Ümit Özdağ’ın tahliyesi

Ümit Özdağ’ın tahliyesi

ABONE OL
1 Temmuz 2025 15:50
Ümit Özdağ’ın tahliyesi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ÖMER ALPDOĞAN

Ümit Özdağ’ın tahliyesi

Türkiye siyasetinde son aylarda en çok konuşulan isimlerden biri olan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ, nihayet serbest bırakıldı.Hakkındaki suçlamaların kamu vicdanında karşılık bulmadığı ve tutukluluğun siyasi bir baskı aracı olarak kullanıldığı yönündeki eleştiriler, tahliye kararının hemen ardından yeniden gündeme geldi.Mahkemenin verdiği bu karar, bir süredir hukuk ile siyaset arasındaki dengeye dair yapılan tartışmalara da önemli bir yanıt niteliğinde.

Özdağ’ın tutuklanmasıyla birlikte yalnızca bireysel özgürlüğü değil, siyasal faaliyet yürütme hakkı da ciddi şekilde kısıtlanmıştı.Tutuklu olduğu süre boyunca Zafer Partisi’nin sahadaki etkinliği sekteye uğradı, seçmenle temas azaldı, medya görünürlüğü sınırlı kaldı.Ancak tahliye kararıyla birlikte bu tablo hızla değişeceğe benziyor.

Ümit Özdağ, cezaevi çıkışında verdiği ilk mesajda “Nerede kalmıştık?” diyerek kaldığı yerden mücadeleye devam edeceğini açıkça ilan etti.Bu cümle, sadece bir liderin iradesini değil, aynı zamanda kendisine güvenen seçmen kitlesinin umudunu da temsil ediyor.

Türk siyasetinde merkezden uzak, sistem dışı kalan ancak toplumun belirli kesimlerinde ciddi karşılık bulan partilerin meclise taşınması zordur.Ancak Özdağ ve partisi, herhangi bir iktidar bloğuna yamanmadan, bağımsız ve dik bir duruşla bu zorluğu aşmaya kararlı görünüyor.Özdağ’ın cezaevi sürecinde daha da kitleselleşen bir halk desteği kazandığını söylemek abartı olmayacaktır.

Şimdi önünde ciddi bir sınav var: Hem siyaseten tekrar görünür hale gelmek hem de partisinin kurumsal yapısını daha sağlam temellere oturtmak. Zira halkın güveni kazanılmışken, bu güveni örgütlü bir başarıya dönüştürmek başka bir meziyet ister.

Ümit Özdağ’ın tahliyesi, sadece bireysel bir özgürlük kazanımı değil, aynı zamanda siyasetin normalleşmesi için de küçük ama önemli bir adımdır.Bundan sonrası, yalnızca mahkemelerin değil, sandığın ve halkın konuşacağı bir dönem olmalıdır.

**

Ölü doğmuş bir ittifak: Ulus İttifakı

Türkiye siyaset sahnesinde yeni bir ittifak daha doğdu: Ulus İttifakı. Ancak bu doğum, siyasetin gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda, daha ilk adımda bir cenin misali düşmüş gibi.Yirmi dokuz siyasi partinin bir araya gelmesiyle oluşturulan bu ittifak, isim itibarıyla iddialı, ancak içeriği itibarıyla fazlasıyla sorunlu.

İttifakı oluşturan partilerin isimleri uzayıp gidiyor: Güç Birliği Partisi, TEK Parti, Adaletin Aydınlığı Partisi, Kızıl Elma Partisi, Ötüken Birliği Partisi ve daha niceleri… Her biri kendi lideriyle sahnede ve her biri, deyim yerindeyse, ülkeyi bir çırpıda yönetmeye talip.Genel başkanlar konuşmalarında öylesine iddialı ki, sanki bu pazar seçim olsa Ulus İttifakı, Cumhur ve Millet ittifaklarını silip süpürecek.Oysa gerçeklik, tam tersine işaret ediyor.

