Son yıllarda betonun gölgesinde kalan tarih, sessiz çığlıklar atıyor. Ancak Adana’dan gelen son haberler, bu sessizliğin artık yırtıldığını gösteriyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, Sarıçam ve Ceyhan ilçelerinde aldığı yeni kararlarla, tarihsel ve arkeolojik mirasın korunması yönünde önemli bir adım attı.
Kurul, Sarıçam’ın Şevkiye (Ünlüce) Mahallesi’nde yer alan alanda yaptığı incelemeler sonucunda pişmiş toprak seramik parçaları, mimari taş bloklar ve yapı kiremitleri tespit etti. Bu buluntuların kültür varlığı niteliği taşıdığı onaylanınca, bölge Ünlüce Höyüğü 1. ve 3. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak tescil edildi. Böylece höyüğün çekirdek alanı ve çevresindeki koruma kuşağı belirlenmiş oldu. Artık burada herhangi bir inşaat ya da düzenleme faaliyeti “koruma esaslarına” tabi olacak.
Benzer bir adım da Ceyhan’ın Erenler Mahallesi için geldi. Maliye hazinesine ait bir parselde yapılan çalışmalar, mezarlar ve seramik alanlarıyla dikkat çeken bir kültür katmanını ortaya çıkardı. Erenler Ziyaret Tepesi, 24 Eylül 2025 tarihli kurul kararıyla 1. Derece Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edildi. Uzman raporuna göre bölge, Ceyhan Ovası’nın tarihsel dokusunu anlamamızda yeni bir pencere açacak önemde.
Bu kararlar, sadece birkaç tescil işlemi değil; aynı zamanda bir zihniyet değişiminin işareti. Çünkü bir süredir, kimi belediye meclislerinde sit alanlarını “imar fırsatı” olarak gören yaklaşımlar yaygınlaşmış durumda. Kooperatiflerin ve özel girişimlerin, korunması gereken bu alanlara “göz dikmesi” ise kamu vicdanını yaralıyor. Adana Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, aldığı bu kararlarla bir kez daha hatırlattı: Tarih rantın değil, hafızanın alanıdır.
Şimdi sıra, Sarıçam sınırlarındaki Karaömerli bölgesinde. İmara açılmak istenen sit alanının korunması için aynı kararlılığın gösterilmesi gerekiyor. Ve elbette, Seyhan Barajı suları altında kalmış Augusta Antik Kenti için de vakit kaybetmeden harekete geçilmesi şart. Çünkü tarih, bir kez kaybedildiğinde geri getirilemez; ama korunduğunda bir kentin ruhunu yeniden canlandırabilir.
Adana’dan yükselen bu kararlar, Türkiye’nin dört bir yanına örnek olmalı. Kültür varlıklarını “taş ve toprak” değil, bir halkın hafızası ve kimliği olarak gören her adım, geleceğe bırakılacak en değerli mirastır.
**
Laik Cumhuriyete sahip çıkanlar
Türkiye’nin dört bir yanında sessiz ama kararlı bir hareketlilik yaşanıyor. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi, laik cumhuriyetin değerlerini savunmak ve emperyalizme karşı durmak için yoğun bir çalışma yürütüyor.
Son günlerde, bu kararlılığın en somut örneklerinden biri Atatürk Parkı’nda görüldü. TKP üyeleri ve gönüllüleri, yurttaşlara bildiriler dağıtarak laik cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkma çağrısında bulundular. Dikkat çekici olan, bu çağrının karşılık bulduğu kesimlerin çeşitliliğiydi. Başörtülü teyzeler, emekli işçiler, genç anneler, yaş almış yurttaşlar… Her biri, TKP’lilerin uzattığı bildiriyi yalnızca almakla kalmadı, onlarla uzun uzun sohbet etti. Bu tablo, ülkenin her kesiminden insanın Cumhuriyet’e, özgürlüğe ve eşitliğe duyduğu özlemi bir kez daha gözler önüne serdi.
TKP’liler bu etkinlikleri, “Sözümüz olsun ki, Türkiye’yi emperyalizm ve sömürüden arındıracağız. Cumhuriyet’i sosyalizmle yeniden ayağa kaldıracak, ona yapışmış her tür asalaklığı söküp atacağız” diyerek açıklıyor. Bu kararlılık, sadece bir partinin politik tutumunu değil, aynı zamanda toplumun içinde giderek büyüyen bir umudu temsil ediyor.
Bugün birçok parti, Cumhuriyet’in temel niteliklerini tartışmaya açmaktan, onu dinsel bir ortama çekmeye çalışmaktan çekinmiyor. Laikliğin, çağdaşlığın ve bağımsızlığın sistemli biçimde aşındırıldığı bir dönemde, TKP ve Türkiye Halk Temsilcileri Meclisi’nin yürüttüğü bu çalışmalar büyük bir anlam taşıyor.
Cumhuriyet’e sahip çıkmak, sadece geçmişe değil, geleceğe de sahip çıkmaktır. Bugün Atatürk Parkı’nda dağıtılan o bildiriler, birer kâğıt parçasından çok daha fazlası: Bir çağrıdır, bir uyarıdır, bir umuttur. Türkiye’nin her köşesinde bu umut yeniden yeşeriyor.
Laik Cumhuriyet’in mirasını korumak, bir partinin değil, bütün bir halkın görevidir. TKP’nin bu doğrultudaki çabaları, bize bir kez daha gösteriyor ki, Cumhuriyet’i ayakta tutacak olan halkın örgütlü bilincidir.
Ve evet… Halkın içinden yükselen bu ses, “Cumhuriyet’i sosyalizmle yeniden kuracağız” diyor.
Belki de tam da bu yüzden, geleceğe dair umudumuzu diri tutmakta fayda var.
ADANA
1 saat önceADANA
3 saat önceGÜNDEM
20 saat önceADANA
23 saat önceADANA
1 gün önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önce