Orban, doğru yolu gösterdi

Orban, doğru yolu gösterdi

ABONE OL
10 Ekim 2025 08:22
Orban, doğru yolu gösterdi
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 12. Zirvesi’nde yaptığı konuşmayla bir kez daha Avrupa siyasetinin ezberini bozdu. Orban, Avrupa Birliği’nin (AB) dağılma sürecine girdiğini açıkça ifade ederken, “Batmakta olan gemiye tutunamayız” sözleriyle hem Brüksel’e hem de AB hayaliyle yaşayan çevrelere tarihi bir uyarıda bulundu.

Bu sözler, özellikle Türkiye’de hâlâ Avrupa Birliği üyeliğini bir hedef sananlara, tükenmiş bir yapıya umut bağlamanın beyhude olduğunu en açık biçimde anlatıyor. Orban, sadece teşhis koymakla kalmadı; çözüm yolunu da gösterdi.

Avrupa’da savaş politikaları, aile karşıtı ideolojiler ve toplumsal çözülme giderek derinleşiyor. Buna karşın Orban, Türk Devletleri Teşkilatı’nın sahip olduğu değerleri, ortak kültürü ve güçlü dayanışma ruhunu öne çıkararak, geleceğin yönünü işaret ediyor.

Orban’ın Avrupa Birliği’ne yaptığı çağrı ise stratejik açıdan son derece dikkat çekici:

“Avrupa Birliği, bugün stratejik ortak olarak Türk Devletleri Teşkilatı’nı ve Orta Asya’yı yanına almalıdır. Macaristan bunu yaptı, Orta Avrupa da bunun farkında. Biz Macarlar, Türk Dünyası’nın büyük destekçileriyiz.”

Bu ifadeler, sadece diplomatik bir nezaket cümlesi değil; aynı zamanda Avrupa’nın geleceğine dair ciddi bir vizyon önerisi. Zira Orban, hem AB içindeki tıkanmayı görüyor hem de Türk Dünyası ile kurulacak stratejik bağların kıtanın yeniden güçlenmesi için bir fırsat olduğunu vurguluyor.

Bugün AB, kendi iç çatışmalarına ve yönsüzlüğüne gömülmüş durumda. Brüksel bürokrasisi, halklarından kopuk bir elit tabaka hâline gelmiş. Oysa Türk Devletleri Teşkilatı, ortak tarih, ortak kimlik ve karşılıklı saygı temeli üzerine inşa ediliyor.

Orban’ın sözleri, sadece Avrupa için değil, bizim için de bir hatırlatma niteliğinde.
Türkiye’de hâlâ AB kapısında beklemeyi “medeniyet tercihi” sananlar, aslında komadaki bir hastaya umut bağladıklarının farkında değiller.

Viktor Orban, bugün gerçek bir devlet adamı olmanın ne demek olduğunu bir kez daha gösterdi.
Gerçek dostlar, sadece eleştiren değil, yön gösterenlerdir.

Belki de artık biz de şu soruyu sormalıyız:
Batmakta olan gemiye mi tutunacağız, yoksa kendi rotamızı mı çizeceğiz?

**

Ortak abecede ilk adım

 

Türk Dünyasında Birlik Yazısıyla Başlar. Türk dünyasının gönül bağlarını, ortak tarihini ve kültürel birliğini güçlendirecek önemli bir adım atıldı. Türk Devletleri Teşkilatı’nın 12. Zirvesi’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin Türk Dünyası Ortak Abecesiyle kitap basımına başlayacağını açıkladı. Bu adım, uzun zamandır gündemde olan “ortak abece” fikrinin somut bir uygulaması olarak büyük bir anlam taşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Cengiz Aytmatov’u anlatan bir eser ile Oğuznameler’in ortak abeceyle basılacağını duyurması, Türk dünyası için yalnızca kültürel değil, aynı zamanda stratejik bir gelişmedir. Çünkü alfabe, bir milletin kimliğini, düşünce dünyasını ve ortak hafızasını yansıtan en temel unsurlardan biridir.

Bu girişim, Türk dünyasında dil birliğine giden yolun ilk adımıdır. Ortak abeceyle yazılmış eserler, Kazakistan’dan Azerbaycan’a, Kırgızistan’dan Özbekistan’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada okurla buluştuğunda, artık çeviri engelleri azalacak; kardeş halklar birbirinin düşüncesine, edebiyatına, tarihine doğrudan ulaşabilecektir.

Ancak bu yalnızca bir başlangıç olmalıdır. Türk dünyasının destanları, söylenceleri, ünlü yazarlarının roman, öykü ve şiirleri; çağdaş kalemlerin eserleri de ortak abeceyle yayımlanmalıdır. Bu yönde atılacak her adım, ortak kültür bilincini pekiştirecek, Türk dünyasının sesi daha gür çıkacaktır.

Gazeteler, dergiler ve dijital yayın organlarında ortak abecenin kullanımı teşvik edilmelidir. Çünkü dilde birlik, düşüncede ve gönülde birliğin de temelidir. Her yeni satır, Türk dünyasının ortak geleceğine atılmış bir harf kadar değerlidir.

Ortak abece, yalnızca yazının değil, birliğin simgesidir.
Bugün atılan bu adım, yarının ortak Türk dünyasının alfabelerine değil, kalplerine kazınacaktır.

**

Mevlüt Abinin Not Defteri

Mahalle büyüklerinin baskısına dayanamadım

Vallahi billahi ben kararımı vermiştim: “Seçimlere kadar hiçbir şeye karışmayacağım, ayaklarımı uzatıp, odun sobasının karşısında çayımı yudumlayıp keyfime bakacağım” diyordum.
Ama nerdee!
Mahallenin büyükleri izin vermedi.

“Mevlüt senin gibi adam oturur mu? Mahalleye canlılık lazım, hareket lazım!” dediler.
Sanki ben pilav tenceresiymişim de karıştırılınca canlanacağım!
Ama ne yapayım, büyük sözü dinlenir dedik, kırmak olmaz.

Oturduk düşündük: “Ne yapabiliriz?”
Bir tanesi dedi “Süpermarket aç, hem senin adın olur hem de millet senden alışveriş yapar.”
Açtık.
Sonra biri “Hayvan yemi de sat” dedi.
E onu da kattık.
Derken “Gübreye talep var” diyen çıktı.
Onu da ekledik.

Şimdi dükkânda yoğurtla saman aynı rafta, deterjanla gübre aynı manav reyonunda!
Ama millet memnun, işler tıkırında.

Ben de diyorum ki herhalde Allah “Yürü ya kulum” dedi.
Ama ben yürürken biraz fazla kaptırdım, koşmaya başladım.

Artık süpermarket, yem, gübre beni kesmiyor.
Şimdi gözümü süt ve dondurma işine diktim.
Fizibilite çalışması yapıyorum.
Yani Google’da “dondurma bayiliği nasıl alınır” diye araştırıyorum.

Eğer işler böyle giderse, yakında mahalle beni “Mevlüt Abi değil, Mahallenin Karunu” diye anacak.
Ama önce süt işine bir el atayım da, dondurmayı yaza yetiştirelim.

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.


HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.