Bu partilerin Güç Birliği ve Tek Parti dışındakileri, seçime katılma yeterliliğinden yoksun. Türkiye siyasetinin en temel koşullarından biri olan örgütlenme, il ve ilçe teşkilatları, seçim kurullarında temsiliyet gibi unsurların hiçbirinde varlık gösteremeyen bu partiler, nasıl olacak da halkın umudu haline gelecek?

Üstelik ittifakın toplumsal karşılığı neredeyse yok.Kamuoyunda heyecan yaratmaktan uzak, siyasi vizyonları belirsiz ve söylemleri birbirinden kopuk bu yapı, bir sinerji oluşturamıyor.Aralarında idealist insanlar olabilir, bazıları iyi niyetle yola çıkmış olabilir; ancak siyasetin arenası yalnızca iyi niyetle kazanılmıyor.Güçlü bir kadro, sahada görünürlük, topluma hitap edebilecek bir program şart.

Ulus İttifakı, isminde taşıdığı “ulus” kavramının aksine, toplumun büyük kısmına erişemiyor. Kamuoyunda “kim bu partiler?” sorusunu sorduracak kadar bilinmez aktörlerden oluşuyor. Seçim kanunlarının ve siyasi partiler yasasının çizdiği çerçevede hareket edemeyen yapıların, ne yazık ki, iktidar yürüyüşünden söz etmesi gerçekçilikten uzak bir hayalcilikten ibaret.

Bu tabloya bakıldığında Ulus İttifakı, bileşenleri gibi siyasi yaşam döngüsüne başlamadan tükenmiş bir proje görüntüsü veriyor. Siyasal iletişimde temel kuraldır: Halkın inancını kazanamayan hiçbir yapı, sandıkta başarıya ulaşamaz. Şu anki haliyle bu ittifak, ne heyecan yaratıyor ne umut veriyor.

Sözün özü, Ulus İttifakı’nın “ölü doğduğu” söylemi, siyasi bir hakaret değil, mevcut durumun sade bir tespiti. Belki gelecekte bu yapı içinden farklı oluşumlar çıkar, belki bazıları örgütlenmeyi ciddiye alır.Ancak bugün itibarıyla Ulus İttifakı, seçimlere değil, sembolik varlığa oynayan bir görüntü çiziyor.

 

**

ULUS İTTİFAKINI OLUŞTURAN PARTİLER

  1. Güç Birliği Partisi – Ali Karnap
  2. TEK Parti – Süleyman Yağcıoğlu
  3. Adaletin Aydınlığı Partisi – Altuğ Ergüzel
  4. Adalet Demokrasi Partisi – Yusuf Diril
  5. Adalet ve Demokrasi Partisi – Abdulkadir Papağan
  6. Adil Türkiye Partisi – Ata Barlas Aşkâr
  7. Anadolu Cumhuriyet Partisi – Murat Altuntaş
  8. Barış ve Eşitlik Partisi – Çağlayan Garipoğlu
  9. Bağımsız Cumhuriyet Partisi – Hakkı Karğın
  10. Cumhuriyet Partisi – Osman Karakuş
  11. Doğuş Partisi – Mahmut Karalar
  12. Evrensel Medeniyet Partisi – Burhan Erol
  13. Güçlü Yol Partisi – Hasan Güral
  14. Hak ve Adalet Partisi – Yiğit Zeki Öztürk
  15. Hak ve Huzur Partisi – Gürsel Yıldız
  16. Kızıl Elma Partisi – Yalçın Dursun
  17. Liberal Demokrat Parti – Gültekin Tırpancı
  18. Milli Beraberlik Partisi – Peyami Sefa Atıcı
  19. Milli Birlik ve Gelişim Partisi – Turgut Cumhur Şanlı
  20. Milliyetçi Cumhuriyetçi Parti – Fehmi Ataş
  21. Müdafaa-i Hukuk Hareketi Partisi – Ufuk Erdüvenci
  22. Milli Mücadele Partisi – Ahmet Kaya
  23. Milli Oluşum Partisi – Metin Çağrı
  24. Turan Hareketi Partisi – Varol Esen
  25. Türkiye Emekliler ve Çalışanlar Partisi – Cengiz Ertem
  26. Türkiye Uyanış Partisi – Ahmet İmrek
  27. Vatanseverler Partisi – Yılmaz Gülümsel
  28. Yükseliş Partisi – Nail Çakır
  29. Ötüken Birliği Partisi – Çağatay Korkut Körüklü

