HALİL İBRAHİM BAĞ
İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri ait olmak, sevilmek, paylaşmaktır. Bu ihtiyaçları en doğal yoldan karşılayan ilişkilerden biri de arkadaşlıktır. Geçmiş yıllardaki arkadaşlıklar çocukluktan mezara kadar denilir ve ona göre davranılırdır. Arkadaşın derdiyle dertlenir, sevinciyle sevinç yaşadık. Zor günlerde arkadaşlar hep birbirlerinin yanında olurlardı.
Ama gelin görün ki, günümüz dünyasında “gerçek arkadaşlık” kavramı yerini gitgide daha çok “çıkar ilişkilerine” bırakmış durumda.
Artık birçok dostluk, ne yazık ki, görünmez ama hissedilen bir terazide ölçülür hale geldi. “Ben sana ne veriyorum, sen bana ne katıyorsun?” Mantığı, maalesef sıcak muhabbetlerin, saf sadakatlerin yerini aldı. Bir iş bulduğumuzda arayanlar çoğalıyor, başarılarımız duyulunca ilgiler artıyor. Ama işler tersine döndüğünde o kalabalık adeta sessizliğe bürünüp ortadan kayboluyor.
Çıkar üzerine kurulan arkadaşlıklar başlangıçta masum görünür. “Birbirimize yardımcı oluyoruz, ne var bunda?” denir. Ama zamanla bu denge bozulur. Yardım beklentisi, duygusal bir borca dönüşür. Samimiyet yerini hesap kitaplara bırakır. İyi gün dostları çoğalır ama zor günlerde etraf boşalır.
Burada önemli olan şu: Elbette ilişkiler karşılıklı olmalı, tek taraflı yük taşıyan dostluklar da sağlıksızdır. Ama mesele, niyetin ne olduğu. Gerçek bir dost, çıkar değil güven temellidir. Varlığınla mutlu olur, yokluğunda eksikliğini hisseder. Seninle olmak, onun için bir kazanç değil, bir değer meselesidir.
Unutmayalım, zor zamanlarımızda yanımızda olanlar kimse, gerçek arkadaşlarımız onlardır. Ve bazen kalabalık değil, bir tek sahici dost hayat kurtarır. Çünkü arkadaşlık, birlikte gülmek değil sadece; birlikte susabilmek, birlikte ağlayabilmektir.
ADANA
18 saat önceADANA
18 saat önceADANA
1 gün önceADANA
1 gün önceADANA
4 gün önceADANA
4 gün önceADANA
4 gün önce