Türkmeneli Sandıkta Konuştu: Kerkük Türk’tür, Türk Kalacaktır!

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Bir ulusun ayakta tutan şey, sadece toprağı değil; o toprağın üzerinde dik duran iradesidir.

11 Kasım seçimleri, sadece Irak siyasetinin değil, Türkmen tarihinin de dönüm noktalarından biridir.
Yıllardır sistematik biçimde demografik yapısı değiştirilen, her türlü baskı ve sindirme politikasıyla kuşatılan Türkmeneli, bu seçimde sandıkta tokat gibi bir cevap vermiştir.

Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır!

Ve Türkmenler bu gerçeği bir kez daha tüm dünyaya haykırmıştır.

Saddam Hüseyin sonrası dönemde ABD’nin açık desteğiyle bölgeye yerleştirilen Kürt gruplar, Kerkük’ün kimliğini silmeye kalktı. Demografik mühendislikten, idari oyunlara kadar her yöntem denendi. Türkmenler tehdit edildi, adaylarına saldırıldı, seçim propagandaları sabote edildi.
Ama ne oldu?
Sandık açıldığında Türkmeneli dimdik ayaktaydı.

Birleşik Türkmen Cephesi’nin listesiyle yarışan Türkmen adaylar, tüm baskılara rağmen beş milletvekiliyle parlamentoya girmeyi başardı:
Kerkük’ten Erşat Salihi ve Gülsel Muhammet, Musul’dan Züleyha İlyas, Bağdat’tan Gülşen Celal ve Tuzhurmatu’dan Büşra İlhanlı.
Bu beş isim, sadece birer milletvekili değil; her biri Türkmeneli’nin direniş iradesinin sembolüdür.

Bu sonuç, bir siyasi başarıdan öte, bir varoluş bildirgesidir.Türkmen varlığının ilanıdır.
Kerkük’te, Musul’da, Tuzhurmatu’da, Telafer’de, Altunköprü’de; her taşın, her damın, her mezarın Türkçe söylediği bir yemin vardır: “Biz buradayız.”Ve Türkmen kadını, erkeğiyle omuz omuza o yemini bir kez daha hatırlattı.
Yani, Türkmen halkı, “Bizi yok sayanlara, bizi ötekileştirenlere rağmen buradayız” demiştir.
ABD’nin planları, Kürt grupların hesapları, Bağdat’taki koltuk pazarlıkları… Hepsi bu iradenin karşısında boşa düşmüştür.

Türkmen Kadınlar Derneği Başkanı Dr. Fevziye Hasasu’nun şu sözleri her şeyi özetliyor:

“Var olduğumuzu ve hep orada olacağımızı herkese kanıtladık. Kerkük de, Türkmeneli de bizim toprağımızdır ve bizim kalacaktır.”

Bu ifadede bir milletin asaletinin, sabrının ve kararlılığının sesi vardır.
Türkmen kadını artık siyasetin, direnişin ve temsilin ön saflarındadır.
Dört kadın milletvekilinin seçilmesi, sadece bir demokrasi göstergesi değil, Türkmen kimliğinin kadın eliyle yeniden yükselişidir.

Irak Meclisi’nde artık Türkmeneli’nin sesi duyulacak.Artık Irak Meclisi’nde Türkmenlerin sesi daha gür çıkacak.
Erşat Salihi gibi tecrübeli bir liderin yeniden parlamentoda olması, hem Türkmen davası hem Türk dünyası için büyük kazançtır.Erşat Salihi’nin tecrübesi, genç kadın vekillerin enerjisiyle birleştiğinde; Türkmeneli’nin sesi sadece Bağdat’ta değil, Ankara’da, Bakü’de, Türk dünyasının her köşesinde yankılanacaktır.

Bu beşli, sadece Türkmenlerin değil, Türk ulusunu, bütün Türk dünyasının onurudur.

Bu seçim, aynı zamanda unutturulmaya çalışılan bir halkın belleğini tazeledi.
Baskıya, ötekileştirilmeye, yalnızlığa rağmen direnen Türkmen halkı bir kez daha oyunları bozdu.
Unutulmamalıdır ki Kerkük, bir toprak meselesi değil; bir kimlik meselesidir.
Ve kimliğini unutan halklar tarihten silinir.
Türkmeneli bu seçimle tarihten silinmeyeceğini, aksine tarih yazacağını göstermiştir.

Bütün baskılara, ötekileştirmelere, yalnız bırakılmalara rağmen Türkmenler susmadı.
Bu seçim, sandıktan çıkan bir sonuç değil; bir milletin yeniden doğuş belgesidir.
Irak Türkmenleri, kendi kaderini tayin etme hakkını eline almış, dünyaya şu mesajı vermiştir:
“Biz buradayız, Türk’üz ve var olmaya devam edeceğiz.”

Şimdi görev, seçilen beş vekile düşüyor.
O koltuklarda oturan her bir Türkmen vekil, sadece kendi bölgesini değil, Türkmeneli’nin tamamını temsil ediyor.
Ve unutmamak gerekir ki: Türkmeneli’nin kaderi, Türk dünyasının namusudur.

Bugün Kerkük’te dalgalanan bayrak, sadece bir şehrin değil; Türk’ün direnişinin bayrağıdır.

Tüm bu inançla, tüm bu onurla…
Türkmen kardeşlerimizi, Türkmeneli’nin her köşesinde sandığa giden, iradesine sahip çıkan tüm kandaşlarımızı yürekten kutluyorum.
Yeni seçilen vekillerimize başarılar diliyor, onların her bir adımında “Türkmeneli için” atılan kalplerin duası olduğunu anımsatıyorum.

Çünkü bu hikâye bitmedi.
Bu, sadece yeniden başlayan bir destanın ilk satırıdır.

Kerkük Türk’tür, Türkmeneli Türk kalacaktır.
Ve bu artık sadece bir slogan değil, sandıkla mühürlenmiş bir gerçektir.