**

Mevlüt Abi’nin Not Defteri

Kurban Bayramı’nda gözüm ulus birliği İttifakındaydı

Bayram geldi, kurbanlıklar gitti, ama benim asıl gözüm ne koyundaydı ne koçtaydı.Benim gözüm, Ulus Birliği İttifakı’ndaydı. Dediler ki “bayram sonrası açıklayacağız, hangi 25 parti bu büyük hamleyi yaptı.” Eh, ben de Mevlüt Abi olarak “ittifak gözcüsü” görevini üzerime aldım, başladım takibe.

Bayramın ikinci günü sabahın köründe kalktım, tıraşımı oldum, beyaz gömleğimi giydim, televizyon karşısına oturdum. Dedim ki “bugün büyük gün.”
Ama ekranlarda hâlâ kurban eti nasıl pişirilir, kelle nasıl ayıklanır, kavurma ne kadar süre kavrulur gibi programlar dönüyor. İttifaktan ses yok.
Tam “herhalde ertelendi” diyecektim ki, bir alt yazı geçti:
“Ulus Birliği İttifakı, bayram sonrası açıklamasını çarşambaya erteledi.”

Bak hele dedim.
Daha açıklama yapmaya karar veremeyen ittifak mı olur?
Bir de diyorlar ki, “çok iddialıyız, ülkeyi biz kurtaracağız.”
Evlat, siz önce basın toplantısının gününü netleştirin.

Neyse, çarşambayı ettik. Bu defa toplantı yapıldı, sahne hazır, fonda dev bir Türk bayrağı, masada 25 mikrofon. Ama dikkat ettim, masadaki bazı mikrofonların önünde sadece birer karton.
Parti ismi yok.
Muhtemelen “biz de gelebiliriz ama önce bir bakalım” diye oturanlar.

Konuşmalar başladı.
Genel başkanlardan biri “tarihi bir adım atıyoruz” dedi.Diğeri “bu milletin özlediği birliktelik burada” dedi.Bir başkası da çıktı, “bu ittifakta masa yok, masa başı oyunları da yok” dedi.
Yahu masa yok diyorsun da, siz hâlâ masa etrafındasınız?

Derken sıra geldi partilerin açıklanmasına…
İsimler tek tek okunuyor.
Bazılarını ilk kez duyuyorum.
“Milli Vicdan Partisi”, “Yeni Ufuklar Hareketi”, “Adalet Yolcuları”, “Anadolu Işığı”…
Allah Allah! Bunlar parti mi, yoksa Instagram’da motivasyon sayfası mı belli değil.
Biri “Turan Gönüllüleri Partisi” dedi, ben de sandım ki Mehter Takımı açılış yapacak.

Sonra dayanamayıp kahveye gittim, durumu mahalleye anlatayım dedim. Bizim İrfan hemen sordu:
“Abi kimler varmış?”
Ben de “29 partinin 24’Ü tabela, 5’i kartvizit” dedim.
İrfan dedi ki:
“Bari kartvizitlerin tasarımı güzel miymiş?”
“Eh işte” dedim, “bir tanesinde slogan vardı: ‘Biz de buradayız!’”

Şimdi soruyorum:
Bu mu büyük değişim?
Bu mu “ezber bozmak”?
Kusura bakmasınlar ama ezber değil, ajanda bozdular. Çünkü “çarşamba açıklayacağız” deyip perşembeye sarkan yapıdan memlekete ancak saat farkı gelir.

Ama yine de umut fakirin ekmeği.
Belki bunlardan biri gerçekten siyaset sahnesine bir katkı sunar.
Belki bir gün bir partinin il binası olur, belki birinin bir ilçe başkanı çıkar.
Belki kavurma soğumadan bir vaat tuttururlar.

Ama şimdilik Mevlüt Abi not düşüyor:
Bu ittifak, bayram kavurması gibi. İlk sıcaklığıyla iddialı, ama bekleyince ya yağ tutar ya da sindirim zorluğu yapar.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP