Sosyal medyada biraz vakit geçiren herkes fark etmiştir: Facebook’ta, Instagram’da, X’te (eski adıyla Twitter) “bir ayda milyon kazandıran” yatırım tavsiyelerinden geçilmiyor.
Bir bakıyorsunuz, biri “bin liranı yüz bine çıkaracağım” diyor, öbürü “bir milyon kazanmanın formülünü” veriyor. Elbette amaç belli: insanları oltaya takmak.
Bu “sözde yatırımcılar”, genellikle geçmişteki bir hisse senedinin fiyatını örnek gösterip, “Bakın, bir ayda 10 kuruştan 26 liraya çıktı!” diyerek insanları cezbetmeye çalışıyorlar. Hatta son günlerde bu furyaya “yabancı yatırımcı” kılığındaki yeni hesaplar da eklendi.
Kimi İngiliz aksanıyla video çekiyor, kimi Arapça konuşuyor, kimi Amerikalı olduğunu iddia ediyor — ama hepsinin hedefi aynı: cebinizdeki son kuruş.
Ne kadar kişinin bu tuzaklara düştüğünü tam bilemem ama şunu net söyleyebilirim:
Gerçek yatırım, sosyal medyada değil; ekonomi gazetelerinde, güvenilir finans uzmanlarında, Borsa İstanbul’da, Merkez Bankası verilerinde aranır.
Unutmayın, hayal ettiğiniz “milyonluk kazanç” peşinde koşarken elinizdeki bin lirayı da kaybedebilirsiniz.
Atalarımızın dediği gibi: “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayın.”
Üstelik sadece yatırım sahtekârları değil, “hayırsever” maskesi takmış başka bir grup da sosyal medyada kol geziyor.
“Kardeşlerimiz için yemek dağıtıyoruz”, “Afrika’da su kuyusu açıyoruz” diyerek yardım kampanyaları düzenliyorlar.
Ancak dikkat edin: Kendi ceplerinden değil, sizin gönderdiğiniz paralarla bu “hayırları” yapıyorlar.
Aradaki fark şu:
Birinci grup “sizi zengin edeceğim” diyerek paranıza göz dikiyor.
İkincisi “bizim adımıza siz hayır yapın” diyerek.
Sonuç değişmiyor: Her ikisi de sizin emeğinizle kazandığınız paranın peşinde.
Gerçek hayır da, gerçek yatırım da samimiyet ister, bilgi ister.
Unutmayın, internetin “her şeyi bilen” sahte uzmanlarına değil, aklınıza ve vicdanınıza güvenin.
**
Tanrı’nın Adaleti: MHP Karşıtlığından AK Parti’ye Kıvrılan Yolculuk
Siyaset, bazen öyle bir aynadır ki bakarken kendi yansımanızı tanıyamazsınız. İyi Parti’nin MHP’ye olan karşıtlığı, kuruluşundan bu yana adeta kutsal bir ritüel gibi sürdü. Her MHP açıklamasına bir “hayır”, her MHP hamlesine bir “karşı hamle”… Ama gelin görün ki, kaderin cilvesi devreye girince, dün “milliyetçiliği kaybettiniz” dediğiniz yere bugün gülerek oturuyorsunuz. İşte siyasette Tanrı’nın adaleti: ironik, acı ama bir o kadar da öğretici.
İyi Parti, kurulduğu günden bu yana siyasetteki en net çizgisini hiç şaşırmadan sürdürüyor: MHP’yi eleştirmek. Her MHP açıklamasına karşıt bir açıklama, her MHP politikasına karşı bir tavır geliştirmek… Kuruluş iddiaları “seküler milliyetçi” bir parti olarak MHP’nin gölgesinden sıyrılmak, milliyetçiliği baskı altına alanlarla yan yana durmamak üzerineydi. Ancak bu hedef, yıllar içinde kendisini “yalnızca MHP karşıtlığı” eksenine hapsetti.
