İstanbul Valiliği geçtiğimiz günlerde oldukça önemli bir karara imza attı. Şehir genelinde, metro giriş-çıkışları, taşıma durakları ve istasyonlarda açılan, SMA hastası çocuklar adına bağış toplandığı iddia edilen standlara artık izin verilmeyecek. Gerekçe net: artan şikayetler, ihbarlar ve istismara dönüşen bir bağış düzeni.
Karar, geç de olsa yerinde bir adımdır. Çünkü kamuoyunun bir süredir konuştuğu, ama kimsenin açık açık dile getirmediği bir gerçek vardı: SMA hastası çocuklar üzerinden yürütülen bazı bağış kampanyaları ne yazık ki güvenilirlikten uzak, denetimsiz ve suistimale açık bir hâl almıştı.
Bu kampanyaların arkasındaki bazı derneklerin, yardım toplama faaliyetlerini “duygu sömürüsü”ne çevirdiği, hatta hastalık üzerinden maddi kazanç sağladığı iddiaları uzun süredir basında yer alıyordu. Nitekim bir dönem gündeme düşen “sahte SMA standı” haberleri, bu işin geldiği vahim noktayı göstermeye yetiyordu.
Daha da vahimi, bazı kampanyalarda bir yaşından büyük çocuklar için para toplandığı halde, kampanyada adı geçen pahalı ilacın o yaş grubuna etkili olduğuna dair bilimsel bir veriye rastlanmıyordu. Yani ilacın üretici firması dahi, söz konusu yaş aralığında olumlu sonuç garantisi vermiyorken, bazı dernekler hâlâ para toplamaya devam etti.
Toplanan milyonlarca liranın, ne yazık ki gerçekten ihtiyacı olan hasta çocuklara değil, bu işin ticaretini yapanlara gittiği; bu kişilerden bazılarının lüks yaşantılar sürmeye başladığı, otomobil galerileri açtığı, yurt dışında partiler düzenlediği de kamuoyuna yansıyan bir başka acı gerçek oldu.
Tüm bu tablo içerisinde asıl mağdurun kim olduğunu unutmamak gerekiyor: SMA hastası çocuklar ve aileleri. Çünkü onların yaşadığı acı, bazı kişiler için bir gelir kapısına dönüştü.
Bu yüzden İstanbul Valiliği’nin aldığı karar, yalnızca bir “yasak” değil; aynı zamanda kamu vicdanını rahatlatan bir adım, istismara karşı alınmış geç kalmış bir önlemdir.
Ancak mesele yalnızca İstanbul ile sınırlı kalmamalı. Adana’dan Ankara’ya, İzmir’den Diyarbakır’a kadar tüm illerde, benzer uygulamaların hızla devreye alınması gerekiyor. Gerçek ihtiyaç sahipleri içinse, şeffaf ve denetlenebilir bir yardım mekanizması oluşturulmalı. Devletin ve yetkili kurumların, bu alandaki boşluğu sivil inisiyatife bıraktığı sürece bu suistimallerin önüne geçilmesi zor olacaktır.
İyi niyetli vatandaşların merhameti üzerinden servet biriktirenlerin karşısında durmak, yalnızca bir idari karar değil; aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur.
Unutulmamalı: Yardım etmek istemek bir erdemdir, ama bu erdemi suistimal edenlere göz yummak bir suçtur.
**
Mevlüt Abinin Not Defteri
Vatandaşlıktan Çıkmaya Karar Verdim!
Yok arkadaş, ben bu işin içinden çıkamıyorum. Vallahi de billahi de, en kısa zamanda T.C. vatandaşlığından çıkacağım. Gözüm karardı artık! Kararlıyım, dosdoğru Ortadoğu ülkelerinden birine geçiş yapacağım. Belki bir Arap Emirliği, belki bir çöl krallığı… Henüz karar vermedim ama niyet net!
Bak şimdi, anlatayım da siz de hak verin.
Geçenlerde hastalandım. Valla öyle grip falan da değil ha, resmen yerle yeksan oldum. Ambulansla götürdüler hastaneye. Neyse, yatırdılar, serum morum derken üç gün yattım. Ama gelin görün ki bir Allah’ın kulu da “Mevlüt Abi geçmiş olsun” demedi. Ne muhtar, ne belediyeden bir yetkili, ne de ihtiyar heyetinden bir azacık insan evladı! Sanki mahallede görünmez olmuşum.
Ama hemen yan odada kim yatıyor dersiniz? Başka bir ülkenin vatandaşı. İsmini vermeyeyim, reklam olmasın. Ama adamın odası bildiğin bayram yeri! Ziyaretçiden adım atacak yer yok. Belediye başkanı bizzat çiçek göndermiş, muhtar pasta yollamış, mahalle esnafı sıraya girmiş “geçmiş olsun” diyebilmek için. Hatta duydum, biri Adana’dan kebap getirmiş. O derece!
Ben ne yaptım? Eve geldim, hâl hâl değil. Yemek yapacak hâlim yok. Evde bir tabak çorba yok. Mahalleden bir ses yok. O an karar verdim: Bu böyle olmayacak!
Artık ben de başka ülkenin vatandaşı olacağım kardeşim! Hangi ülke ilk kabul ederse, vallahi dosyayı hemen gönderiyorum. Yeter ki “Sen hoş geldin” desinler. O da olurum, bu da olurum. Gerekirse vatandaşlık yeminini TikTok’tan ezberlerim!
Siz beni tanırsınız, Mevlüt Abi söz verdiyse yapar. Şu anda vatandaşlık geçişi için araştırmalara başladım. Aklımda birkaç ülke var ama kesinleşince sizlerle paylaşacağım. Belki de köşe yazılarımı artık “Mevlüt bin Ahmet el-Türko” imzasıyla okursunuz, kim bilir?
Takipte kalın, gelişmelerle yine buradayım.
Mevlüt Abi (Şimdilik T.C. vatandaşı)
ADANA
6 dakika önceADANA
8 dakika önceADANA
11 dakika önceADANA
9 saat önceADANA
9 saat önceADANA
13 saat önceADANA
14 saat önce