmeti gibi…
Dün sabah bir de 110 No’lu hattın otobüsüne bindim. Bindim de… otobüs beni görünce “Kardeşim ben yorgunum, bak daha kapının lastiği yok, tabelam başka hat gösteriyor, Allah’ını seversen üstüme binme. Mevlüt Abi, gözünü seveyim bugünlük sal beni” diye adeta yalvarıyordu.
Işıklı tabelada 142 yazıyor, ön cama A4’le 110 yapıştırılmış. Ben bir an dedim ki “Acaba şoför hanım ikisini birden mi yapıyor? Ek iş gibi…”
Dedim:
“Abla şu tabelayı kapatsan da millet yanılmasa?”
Yanıttokat gibi:
— Kapatamıyorum.
Böyle net, böyle içten…
Sanki belediye tabelayı oraya çiviyle çakmış!
E bunu gören vatandaş ne yapsın?
142’yi görüp bekliyor…
Sonra bakıyor ki ön camda A4 kâğıdı: “Hee bu bizimkiymiş” deyip Usain Bolt hızında koşmaya başlıyor.
Yetişebilen biniyor, yetişemeyen yolda kalıyor. Ne güzel hizmet!
Otobüs değil, survivor parkuru!
Ama durun, daha bitmedi…
Otobüsün “inecek var” butonları da çalışmıyor. Millet basıyor basıyor,zero tepki, tık yok. Her durakta aynı nakarat:
— Abla durağı geçtin!
– Ablaaa dur!”
En son sürücü dayanamadı:
— Butonlar bozuk, inecek olan seslensin!
Bak bunu çok sevdim.
Adana’da yeni sistem:
“Seslenmeli toplu taşıma.”
Durağa yaklaşınca bağırıyorsun:
“ABLA BEN BURADA İNECEĞİM!”
Bak bak bak…
Adana’da artık “Seslenmeli iniş-kalkış sistemi” varmış da bizim haberimiz yokmuş!
Durağa yaklaşınca bağır:
“ABLA BEN DURAKTA İNECEĞİM!”
Resmen manavdan karpuz ister gibi…
Allah’tan minibüsçüye “Ağam dur!” diye seslenmiyoruz… Bir de o olursa.“Seslenmeli iniş-kalkış sistemi” tam olacak!
ADANA
Az önceGÜNDEM
15 saat önceADANA
17 saat önceADANA
19 saat önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önce