Ne Meral Akşener’in liderliğinde ne de günümüzde “ülkücü” başkan Müsavat Durmuş Dervişoğlu döneminde bu çizgide bir değişiklik olmadı. MHP eleştirisi dışında politika üretemeyen İyi Parti, siyasal yolculuğunda her geçen gün kan kaybetti. Son anketler, eski Millet İttifakı ortağı partilerin yandaşlarının çabalarına rağmen oy oranlarının hâlâ yüzde 2–3 civarında seyrettiğini gösteriyor. Üstelik içeriden, milliyetçilik iddiasını daha radikal biçimde savunan Zafer Partisi gibi oluşumlar çıkıyor.
İyi Parti’de uzun süredir süren istifa dalgası hâlâ devam ediyor. Önceki dönemde ayrılanların çoğu siyasal geleceklerini CHP’de arayarak oraya yöneldi; en büyük güvenceyi de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın desteğinde buldular. Ancak daha ilginç olan, aralarında milletvekillerinin de bulunduğu bazı isimlerin rotasını AK Parti’ye çevirmesi.
Düşünün: Bu kişiler, MHP’nin AK Parti ile ittifak kurmasını yerden yere vuruyor, MHP’yi milliyetçilikten uzaklaşmakla suçluyor, tüm siyasal yaşamlarını MHP ve AK Parti karşıtlığı üzerinden şekillendiriyorlardı. Ve şimdi, dün eleştirdikleri yere gidiyorlar.
Eskiler “Allah’ın sopası yok” derdi. Sopası var mı yok mu bilemem ama, İyi Parti’den AK Parti’ye yönelenler, Tanrının adaletinin bir şekilde yerine geldiğini bizlere gösteriyor: Dün suçladığınız sözleri, bugün size yediriyor; dün eleştirdiğiniz yere, bugün gönderiyor.
Siyasette ironiler, bazen en ilginç dersleri verir. Ve bazen, Tanrı adaleti, en beklenmedik yerlerde ortaya çıkar.
**
Mevlüt Abinin Not Defteri
Birikimlerimi halkımla paylaşacağım
Sevgili halkım, dostlarım, takipçilerim!
Artık saklamıyorum, zaman geldi: Sosyal medyada birikimlerimi paylaşacağım. Ekonomi, siyaset, yatırım… Hepsi Mevlüt Abinin elinden çıkma reçetelerle!
Bana kulak verin; cebinizdeki yüz lira, bir ayda bir buçuk milyon, iki ayda altı milyon olacak. Tabii ki benim öğretilerimle. Yani dikkat edin: Bu işler “rastgele zengin olma” değil, “Mevlüt Abisi dinle, fakirliği unut” sistemidir.
Kısa sürede fakir fukara diye horlananlardan, hatırı sayılır efendiler konumuna geçeceksiniz. Birkaç ayda havuzlu villa sahibi olacaksınız; çocuklar için bir villa daha alıp “villalar kolonisi” kuracaksınız. Evet, yanlış okumadınız, koloniyi siz kuracaksınız.
Borsada yüz milyonluk hisseler, bankada yüz milyonluk mevduatlar, evde yastık altında çil çil altınlar… Ve tabii ki siyaset! İlçe yönetimine bile yazılamazken, ilk seçimde milletvekili adayı olacak, beş altı dönem TBMM keyfini çıkaracaksınız.
Ama uyarıyorum: Bu hızlı zenginleşme ve siyasi yükseliş sürecinde, “yarın başlıyorum” diyenler kazanır. Dinleyin Mevlüt Abinizi; yaşamınız değişsin, yastık altındaki altınlar cüzdanınıza dönüşsün, villalarınız kolonileşsin, TBMM’de sandalye kapın!
Unutmayın: Mevlüt Abinin yöntemi garantili… en azından kendisine göre.
ADANA
19 saat önceGÜNDEM
2 gün önceADANA
3 gün önceADANA
3 gün önceADANA
3 gün önceADANA
4 gün önceADANA
4 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.