DEM Parti Mersin Milletvekili Perihan Koca, Türkiye’nin son günlerde en tartışmalı konularından biri olan sokak hayvanlarını besleme yasağını Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyarak çok önemli bir adım attı. Koca’nın soruları, yalnızca mevzuat boşluklarını değil, aynı zamanda toplum vicdanındaki büyük yarayı da görünür kılıyor.
Sokak hayvanlarına yönelik art arda yayımlanan, yasal dayanağı bulunmayan “besleme yasakları” genelgeleri uzun süredir kamuoyunda tepki topluyor. Perihan Koca’nın TBMM’de İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’ya yönelttiği sorular ise konunun en kritik noktalarını tam isabetle hedef alıyor.
Önergedeki ilk soru, akıl yürütmelerdeki bilimsel temelsizliği ortaya koyuyor: Kedi ve köpeklerin beslenmesinin haşere ve kemirgen popülasyonunu artırdığı iddiası… Oysa yıllardır bilinir ki, kemirgen ve haşere kontrolünde kedilerin ve bazı köpek gruplarının rolü yadsınamaz. Bu kadar temel bir gerçeğin tersyüz edilmesi, zaten başlı başına bir sorgulama sebebi.
Bir diğer soru, “çevresel kirlilik” gerekçesinin neye dayandığını gündeme taşıyor. Çevre kirliliğini, çöp toplamayı ve atık yönetimini beceremeyen kurumların, sorumluluğunu sokak hayvanlarına ve onları besleyen yurttaşlara yıkması gerçekten de traji-komik bir tablo.
Koca’nın soruları, meselenin en can alıcı yanına da temas ediyor: Bu yasakların yasal karşılığı ne? Hangi kanun, hangi anayasa maddesi? Genelgelerin yasaya dayanması gerekirken ortada böylesine bir boşluk varken, vatandaş nasıl suçlanacak? Hangi kanun uygulanacak? Hangi yaptırım devreye girecek?
Üstelik “müsaade edilmemesi” gibi muğlak ifadeler, besleme yapan vatandaşlarla bazı fanatik hayvan karşıtı gruplar arasında gerilim yaratma potansiyeli taşıyor. Perihan Koca’nın bu konudaki uyarısı çok yerinde: Olası çatışmaların sorumluluğu kimde olacak? Kamu görevlilerinin uygulayamayacağı bir genelgeyi, sahadaki gerilimi artıracak şekilde dolaşıma sokmak, akılcı bir yerel yönetim anlayışıyla bağdaşmıyor.
Dahası, yasal dayanağı olmayan bir uygulama için vali ve kaymakamların peş peşe genelgeler yayımlaması ve toplumda gerilim yaratması… Bu bile başlı başına incelenmesi gereken bir süreçtir.
Perihan Koca’nın soru önergesi yalnızca bir siyasi hamle değil; aynı zamanda toplumsal sorumluluk örneğidir. Sokak hayvanlarını açlığa ve ölüme mahkûm edecek, vicdani değerlerle bağdaşmayan bir anlayışa karşı güçlü ve haklı bir itirazdır. Sorunu tam 12’den vuran, net, yasal çerçeveyi sorgulayan, bilimsel ve toplumsal zemine dayalı bir çıkıştır. Bu nedenle kendisini içtenlikle kutluyorum.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın bu sorulara doyurucu yanıtlar verebileceğini doğrusu sanmıyorum. Hatta yanıt verilip verilmeyeceği bile meçhul. Ancak bizler de, Sayın Perihan Koca gibi, yanıtları —gelirse tabii— merakla beklemeye devam edeceğiz.
Toplumsal bir olaya gösterilen bu duyarlılık, demokrasi kültürümüz adına kıymetlidir. Çünkü mesele sadece sokak hayvanları değil; mesele hukukun, bilimin ve vicdanın aynı anda rafa kaldırılmaya çalışılmasıdır. Bu yüzden bugün sorulması gereken soruları cesaretle soran Perihan Koca’yı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum.
İŞTE O SORULAR:
Bugün önemli bir karar aldım:
Evrenle resmî olarak iletişime geçeceğim!
Artık bu “evrene niyet ettim” tarzı dolaylı mesajlar yetmiyor.
Net olacağım.
Düzgün bir dilekçe, profesyonel bir başvuru.
Evren de bilsin, ciddiyim!
Sabah kahvemi içerken bilgisayarı açtım.
Google’a yazdım:
“Evrenle nasıl iletişime geçilir?”
Karşıma çıkan ilk başlık:
“Evrenle Konuş! Ücretsiz Deneme: 3 Günlük Evrensel Mesaj Paketi.”
Tıkladım tabii.
Kredi kartı istemedi, sadece doğum saatimi sordu —
ki o da zaten Facebook’ta var.
Ben de yazdım: 05:45, Güneş Yengeç, Ay karışık.
Uygulamanın ekranında yazıyordu:
“Evren seni duymak için hazır. Dileğini gir.”
Yazdım:
“Bol para, az stres, temiz cilt.”
Enter’a bastım.
Sonra sayfa bir anda yönlendirdi:
“Bağış kampanyasına destek olduğunuz için teşekkürler.”
Meğer “Evrenle Konuş” uygulaması, otomatik olarak bir yardım sitesine bağlıymış.
Ben bolluk istemiştim, sistem parayı benden almış!
Neyse, moral bozmak yok dedim.
Bu kez sesli deneyeyim.
“Hey evren!” dedim, “Beni duyuyorsan bir işaret ver!”
Tam o sırada yukarıdan komşu bağırdı:
“Mine abla! Makine su kaçırıyor!”
Ben de dedim:
“Tamam, anladım. Evren su elementiyle konuşuyor!”
Öğleden sonra sosyal medyada dolanırken, Instagram bana “Evrenle Sohbet Et – Yeni Uygulama” reklamı attı.
Bu sefer dikkatliyim.
Yükledim, açtım.
Bir sohbet ekranı:
“Merhaba, ben EvrenBot. Dileğini yaz.”
Ben yazdım:
“Bana aşk gönder.”
Cevap geldi:
“Aradığınız kişi şu anda meşgul.”
EvrenBot bile beni reddetti.
Sonra “para” yazdım,
Cevap:
“Finansal enerjin düşük. Premium sürümle arttırabilirsin.”
Yani evren bile artık abonelikle çalışıyor!
Günün sonunda oturdum, kendi kendime düşündüm:
Evrene yazıyorum, mesaj gitmiyor.
Meditasyon yapıyorum, bağlantı kopuyor.
Belki de benim evrenim farklı bir servis sağlayıcısına bağlı?
Yatağa girmeden önce telefonuma baktım.
Yeni bir bildirim:
“Evren seninle iletişim kurmak istiyor. Kabul ediyor musun?”
Heyecanla bastım “Evet”e.
Ama ekranda çıkan şey ne biliyor musun?
“Siz şu anda internet bağlantısı olmadan bu işlemi yapamazsınız.”
O an anladım:
Benim kaderim bile Wi-Fi’a bağlı!
Defterime yazdım:
🪶 “Evrenle aramda duvar yok, ama modem var.”
Ve not ettim:
“Yarın sabah erken kalk, modemi sıfırla. Belki hayat da sıfırlanır.”
ADANA
6 saat önceADANA
7 saat önceADANA
12 saat önceADANA
1 gün önceADANA
1 gün önceADANA
1 gün önceADANA
2 gün önce