Denklik sorunu

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) yıllardır süregelen “denklik” politikası, bir kez daha tartışmaların odağında. Türkiye dışında eğitim gören öğrencilerin Türkiye’deki üniversitelere yatay geçiş yapabilmeleri için denklik şartı aranıyor. Ancak bu şart, yalnızca bazı öğrenciler için mi geçerli?

Bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da diplomasının denklik gerekçesiyle iptal edilmesi gündeme gelmişti. Sadece o değil, aralarında profesörlerin de bulunduğu çok sayıda akademisyenin lisans, yüksek lisans ve doktora diplomaları “denk değil” denilerek geçersiz sayılmıştı.
Bu olay, denklik meselesinin bireysel değil, sistemsel bir sorun olduğunu bir kez daha ortaya koymuştu.

Aynı sorun bugün birçok gencin önünde engel olarak duruyor. Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti’nin desteğiyle Makedonya’da kurulan Vizyon Üniversitesi’nde okuyan Türk öğrenciler, Türkiye’deki üniversitelere yatay geçiş yapmak istediklerinde YÖK’ün denklik duvarına çarpıyor.
Kendi devletinin katkısıyla kurulmuş bir üniversitede okuyan bu gençlere bile kapılar kapalı.

Ancak aynı kural Suriyeli gençler için uygulanmadı. Savaş nedeniyle ülkelerinden kaçan binlerce Suriyeli öğrenci, beyanlarıyla Türkiye’deki üniversitelere kabul edildiler. Bu insani bir yaklaşımdı, kimsenin itirazı da olamaz.

Sanırım aynı uygulama bu kezFilistnli öğrenciler için de yapılacak.

Geçtiğimiz günlerde bir televizyon programına bağlanan Filistinli bir genç kız, mükemmel Türkçesiyle izleyenleri büyülemişti. Türkçeyi kendi kendine öğrendiğini, Türkiye’ye hayran olduğunu söylüyordu. Hukuk Fakültesi öğrencisiydi ama iki yıldır savaş nedeniyle okula gidememişti. Türkiye’de öğrenimine devam etmek istediğini, ancak denklik engeline takıldığını anlattı.
Stüdyodakiler yardım etmeye çalıştı, siyasiler “iletişim bilgilerini verin” dedi.

Anlaşılan, Suriyeli bir öğrenciye savaş koşulları nedeniyle aranmayan denklik, Filistinli gençler için de geçerli olacak.

Denklikte asıl sorun, “kime uygulanıyor, kime uygulanmıyor” tartışmasıdır.

Birilerinden denklik istenirken, birlierinden istenmemesi hem vicdani hem hukuki bir çifte standart oluşur.
Bu çelişkiyi ortadan kaldırmanın yolu aslında basit: Denklik şartı herkese eşit şekilde uygulanmalı ya da tamamen kaldırılmalı.
O zaman ne “denklik mağdurları” ne de “denklik şanslıları” olur.
Eğitimde adalet, eşitlikten geçer. Denklik duvarını yıkmak da ancak bu adalet duygusuyla mümkündür.

**

Mevlüt Abinin Not Defteri

Mahalleye hizmette devrim gibi proje!

Seçim yaklaşıyor, kolları sıvadım.
İlk projem: mahalleme devasa bir park kazandırmak!
Ama öyle sıradan park değil bu… Girişi bile efsane olacak!

Parka girmek isteyen vatandaş, kapıdaki dev gongu çalacak.
Yanındaki tokmağı şöyle “Allah ne verdiyse” sallayıp tınnn! diye vuracak…
Gong sesi mahalleyi inletecek, sonra herkes içeri girecek.
Ne bilet, ne para… Park beleş!
Gerçi bizim Beleş Mehmet biraz bozulacak ama söz veriyorum, parkta her şey beleş!

Tabii böyle büyük bir hizmetin açılışı da sıradan olmaz.
Dedim ki kendi kendime:

“Madem Avrupa Birliği’ne girmeye niyetliyiz, o zaman açılışa bir Avrupa güzeli getirelim!”

Aradım, taradım…
Sonunda buldum: Hollandalı bir manken!
Kendisine “Victoria’s Secret Angel” diyorlar.
Ama biz kendi aramızda kısaca Angel Hanım deriz, kolay olsun.

Angel Hanım’ın görevi basit:
Tokmağı eline alacak, gongu çalacak, sonra hep birlikte “hurraaa!” diye parka dalacağız!

Şimdi bazı çekemeyen rakip muhtar adayları çıkacak,

“Mevlüt mahalle parasını çarçur ediyor!”
diyecekler.
Aman inanmayın ha!

Bizim verdiğimiz para, mahallenin Avrupa çapında tanıtımına bakınca çerez parası kalır!
Tahmini maliyet 40 bin lira…
Tabii biraz pazarlıkla Angel Hanım’a şirinlik yaparsam belki 35’e de olur.
Olmazsa da dert değil — sonuçta bütün televizyonlar, sosyal medyalar günlerce bizden bahsedecek.
Mahallemiz dünyaya açılacak!

Rakiplerin ne yapacağını da duydum:
Bir tanesi konser dizisi açıklayacakmış…
Eh, onlar “O ses mahalle” yapsın,
biz “Gong ses mahalle” ile dünya tarihine geçelim!