Silivri Cezaevi’nde dört ayı aşkın süredir tutuklu bulunan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, tutukluluğunun kaldırılması için bir kez daha mahkemeye başvurdu. Karalar, bu başvurusunu sosyal medya hesabından duyururken, “İncelendiğinde hukukun gerçeğine uygun bir karar verileceğini umuyorum. Haksızlık son bulmalı” ifadelerini kullandı.
Bu cümlelerin altını özellikle çizmek gerekiyor. Çünkü bugün artık kimsenin inkâr edemeyeceği bir gerçek var: Zeydan Karalar’ın soruşturma süreci de tutuklanma kararı da, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel hükümleriyle çelişiyor.
– Yetkisiz Mahkeme, Hatalı Süreç
En başından beri tartışılan temel mesele aslında çok net:
Zeydan Karalar hakkındaki soruşturma ve tutuklanma kararı, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun açık hükümlerine uygun değil.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 12. maddesinin birinci fıkrası şöyle der:
“Davaya bakmak yetkisi, suçun işlendiği yer mahkemesine aittir.”
Bu hüküm, yoruma kapalıdır; hukuk dilinde “emredici madde” olarak anılır. Yani iddiaya konu eylemler Adana’da gerçekleştiyse, Karalar’ın da Adana’daki mahkemelerde yargılanması gerekir. Ancak süreç bu kadar yalın bir çerçevede ilerlemedi. Bu nedenle tutuklamanın en başından beri tartışmalı olduğu hukuk çevrelerinde sık sık dile getirildi.
Peki ne oldu?
Zeydan Karalar’ın daha önce yaptığı tahliye başvuruları reddedildi. Fakat bu ret kararlarının hiçbiri, işlemlerdeki bariz yetki sorununu ortadan kaldırmadı. Hukuki tartışma ısrarla göz ardı edilirken, kamu vicdanında büyüyen soru işaretleri de aynı hızla çoğaldı.
Karalar’ın daha önce yaptığı tahliye başvurularının reddedilmesi de kamuoyunda, özellikle de Adana’da geniş bir kesim tarafından adalete duyulan güveni zedeleyen bir unsur olarak değerlendirildi.
– Yeni Başvuru, Adalet İçin Bir Eşik
Şimdi ise yeni bir eşikteyiz.
Zeydan Karalar’ın yaptığı son başvuru, yalnızca bir kişinin özgürlüğü ile ilgili değil; aynı zamanda Türkiye’nin hukuka bağlılık sınavı açısından önemli bir fırsat niteliğinde.
Bu dosya, dört ayı aşkın süredir devam eden bir tartışmayı sona erdirmek; hem hukuki hem de toplumsal anlamda birikmiş gerilimi yumuşatmak için mahkemeye tanınmış ciddi bir imkân sunuyor.
Karalar’ın avukatları başından beri usul hükümlerinin ihlal edildiğini savunuyor. Eğer mahkeme bu başvuruyu hakkıyla değerlendirir ve CMK’nın açık hükümlerini esas alırsa, var olan hukuka aykırılığın giderilmesi mümkün hale gelecek.
– Türkiye Bu Fırsatı Değerlendirmeli
Bir ülkede hukukun üstünlüğü, yalnızca kanun maddeleriyle değil; o maddelerin doğru uygulanmasıyla anlam kazanır.
Her yanlış, zamanında düzeltilmediğinde daha büyük bir yanlışa dönüşür; her geciken adalet, adalet olmaktan biraz daha uzaklaşır.
Zeydan Karalar dosyasında alınacak karar, yalnızca bireysel bir tahliye kararı olmayacak; aynı zamanda Türkiye’nin hukuk devleti reflekslerinin ne kadar güçlü olduğunun göstergesi olacaktır.
Dileğimiz, mahkemenin bu fırsatı iyi değerlendirmesi; hukukun, kanunun ve vicdanın sesi doğrultusunda hareket etmesidir. Çünkü dört ayı aşkın süredir devam eden bu hukuka aykırı tablo, artık sona erdirilmelidir.
ADANA
Az önceGÜNDEM
15 saat önceADANA
17 saat önceADANA
19 saat önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önceADANA
2 gün önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.