Bir zamanlar Türkiye’nin dördüncü büyük kenti olan, sanayisiyle, tarımıyla, kültürüyle ülke ekonomisine yön veren Adana, bugün her alanda büyük bir çöküşün eşiğinde.
Sanayisi can çekişiyor, tarımı üretimden uzaklaşmış, kültür ve sanat hayatı sönmüş durumda.
Bir zamanlar deplasmana gelen takımların korkulu rüyası olan Adana Demirspor ve Adanaspor’un hali, kentin genel durumunun küçük bir özeti gibi. İki kulüp de bugün maddi çıkmazda; ne futbolcuların, ne teknik heyetin, ne de kulüp çalışanlarının maaşları ödenebiliyor. Elektrik, su, bakkal borçları birikmiş, kapıya kilit vurmak an meselesi.
Oysa Adana, sinemaya yön veren bir şehirdi. Altın Koza Film Festivali bir dönemin gözbebeğiydi. Şimdi ise her yıl biraz daha sönüyor. Bereketli topraklar artık bereketini yitirmiş; şiirleriyle, öyküleriyle, sanatçılarıyla bir döneme damga vuran kent, her geçen gün biraz daha sessizleşiyor.
Sanayi deseniz… Zaten çoktan can vermiş. Ağlayanı bile kalmamış.
Bir zamanlar ülke sanayisinin öncüsü olan Adana, bugün 4’üncülükten 22’nciliğe gerilemiş durumda.
CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin’in Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi görüşmelerinde dile getirdiği sözler, bu çöküşün vahametini gözler önüne serdi. Yüzden fazla fabrikanın kapısına kilit vurulmuş, işsizlik artmış, üretim durmuş.
Eskiden Türkiye ekonomisini ayakta tutan dev fabrikaların yerinde bugün ya apartmanlar yükseliyor ya da arsalar müteahhitlerin insafına terk edilmiş durumda.
Üstelik Adana’ya verilen sözlerin hiçbiri tutulmadı. Ceyhan Kimya İhtisas Organize Sanayi Bölgesi ve Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesi hâlâ kurulamadı. Yıllardır yatırım teşvikleri dışında tutulan Adana, çevre illere kaptırdığı desteklerle daha da geriye düştü.
Komşu illerde üreticilere IPARD hibeleri akarken, Adanalı çiftçiye “sen uzaktan bak” denildi.
Sonuç?
Sanayici komşu illere göç etti. Havalimanı elinden alındı, Mersin’e taşındı. Demiryolu atölyeleri Tarsus’a gönderildi. Adana’nın elinden ne varsa birer birer alındı.
Bugün Adana’nın eski günlerini bilen bir yabancı gelse, gördüğü manzara karşısında dehşete düşer.
Peki bu çöküş nerede duracak?
Bu sorunun yanıtı belli:
Hiçbir şey kendiliğinden düzelmez.
Adana’nın yeniden ayağa kalkması için kentin siyasetçilerinin, bürokratlarının ve sivil toplumunun elini taşın altına koyması gerekir.
Ama ne yazık ki, genel başkanların iki dudağı arasına sıkışmış siyasetçilerden bunu beklemek saflık olur. Onlar, Adana’nın geleceğinden çok kendi siyasi ikballerini düşünerek hareket ediyorlar.
Adana’nın havalimanı gitmiş, demiryolu taşınmış, sanayi kuruluşları çevre illere kaçırılmış…
Umurlarında mı?
Adana, kendi kaderine terk edilmiş bir kent görüntüsü veriyor.
Ama unutulmamalı: Bu şehir, bir zamanlar küllerinden doğmayı başarmış bir şehir.
Belki bir gün, yine o iradeyi bulur, yeniden ayağa kalkar.
Ama o gün gelene kadar, “Adana’nın çöküşü nerede duracak?” sorusu, hepimizin vicdanında yankılanmaya devam edecek.
**
DAYANIŞMA MI, ELEMAN YETERSİZLİĞİ Mİ?
Adana’da ilginç bir belediye işbirliği haberi gündeme geldi. CHP’li Seyhan ve Yüreğir Belediyeleri, kentteki bazı bulvar ve caddelerin temizliğini ortaklaşa yapma kararı almış. İyi hoş da, bu kararda akla gelen ilk soru şu: Dayanışma mı bu, yoksa eleman yetersizliği mi?
İki belediyenin birlikte temizleyeceği yerler arasında Toros Caddesi, Gazipaşa Bulvarı ve Ziyapaşa Bulvarı bulunuyor. Ancak dikkat çekici bir ayrıntı var: Bu cadde ve bulvarların tamamı Seyhan ilçesi sınırları içinde yer alıyor. Yani Yüreğir Belediyesi, kendi sınırlarını bırakıp komşu ilçede süpürge sallayacak.
Belediyelerin ortak temizlik kararını “Adanalıların ortak kullanım alanları” gerekçesiyle açıkladıkları söyleniyor. Peki, Yüreğir’de Adanalıların ortak kullanım alanı sayılabilecek yerler yok mu? Elbette var. Demek ki bu “ortak kullanım” gerekçesi biraz havada kalıyor.
Asıl mesele şu:
Seyhan Belediyesi’nin kadrosu kendi ilçesini temizlemeye yetmiyor mu?
Yoksa bu iş, “CHP’li iki belediyenin dayanışma örneği” olarak mı sunulmak isteniyor?
Doğrusunu isterseniz, ben bu işte romantik bir dayanışma hikâyesi görmüyorum. Çünkü her iki ilçede de temizlik hizmetleriyle ilgili şikâyetler bitmiyor. Kendi mahallesinde çöp konteynerleri taşan, sokakları süpürülmeyen bir belediyenin kalkıp komşu ilçede temizlik yapmaya kalkışması, tam anlamıyla ironik bir durum.
Elbette dayanışma güzel bir şeydir. Belediyeler birbirine destek olabilir, ortak projelere imza atabilir. Ancak bu işin adı “dayanışma” olabilmesi için önce herkesin kendi evinin önünü temizlemesi gerekir.
Yoksa bu tablo, dayanışmadan çok personel eksikliğinin, planlama yetersizliğinin ve belki de gösteriş merakının bir yansıması gibi duruyor.
Sonuçta mesele basit:
Adanalıların beklediği şey, hangi belediyenin süpürdüğü değil,sokakların gerçekten temiz olması.
ADANA
Az önceADANA
1 saat önceGÜNDEM
19 saat önceADANA
21 saat önceADANA
24 saat önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önce